Translation of "Sabırsızlanıyorum" in English

0.034 sec.

Examples of using "Sabırsızlanıyorum" in a sentence and their english translations:

Sabırsızlanıyorum.

I'm losing patience.

- Sabırsızlanıyorum.
- Bekleyemem.

I can't wait.

Evlenmek için sabırsızlanıyorum.

I can't wait to be married.

Yarın için sabırsızlanıyorum.

I'm looking forward to tomorrow.

Gezi için sabırsızlanıyorum.

- I am looking forward to the trip.
- I'm looking forward to the trip.

Başlamak için sabırsızlanıyorum.

I can hardly wait to get started.

Bitirmek için sabırsızlanıyorum.

I can't wait to finish.

Gitmek için sabırsızlanıyorum.

I can't wait to go.

Ölmek için sabırsızlanıyorum.

I can't wait to die.

Noel için sabırsızlanıyorum.

I am looking forward to Christmas.

Rövanş için sabırsızlanıyorum.

I look forward to a rematch.

Sorularınız için sabırsızlanıyorum.

I look forward to your questions.

İşe dönmeye sabırsızlanıyorum.

I can't wait to get back to work.

Yaz tatili için sabırsızlanıyorum.

I look forward to the summer vacation.

Ben parti için sabırsızlanıyorum.

I just can't wait for the party.

Tatile gitmek için sabırsızlanıyorum.

I can't wait to go on a vacation.

Tom'a söylemek için sabırsızlanıyorum.

I can't wait to tell Tom.

Eve gitmek için sabırsızlanıyorum.

I can't wait to get home.

Duş almak için sabırsızlanıyorum.

I can't wait to shower.

Onunla tanışmak için sabırsızlanıyorum.

I can't wait to meet him.

Okula gitmek için sabırsızlanıyorum.

I just can't wait to go to school.

Sana sarılmak için sabırsızlanıyorum.

I can't wait to hug you.

Üniversiteye gitmek için sabırsızlanıyorum.

I can't wait to go to college.

Bunu duymak için sabırsızlanıyorum.

I can't wait to hear it.

Bunu yapmak için sabırsızlanıyorum.

- I just can't wait to do that.
- I can't wait to do that.

Tom'la tanışmak için sabırsızlanıyorum.

I can't wait to meet Tom.

Baharın gelmesi için sabırsızlanıyorum.

- I'm longing for the spring.
- I'm impatient for spring to arrive.

Seninle olmak için sabırsızlanıyorum.

I can't wait to be with you.

Sana söylemek için sabırsızlanıyorum.

I can't wait to tell you.

Seni görmek için sabırsızlanıyorum.

I can't wait to see you.

Oraya gitmek için sabırsızlanıyorum.

I can't wait to get there.

Onlara söylemek için sabırsızlanıyorum.

I can't wait to tell them.

Ona söylemek için sabırsızlanıyorum.

I can't wait to tell him.

Arkadaşlarımla tanışman için sabırsızlanıyorum.

I can't wait for you to meet my friends.

Savaşın bitmesi için sabırsızlanıyorum.

I can't wait for the war to end.

Herkese söylemek için sabırsızlanıyorum.

I can't wait to tell everybody.

Buradan çıkmak için sabırsızlanıyorum.

I can't wait to get out of here.

Onun olması için sabırsızlanıyorum.

I can hardly wait for that to happen.

Sevgililer günü için sabırsızlanıyorum!

I can't wait for Valentine's Day!

Tom'la çalışmak için sabırsızlanıyorum.

I can't wait to work with Tom.

Tekrar savaşmak için sabırsızlanıyorum.

I can't wait to fight again.

O gerçekleşene kadar sabırsızlanıyorum.

I can't wait until that happens.

Boston'a gitmek için sabırsızlanıyorum.

- I can't wait to visit Boston.
- I can't wait to go to Boston.
- I'm eager to go to Boston.

Seninle konuşmak için sabırsızlanıyorum.

I can't wait to talk to you.

Seninle tanışmak için sabırsızlanıyorum.

I can't wait to meet you.

Mezun olmak için sabırsızlanıyorum.

I can't wait to graduate.

Gelecek hafta için sabırsızlanıyorum.

I'm looking forward to next week.

- Onu tekrar yapmak için sabırsızlanıyorum.
- Bunu tekrar yapmak için sabırsızlanıyorum.

I can't wait to do that again.

Bir sonraki ziyaretin için sabırsızlanıyorum.

I look forward to your next visit.

Sizi tekrar görmek için sabırsızlanıyorum.

- I am looking forward to seeing you again.
- I'm looking forward to seeing you again.

Hayvanat bahçesine gitmek için sabırsızlanıyorum.

- I am looking forward to going to the zoo.
- I'm looking forward to going to the zoo.

Seni gelinlik içinde görmeye sabırsızlanıyorum.

- I'm looking forward to seeing you in a wedding dress.
- I'm looking forward to seeing you in your wedding dress.

Seninle iş yapmak için sabırsızlanıyorum.

I'm looking forward to doing business with you.

Ben onu yemek için sabırsızlanıyorum.

I can't wait to eat it.

Ben pastayı yemek için sabırsızlanıyorum.

I can't wait to eat the cake.

Bir baba olmak için sabırsızlanıyorum.

I can't wait to be a father.

Bu kızla tanışmak için sabırsızlanıyorum.

I can't wait to meet this girl.

Onların yüzlerini görmek için sabırsızlanıyorum.

I can't wait to see their faces.

Geceyi onunla geçirmek için sabırsızlanıyorum.

I can't wait to spend the night with her.

Tekrar eve gitmek için sabırsızlanıyorum.

I can't wait to go back home again.

Bunu Tom'a anlatmak için sabırsızlanıyorum.

I can't wait to tell Tom about this.

Sana tekrar sarılmak için sabırsızlanıyorum.

I can't wait to hug you again.

Sesini duymak için sabırsızlanıyorum, Tom.

I can't wait to hear your voice, Tom.

Ben hepinizle tanışmak için sabırsızlanıyorum.

I can't wait to meet you all.

Yakında katalog almak için sabırsızlanıyorum.

We look forward to receiving the catalog soon.

Okulunu ziyaret etmek için sabırsızlanıyorum.

- I am looking forward to visiting your school.
- I'm looking forward to visiting your school.

Büyükannemi ziyaret etmek için sabırsızlanıyorum.

I can't wait to visit my grandmother.

Seni Noelde görmek için sabırsızlanıyorum.

I look forward to seeing you at Christmas.

Hepinizi Boston'da görmek için sabırsızlanıyorum.

I can't wait to see you all in Boston.

Sadece eve gitmek için sabırsızlanıyorum.

I just can't wait to get home.

Geri bildirimini dinlemek için sabırsızlanıyorum.

I look forward to hearing your feedback.

Yeni lastikler almak için sabırsızlanıyorum.

I can't wait to get new tires.

Onu kontrol etmek için sabırsızlanıyorum.

I can't wait to check it out.

Evdeki herkese söylemek için sabırsızlanıyorum.

I can't wait to tell everybody at home.

Tom'u tekrar görmek için sabırsızlanıyorum.

I can't wait to see Tom again.

18 yaşına girmek için sabırsızlanıyorum.

I can't wait turning 18.

Seni Boston'da görmek için sabırsızlanıyorum.

I'm looking forward to seeing you in Boston.

O günün gelmesi için sabırsızlanıyorum.

I can't wait for that day to come.

Burayı terk etmek için sabırsızlanıyorum.

I can't wait to leave this place.

Boston'u ziyaret etmek için sabırsızlanıyorum.

I'm eager to visit Boston.

Tom'la ava çıkmak için sabırsızlanıyorum.

I can't wait to go hunting with Tom.

Onun karşısına çıkmak için sabırsızlanıyorum.

I can't wait to face him.

Yakında sizden haber almak için sabırsızlanıyorum.

I'm looking forward to hearing from you soon.

Seni dans ederken görmek için sabırsızlanıyorum.

I'm looking forward to seeing you dance.

Bu ilkbahar onları görmek için sabırsızlanıyorum.

I look forward to seeing them this spring.

Seninle tanıştığımı Tom'a söylemek için sabırsızlanıyorum.

I can't wait to tell Tom that I met you.

İyi haberi Tom'a söylemek için sabırsızlanıyorum.

I can't wait to tell Tom the good news.

Ben bir tane almak için sabırsızlanıyorum.

I can't wait to get one.

Ben Boston'a geri dönmek için sabırsızlanıyorum.

I can't wait to go back to Boston.

Yeni bir Türkçe kursumuz için sabırsızlanıyorum.

I am excited about our new Turkish course.

Cadılar Bayramı kostümünü görmek için sabırsızlanıyorum.

I can't wait to see your Halloween costume.

Tekrar şarkı söylemeni dinlemek için sabırsızlanıyorum.

I can't wait to hear you sing again.