Translation of "Barın" in English

Boston'da favori barın nedir?

What's your favorite bar in Boston?

Tom barın üstünde dans etti.

Tom danced on top of the bar.

Barmen Tom'u barın dışına attı.

The bartender threw Tom out of the bar.

Bu barın sahibi asla veresiye içki satmaz.

The owner of this bar never sells liquor on credit.

Sami barın arkasındaki çöp kutusunu kontrol etti.

Sami checked the dumpster behind the bar.

Barın önünde çok sayıda acayip kılıklı tipler takılıyordu.

Several guys were hanging around in front of the bar.

O bir barın dışında bir kıza arzu dolu baktı.

He ogled a girl outside a pub.

Tom çikolatalı barın yarısını kaybetti ama bir arkadaş kazandı.

Tom lost half of his chocolate bar, but he gained one friend.

Yaptığını söylediğin gibi doğruca eve gittiysen, nasıl oldu da ben senin arabanı barın dışında park edilmiş gördüm?

If you went straight home like you said you did, how come I saw your car parked outside the pub?