Translation of "Bakmayı" in English

0.010 sec.

Examples of using "Bakmayı" in a sentence and their english translations:

Bakmayı kes.

Stop staring.

Bakmayı bitirdim.

I'm done caring.

Vitrine bakmayı bıraktı.

She stopped looking at the show window.

Bana bakmayı kes.

Stop staring at me.

Bana bakmayı kes!

- Stop looking at me!
- Stop looking at me.

Belki bakmayı sürdürmeliyiz.

Maybe we should keep looking.

Birbirimize bakmayı bırakmalıyız.

We should stop seeing each other.

Ceplerine bakmayı deneyin.

Try looking in your pockets.

- Aynaya bakmayı sever misin?
- Aynaya bakmayı sever misiniz?

Do you like looking in the mirror?

- Lütfen bana bakmayı durdur.
- Lütfen bana bakmayı kes.

Please stop looking at me.

- Pencereden dışarı bakmayı durdur.
- Pencereden dışarı bakmayı kes.

Stop staring out the window.

Kedim pencereden bakmayı sever.

My cat likes to look through the window.

Mary aynaya bakmayı sevmez.

Mary doesn't like looking in the mirror.

Eski resimlere bakmayı seviyorum.

I like to look at old pictures.

Bana bakmayı keser misin?

Would you stop staring at me?

Tom aynaya bakmayı sevmez.

Tom doesn't like looking in the mirror.

Tom çocuklara bakmayı önerdi.

Tom offered to watch the kids.

Bana öyle bakmayı kes.

- Stop looking at me like that!
- Stop looking at me like that.

O kıza bakmayı bırak.

Stop looking at that girl.

Ben ona bakmayı durduramadım.

I couldn't stop staring at it.

Tom sana bakmayı sürdürüyor.

Tom keeps looking at you.

Pencereden dışarıya bakmayı bırak.

Stop looking out the window.

Tom Mary'ye bakmayı sürdürdü.

Tom kept staring at Mary.

Tom Mary'ye bakmayı durduramıyor.

Tom can't stop looking at Mary.

Bana öyle bakmayı bırak.

Quit looking at me like that.

Çocuk bakmayı nerede öğrendin?

Where did you learn to babysit?

Aval aval bakmayı bırak.

- Stop gawking.
- Stop staring.

Başka yere bakmayı bırak.

Stop looking elsewhere.

Aynada kendime bakmayı seviyorum.

I love looking at myself in the mirror.

Leyla, Sami'ye bakmayı sürdürdü.

Layla kept looking back at Sami.

O şekilde bakmayı kes.

Stop staring like that.

Bir anda etrafa bakmayı bıraktım.

I stopped noticing things.

Tom kedi resimlerine bakmayı sever.

Tom likes to look at pictures of cats.

Hayvanlara bakmayı çok fazla severim.

I like taking care of animals very much.

Onun resmine bakmayı seviyor musun?

Do you like to look at her picture?

Kendi işine bakmayı öğrenmen gerekiyor.

You need to learn to mind your own business.

Tom sadece Mary'ye bakmayı bırakamıyor.

Tom just can't stop looking at Mary.

Bana öyle bakmayı durdurur musun?

Would you stop looking at me like that?

Neden kendi işine bakmayı denemiyorsun?

Why don't you try minding your own business?

Tom Mary'nin resmine bakmayı sürdürdü.

Tom kept looking at Mary's picture.

Tom'a bana bakmayı durdurmasını söyle.

Tell Tom to stop staring at me.

Onlar pencereden dışarı bakmayı severler.

They like to look out the window.

Sami bebeğe bakmayı kabul etti.

Sami agreed to take care of the baby.

Ancak kitaplarıma daha derinden bakmayı öğrendikçe,

But I learned that the deeper I went into my books,

Gözlerimi Tom'dan alamıyorum. Ona bakmayı bırakamıyorum.

I can't take my eyes off Tom. I can't stop looking at him.

Bana öyle bakmayı kes, beni utandıracaksın.

Stop looking at me like that, you'll make me blush.

Tom, Mary'nin ona bakmayı bırakmasını diledi.

Tom wished Mary would quit staring at him.

Tom, Mary'den ona bakmayı bırakmasını istedi.

Tom asked Mary to stop staring at him.

Bu içe bakmayı, kendinizi analiz etmeyi engeller

It prevents introspection, self-analysis,

Gelecek Cumartesi benim çocuklarıma bakmayı düşünür müsünüz?

Would you consider taking care of my children next Saturday?

Belki Tom'a birkaç saat bakmayı umursamayacağını düşündüm.

- I thought perhaps you wouldn't mind taking care of Tom for a couple of hours.
- I thought that perhaps you wouldn't mind taking care of Tom for a couple of hours.

Evde olduğum zaman pencereden dağlara bakmayı severim.

- When I am at home, I like to look at the mountains through the window.
- I like to look at the mountains from my window when I'm in my house.

Fadıl, Mısır'da bir aile bakmayı düşünmeye başladı.

Fadil started thinking about raising a family in Egypt.

Tom bu akşam çocuklarımıza bakmayı kabul etti.

Tom has agreed to babysit our children this evening.

Tom Pazartesi günü çocuklarımızı bakmayı kabul etti.

Tom has agreed to babysit our kids on Monday.

Ve Reconsider Media podcastlerine bakmayı unutmayın. Benim olmayan

And don’t forget to check out the Reconsider Media podcasts - they provided the vocals

Tom bu öğleden sonra çocuklara bakmayı teklif etti.

Tom has offered to take care of the children this afternoon.

Erkek kardeşim ofisine gitmeden önce gazeteye bakmayı prensip edinir.

My brother makes it a rule to look over the newspaper before going to his office.

Jane biz dışarıda iken bizim çocuklarımıza bakmayı teklif etti.

Jane offered to take care of our children when we were out.

"Kairanban"'a bakmayı bitirir bitirmez lütfen onu bir sonraki kişiye ver.

As soon as you're finished looking at the "kairanban," please give it to the next person.

- Büyükannem televizyon izlemeyi seviyor.
- Anneannem televizyona bakmayı sever.
- Babaannem TV izlemeyi sever.

My grandmother loves watching TV.

Ablam oğluma bakmayı seviyor, ama ben hala onun bezini her zaman değiştirmek zorunda olan biriyim.

My sister likes looking after my son, but still I'm the one who has to change his nappy all the time.

Biz burada iş giderlerini kısmak zorundayız. Sen hiç harcamaya başlamadan önce ne kadar kazandığına bakmayı duymadın mı?

We have to cut business expenses here. Haven't you ever heard of looking at how much you're getting before you start spending?

Bu kadar çok av olması burayı ideal bir eğitim alanı yapar. Kendi başının çaresine bakmayı öğrenen bir jaguar için mesela.

So much prey makes this an ideal training ground for a young jaguar learning to fend for himself.