Translation of "Adına" in English

0.010 sec.

Examples of using "Adına" in a sentence and their english translations:

Korumak adına,

and instead engage in dialogue

Yalnızca örnekleme adına

Purely for the purposes of illustration,

Senin adına utanıyorum.

I blush for you.

Senin adına mutluyum.

I'm happy for you.

Yazarın adına aşinayım.

I am familiar with the author's name.

Benim adına konuşun.

Speak in my behalf.

Kendi adına konuş.

Speak for yourself.

Herkes adına konuşuyorum.

I speak for everyone.

- Onun adına toplantıya katıldım.
- Toplantıya onun adına katıldım.

I attended the meeting on her behalf.

Şirket adına sizi karşılarım.

On behalf of the company, I welcome you.

Kadın Sue adına gitmektedir.

The woman goes by the name of Sue.

O, onun adına konuştu.

She spoke up for him.

Babasının adına toplantıya katıldı.

He attended the meeting for his father.

O evsizler adına konuştu.

She spoke for the homeless.

O, evsizler adına konuştu.

She spoke in behalf of the homeless.

Tom, senin adına mutluyum.

Tom, I'm happy for you.

Senin adına çok mutluyuz.

We're very happy for you.

Tom adına çok mutluyum.

I'm very happy for Tom.

Avustralya'nın gençleri adına konuşuyoruz.

We are speaking on behalf of the young people of Australia.

Kendi adına konuş Tom.

Speak for yourself, Tom.

Torunlarınız adına ormanları kurtarın.

On behalf of your grandchildren, save the forests!

O, Amy adına gider.

She goes by the name of Amy.

Ay adına, seni cezalandıracağız.

In the name of the moon, we'll punish you!

Tom'un ailesi adına üzüldüm.

I felt sorry for Tom's family.

Ve sıklıkla toplumu korumak adına

and occasionally, and in defense of their community,

Ben herkes adına konuşamam ki."

I can't speak for anybody else."

Köpek John adına karşılık veriyor.

The dog answers to the name John.

Köpek Blackie adına cevap veriyor.

The dog answers to the name of Blackie.

Onun adına toplantıya kim katılacak?

Who will attend the meeting on her behalf?

Şirketimizin adına bir konuşma yaptı.

He made a speech on behalf of our company.

O kendi adına hareket etmektedir.

He is acting on his own behalf.

Oğlumun adına size teşekkür ederim.

I thank you on behalf of my son.

Kaç kişi senin adına sahip?

How many people have your name?

Biz o yazarın adına aşinayız.

- We are familiar with that author's name.
- We're familiar with that author's name.

Ben bütün insanlar adına konuşuyorum.

I speak for all people.

Abim, babamızın adına toplantıya katıldı.

My oldest brother attended the meeting on behalf of our father.

Oğlum adına özür dilemek istiyorum.

I'd like to apologise on behalf of my son.

Bir kişi herkes adına konuştu.

One person spoke for everyone.

Tom onun adına özür diledi.

Tom apologized on her behalf.

Tom Mary'nin adına özür diledi.

Tom apologized on Mary's behalf.

Sami, Leyla'nın adına tanıklık edecek.

Sami will testify on Layla's behalf.

Insanların sürdürebilmek adına ciddi çaba gösterdiği

is that, instead of working with this positive image

Yenilikçi olmak adına biraz ezber bozalım.

In the spirit of disruption, I'm going to be a little disruptive.

Öğrencilerin matematiği öğrenmelerine yardım etmek adına

Ever since I left my job as a derivative trader

Bunların her biri size kriz adına

All of this comes along with a responsibility

Avukat, Bay Smith adına konuşacağını söyledi.

The lawyer said he would speak on behalf of Mr. Smith.

- Onlar adına mutluyum.
- Onlar için mutluyum.

I'm happy for them.

Deneme yanılma, ilerleme adına çok ehemmiyetlidir.

Trial and error is essential to progress.

Başkan yardımcısı törene başkan adına katıldı.

The vice-president attended the ceremony on behalf of the president.

Biz o kadının adına ihtiyaç duyuyoruz.

We need that woman's name.

Tom'un kendi adına bir kuruşu yok.

Tom doesn't have a penny to his name.

Tom'un kendi adına bir lirası yok.

Tom doesn't have a dollar to his name.

Tom'un kendi adına konuşmasına izin vereceğiz.

We'll let Tom speak for himself.

Fadıl aşk adına anlamsız eylemler gerçekleştirdi.

Fadil committed senseless acts in the name of love.

Dünya barışını desteklemek adına hizmet etmeliyiz.

We must work hard to promote world peace.

Babam ailemizin gelirini artırmak adına keçiler beslerdi.

My father reared goats to supplement the family income.

Şirket adına, hepinize içten teşekkürlerimi sunmak isterim.

On behalf of the company, I would like to express our hearty thanks to you all.

Bazı öğrenciler spor adına derslerini ihmal ederler.

Some students neglect their studies in favor of sports.

İş arkadaşlarım adına teşekkürlerimi ifade etmek istiyorum.

I would like to express our thanks on behalf of my colleagues.

Ben onun adına bir yeni kıyafet aldım.

I bought a new dress for her on his behalf.

Ben bunu vefat eden arkadaşlarımın adına yazıyorum.

I'm writing that on behalf of our friends who passed away.

Tanrı adına beni bu deli kadından koru!

In the name of God, protect me from this crazy woman!

Hükümet adına, kitle iletişim araçları istismar edilmektedir.

On behalf of the government, the mass media are abused.

Tom her zaman senin adına konuşur mu?

Does Tom always speak for you?

İsa Mesih ve Kral Charles adına buradayız.

We are here in the name of Jesus Christ and King Charles.

Yeni bir alan adına nasıl kaydolacağımı anlayamıyorum.

I can't figure out how to register a new domain name.

Fadıl, aşk adına iğrenç bir suç işledi.

Fadil commited a heinous crime in the name of love.

Savaşta demokrasi adına birçok genç insan öldü.

Many young people died in the war in the name of democracy.

Tom takımı adına üç gole imza attı.

Tom scored three goals for his team.

Jane'e on sekiz buçuk yaşında, adına borderline denilen

At eighteen and a half, Jane was, in fact, diagnosed with a mental illness

Ve kaynakları adına yılda 400 milyar dolar harcıyor.

in the name of addiction, on programs and resources that don't work.

Adına da Türkçe “çoban” kelimesinden gelen Chobani diyeceğiz.

And we're going to call it 'Chobani' -- it means 'shepherd' in Turkish."

Avukat müvekkili adına ikna edici bir şekilde konuştu.

The lawyer spoke convincingly on behalf of his client.

Pele, birçok önemli maçta Brezilyalı takımlar adına oynadı.

Pele played for the Brazilian teams in many important matches.

Kocam hastaneye yatırıldığı için onun adına ben yazıyorum.

Because my husband has been admitted to hospital, I am writing on his behalf.

Sami'nin adına lobi yapan birçok jüri üyesi vardı.

Sami had many jurors lobbying on his behalf.

Kendimi bu istatistik dışında tutabilmek adına üç teknik geliştirdim.

to keep myself out of those statistics.

O, vakıf adına araştırma yapmak için bir burs kazandı.

He was awarded a scholarship to do research for the foundation.

Amazon ormanındaki birçok hayvan ve ağaç Tupi adına sahiptir.

Many animals and trees of the Amazonian forest have Tupi names.

Bir öğretmen olarak görüyorsunuz, ben toplum inşası adına görevimi biliyorum.

You see, as a teacher, I know my role is to build community.

Ten renginizi beyazlaştıran bir uygulama geliştirmek adına Facebook'la ortak oldu

to come up with an app that would lighten the skin of you profile picture

Bu üçü adına birçok şey feda edildi: çalışanlar, fabrikalar, topluluklar.

And so much is sacrificed for it -- it's factories, communities, jobs.

- O, hayalet yazar olarak çalışıyor.
- O, başkası adına yazı yazıyor.

He works as a ghost writer.

O anı, ona söylemem gereken her şeyi söylemek adına fırsat bildim.

And so I took the opportunity to tell him everything I needed to tell him.

Kendim için de daha iyi bir lider olabilmek adına öğrenmek istedim.

and I wanted to learn it also for myself, to become a better leader.

Klasik mağazalarda yapıldığını fark etti. Bu yüzden bu potansiyelden faydalanmak adına

are made in traditional shops) So in order to tap into this potential, the

- Onların CD'leri bir sanatçı tarafından düzenlendi.
- CD'lerini sanatçı adına göre düzenlediler.

They organized their CDs by artist.

Ölü bir adamı gömmek gibi. Bu yüzden adına Ölü Adam Çapası deniyor.

And it's like burying a dead man, that's why they call it Dead Man's Anchor.

Savunma avukatı onun beraatini güvenceye almak için Tom adına elinden geleni yaptı.

The defence attorney did his best on behalf of Tom to secure his acquittal.

Bu elçiler Hülagü Han'ın adına oradalardı ve çok açık bir ultimatom u getirmişlerdi

They arrived on behalf of Hulagu Khan, carrying a letter that contained an unequivocal ultimatum:

Senin adına birini göndermek yerine, sen gitsen ve şahsen konuşsan daha iyi olur.

Instead of sending somebody on your behalf, you had better go and speak in person.

- Silah Tom'un adına kayıtlıymış.
- Silah Tom'un üstüne kayıtlıymış.
- Silah Tom'a kayıtlıydı.
- Silah Tom'un üzerineydi.

The gun was registered to Tom.

- Evliliğini kurtarmak adına çaba sarf etmen gerek.
- Evliliğini kurtarmak için uğraşmalısın.
- Evliliğini kurtarmak için çalışmalısın.
- Evliliğini kurtarmak için çalışmak zorundasın.
- Evliliğini kurtarmak için çalışman gerekiyor.

You need to work on saving your marriage.

Sanırım Kuzey Kore dünyada tek bir yerli müslümanın yaşamadığı yer, henüz bir gün, ABD El-kaide hücresi ya da ondan daha iyisi, DPRK ile El-Kaide arasında bir bağlantı, ki onun adına ABD füzeleri bu Asya ulusunu yok edecek.

I think that North Korea is the only country in the world where not a single native Muslim lives, yet some day, the US will find an Al-Qaida cell or, better than that, a link between the DPRK and Al-Qaida in the name of which US missiles will annihilate this Asian nation.