Translation of "Barmen" in English

0.012 sec.

Examples of using "Barmen" in a sentence and their english translations:

Barmen nerede?

Where's the bartender?

Barmen "Moktor" dedi,

and the barkeep said, "Moktor,"

Onlar barmen değil.

They aren't bartenders.

O bir barmen.

He's a mixologist.

Barmen içecekleri karıştırdı.

The bartender mixed the drinks.

Tom barmen değildi.

Tom wasn't a bartender.

Tom barmen değil.

Tom isn't a bartender.

Barmen Tom'u bardan kovdu.

The bartender kicked Tom out of the bar.

Barmen yaşıma bile bakmadı.

The bartender didn't even card me.

Barmen Tom'a içkisini uzattı.

The bartender handed Tom his drink.

Barmen Tom'u adıyla karşıladı.

The bartender greeted Tom by name.

Barmen Tom'a içkisini getirdi.

The bartender brought Tom his drink.

Ben bir barmen değilim.

I'm not a bartender.

Tom hâlâ barmen mi?

Is Tom still a bartender?

Tom hâlâ bir barmen.

Tom is still a bartender.

Tom bir barmen, değil mi?

Tom is a bartender, isn't he?

Barmen, bir içki içmek isterim.

Bartender, I'd like to have a drink.

Barmen Tom'un hesabını ödemesini istedi.

The bartender asked Tom to pay his tab.

- Tom bir barmen.
- Tom barmendir.

Tom is a bartender.

Barmen Tom'u barın dışına attı.

The bartender threw Tom out of the bar.

Şimdi bir barmen olarak çalışıyorum.

I'm working as a bartender now.

Tom bir barmen olarak çalışıyor.

- Tom is working as a bartender.
- Tom has been working as a bartender.

Tom hâlâ bir barmen, değil mi?

Tom is still a bartender, isn't he?

Barmen Tom'un önüne bir içki koydu.

The bartender set a drink in front of Tom.

Barmen, benim bir içkiye ihtiyacım var.

Barman, I need a drink.

Tom şimdi bir barmen olarak çalışıyor.

Tom now works as a bartender.

Tom hafta sonlarında bir barmen olarak çalışır.

Tom works as a bartender on weekends.

Bir erkek yeğenim var. O bir barmen.

I have a nephew. He's a bartender.

Daha önce barmen olarak çalıştın mı hiç?

Have you ever worked as a bartender before?

Tom bir barmen olarak yarı zamanlı çalışır.

Tom works part-time as a bartender.

Barmen, kavgayı durdurmak için tezgahın arkasından çıktı.

The bartender came out from behind the counter to stop the fight.

Sen hâlâ bir barmen olarak çalışıyor musun?

Are you still working as a bartender?

Bütün hayatın boyunca bir barmen olmak ister misin?

Do you want to be a bartender all your life?

Tom hâlâ bir barmen olarak çalışıyor, değil mi?

Tom is still working as a bartender, isn't he?

Barmen bana senin burada devamlı bir müşteri olduğunu söyledi.

The bartender told me you were a regular here.

Her nasılsa Tom'un bir barmen olarak çalışmasını hayal bile edemiyorum.

Somehow I can't picture Tom working as a bartender.

Barmen Tom'un oturduğu yere gitti ve ona ne içmek istediğini sordu.

The bartender walked over to where Tom was sitting and asked him what he wanted to drink.

Tom'un şarkı söylediği yerdeki barda barmen olarak yarı zamanlı bir işe girdim.

I got a part-time job as a bartender at the same bar where Tom sings.

Ya restoranda bir garson olarak ya da bir barmen , her ikisi de Tamam.

Either as a waiter at a restaurant or a bartender, both are OK.

Tom bir barmen olduğu için, o her gün çalışırken bir buz kıracağı kullanır.

Since Tom is a bartender, he uses an ice pick every day at work.

Bir at bir bara girer. Barmen "Neden bu kadar uzun bir yüz?" diye sorar.

A horse walks into a bar. The bartender asks, "Why such a long face?"

İngiliz, Belçikalı ve Hollandalı bir meyhaneye girer ve tezgahta otururlar. Barmen söyler, "Bir dakika bekleyin, bu bir şaka mı ne?"

An Englishman, a Belgian and a Dutchman enter a pub and sit down at the counter. Says the barkeeper, "Wait a minute, is this a joke or what?"