Translation of "Bankaya" in English

- Bankaya gitmek zorundayım.
- Bankaya gitmeliyim.
- Bankaya gitmem gerekiyor.

I've got to get to the bank.

- Bankaya gitmemiz gerekiyor.
- Bankaya gitmeliyiz.

We need to go to the bank.

- Bankaya gitmeliyim.
- Bankaya gitmem gerekiyor.

I need to go to the bank.

Bankaya gittim.

I went to the bank.

- Parasını bankaya koydu.
- Parasını bankaya yatırdı.

He put his money in the bank.

- Bankadaydım.
- Bankaya uğradım.

I've been to the bank.

Lütfen bankaya git.

Please go to the bank.

Parayı bankaya yatırın.

Put the money in the bank.

O, bankaya gitti.

- He went into the bank.
- She went to the bank.

Paranı bankaya yatır.

Deposit your money in the bank.

Tom bankaya gidiyor.

Tom is going to the bank.

Ben bankaya gidiyorum.

I'm going to the bank.

Bankaya gitmemiz gerekiyor.

We need to go to the bank.

Bankaya gitmek istemiyorum.

I don't want to go to the bank.

Tom bankaya gitti.

Tom went into the bank.

Onu bankaya götürebilirsin.

You can take that to the bank.

Bankaya gitmek zorundayım.

- I have to go to the bank.
- I've got to go to the bank.

Parayı bankaya yatırdım.

I've deposited the money in the bank.

Neden bankaya gitmiyorsun?

Why don't you go to a bank?

Tom bankaya gitmedi.

Tom didn't go to the bank.

Pasaportunu bankaya götürmelisin.

You must take your passport to the bank.

Pasaportunu bankaya getirmelisin.

You should bring your passport to the bank.

Ben bankaya gitmedim.

I didn't go to the bank.

- Yarın bankaya mı gidiyorsun?
- Yarın bankaya gidiyor musun?

Are you going to the bank tomorrow?

- Bu sabah bankaya gitmem gerek.
- Sabahleyin bankaya gitmem lazım.

I need to go to the bank this morning.

Kantabai ile bankaya gittim.

I went with Kantabai to the bank.

Bankaya 1,000 dolar yatırdım.

I made a deposit of $1,000 at the bank.

Hırsızlar gece bankaya girdi.

The burglars broke into the bank at night.

Bankaya müdür olarak girdi.

He started at the bank in the post of manager.

Ödül parasını bankaya yatırdı.

He deposited the prize money in the bank.

Onların bankaya girdiğini gördüm.

I saw them enter the bank.

O, parayı bankaya yatırdı.

She put the money in the bank.

Bankaya gidip parasını bozdurdu.

He went to the bank and changed his money.

Bugün bankaya gitmek zorundayım.

I have to go to the bank today.

O, bankaya para yatırdı.

She made a deposit at the bank.

Hemen bankaya gitmek zorundayım.

I've got to run to the bank.

Şimdi bankaya gitmem gerek.

I have to go to the bank now.

Bankaya kapanmadan önce varamayacağız.

We won't be able to get to the bank before it closes.

Paramı bir bankaya yatırdım.

I invested my money in a bank.

Tom parayı bankaya koydu.

Tom put the money in the bank.

Tom parasını bankaya yatırdı.

Tom put his money in the bank.

Paranı bankaya yatırır mısın?

Do you keep your money in a bank?

Tom bankaya girmemi engelledi.

Tom stopped me from entering the bank.

Hâlâ bankaya gitmek zorundayım.

I still have to go to the bank.

Pasaportunu yanında bankaya getirmelisin.

You must bring your passport with you to the bank.

Tom bankaya gitmek zorundadır.

Tom has to go to the bank.

Tom'un bankaya gittiğini gördüm.

I saw Tom going into the bank.

Bankaya 300 dolar yatıracağım.

I'll put $300 in the bank.

Bugün zaten bankaya gittim.

I've already been to the bank today.

Bankaya vardığım zaman, kapalıydı.

By the time I got to the bank, it was closed.

Sami parayı bankaya götürdü.

Sami took the money to the bank.

Sami bankaya geri döndü.

Sami went back to the bank.

Lütfen parayı bir bankaya yatır.

Please deposit the money in a bank.

Bankaya para yatırdığında, onu biriktirirsin.

When you put money in the bank, you deposit it.

Kapanmadan önce bankaya gitmek istiyorum.

I want to get to the bank before it closes.

Tom az önce bankaya gitti.

Tom just went to the bank.

Tom Mary'ye bankaya gitmesini hatırlattı.

Tom reminded Mary to go to the bank.

Çeki alır almaz bankaya gittim.

As soon as I received the cheque, I went to the bank.

Para çekmek için bankaya gittim.

I went to the bank to take out money.

Bu parayı bir bankaya yatırmalıyız.

We should deposit this money in a bank.

Bankaya giderken yol boyunca güldüler.

They laughed all the way to the bank.

Polis adamın bankaya girdiğini gördü.

The police observed the man enter the bank.

Sen bankaya giderken arabada kalabilirim.

I can stay in the car while you go into the bank.

Bu sabah bankaya gitmem gerek.

- I need to go to the bank this morning.
- I have to go to the bank this morning.

O, onun bankaya gitmesini hatırlattı.

She reminded him to go to the bank.

Tom'a bankaya nasıl gideceğini söyle.

Tell Tom how to get to the bank.

Bana bankaya nasıl gideceğimi söyle.

Tell me how to get to the bank.

Sami her hafta bankaya gider.

Sami goes to the bank every week.

Bu kadar parayı bankaya da koyamıyor

Can't put so much money in the bank

Bankaya giden yolu bana söyleyebilir misiniz?

Can you tell me the way to the bank?

Bir soyguncu dün gece bankaya girdi.

A burglar broke into the bank last night.

Bana bankaya giden yolu gösterir misiniz?

Will you show me the way to the bank?

Bankaya her ay 10.000 yen yatırıyor.

She deposits 10,000 yen in the bank every month.

O, güvenlik görevlisi kılığında bankaya girdi.

He entered the bank disguised as a guard.

O, bankaya çok miktarda para yatırdı.

He deposited a lot of money in the bank.

Babam parası bittiği için bankaya gitti.

Dad went to the bank because he was short of money.

Paralarını bankaya koymayı sevmeyen insanlar var.

Some people do not like to deposit their money in banks.

O, daha önce bankaya geldi mi?

Has she come to the bank before?

O bir bekçi kılığında bankaya girdi.

He went into the bank in the disguise of a guard.

Lütfen bana bankaya nasıl gideceğimi söyleyin.

Please tell me how to get to the bank.

Yerinde olsam, parayı bir bankaya koyarım.

If I were you, I'd put the money in a bank.

Bana bankaya giden yolu belirtebilir misiniz?

Will you show me the way to the bank?

Tom bankaya bir miktar para yatırdı.

Tom deposited some money in the bank.

Şimdi bankaya gitmek için çok geç.

It's too late to go to the bank now.

Sami, kredi almak için bankaya gitti.

Sami went to the bank to take a loan.

Bir 45'likle bankaya girmek gibisi yoktur.

It's wonderful to go into a bank with a .45.

Her ay bankaya on bin yen koyarım.

I put ten thousand yen into the bank every month.

Paranı o bankaya gerçekten yatırmak istiyor musun?

Do you really want to put your money in that bank?

Buradan bankaya ulaşmak için biraz yürümemiz gerekli.

We'll have to do a bit of walking to get from here to the bank.

Mary sabırla arabada beklerken Tom bankaya gitti.

Tom went into the bank while Mary waited patiently in the car.