Translation of "Beklemesi" in English

0.005 sec.

Examples of using "Beklemesi" in a sentence and their english translations:

Bunun beklemesi gerekecek.

It'll have to wait.

Tom'un beklemesi gerekebilir.

Tom may need to wait.

Tom'a beklemesi söylenmemişti.

Tom wasn't told to wait.

Tom'un artık beklemesi gerekmiyor.

Tom doesn't need to wait any longer.

Tom'un burada beklemesi gerekecek.

Tom will need to wait here.

Tom beklemesi gerektiğini söylüyor.

Tom says he should wait.

Tom'un sizi beklemesi bekleniyor.

Tom is supposed to wait for you.

Tom'un beni beklemesi gerekiyor.

Tom is supposed to wait for me.

Tom'un Mary'yi beklemesi gerekiyor.

Tom needs to wait for Mary.

Tom, Mary'yi beklemesi gerektiğini hissetmedi.

Tom didn't feel he needed to wait for Mary.

Tom'u beklemesi için ikna edemedim.

I couldn't persuade Tom to wait.

Tom'un biraz daha beklemesi gerekebilir.

Tom might need to wait a bit longer.

Tom, Mary'yi beklemesi gerektiğini söyledi.

- Tom said he has to wait for Mary.
- Tom said that he has to wait for Mary.

Tom'un uzun süre beklemesi gerekmiyordu.

Tom didn't need to wait long.

Tom'un daha fazla beklemesi gerekmeyecek.

Tom won't have to wait any longer.

Tom'un beni beklemesi gerektiğini düşünüyorum.

- I think Tom should wait for me.
- I think that Tom should wait for me.

Karanlıktan faydalanmak için geceyi beklemesi gerek.

She must wait for the cover of darkness.

Tom'un bir süre daha beklemesi gerekecek.

Tom is going to need to wait a while longer.

- Tom, Mary'yi beklemeliydi.
- Tom'un Mary'yi beklemesi gerekirdi.

- Tom should've waited for Mary.
- Tom should have waited for Mary.

Bu işin bir gün daha beklemesi gerekecek.

This job will have to wait one more day.

- Tom'un beklemesi gerekmiyordu.
- Tom'un beklemesine gerek yoktu.

Tom didn't need to wait.

Tom Mary buraya gelene kadar beklemesi gerekiyor.

Tom needs to wait until Mary gets here.

Tom, Mary'den Pazartesi gününe kadar beklemesi istedi.

Tom begged Mary to wait until Monday.

- Tom'un beklemesi gerekmiyor.
- Tom beklemek zorunda değil.

Tom doesn't have to wait.

- Tom, Mary'yi beklemeli.
- Tom'un Mary'yi beklemesi gerekir.

Tom is supposed to wait for Mary.

- Tom beklemek zorunda kalabilir.
- Tom'un beklemesi gerekebilir.

- Tom may need to wait.
- Tom may have to wait.

Mary beklemesi gerektiğini biliyordu ama yine de ayrıldı.

Mary knew she should wait, but she left anyway.

Bir başka trenin varışı için trenimizin hala beklemesi gerekiyor.

Our train still needs to wait for the arrival of another train.

- Tom'un Mary'yi beklemesi gerektiğini biliyorum.
- Tom'un Mary'yi beklemek zorunda olduğunu biliyorum.

- I know Tom has to wait for Mary.
- I know that Tom has to wait for Mary.