Translation of "Öğrencilerin" in English

Öğrencilerin notlarına baktığımızda

And as we look at notes from my students and other students,

Öğrencilerin yarısı yok.

Half of the students are absent.

Öğrencilerin yarısı yoktu.

Half the students were absent.

Öğrencilerin çoğu yorgundu.

Many of the students were tired.

Öğrencilerin beni sevmiyor.

Your students don't like me.

Öğrencilerin sayısı düşüyor.

The number of students is dropping.

Öğrencilerin hepsi güldü.

The students all laughed.

Öğrencilerin hepsi mevcuttu.

All of the students were present.

Öğrencilerin kafasını karıştırdın.

- You have confused the students.
- You've confused the students.

- Sınıfımdaki öğrencilerin en büyüğüyüm.
- Sınıfımdaki öğrencilerin en yaşlısıyım.

I'm the oldest of the students in my class.

Okulun öncelikleri arasına öğrencilerin

then shouldn’t the priorities of school

Öğrencilerin kütüphaneye erişimleri var.

Students have access to the library.

Öğrencilerin çoğunluğu tarih sevmiyor.

A majority of students dislike history.

Sadece öğrencilerin isimlerini ezberleyemiyorum.

I just can't memorize students' names.

Öğrencilerin çoğu sporları sever.

Most students like sports.

Öğrencilerin hepsi şimdi sıralarında.

The students are all at their desks now.

Öğrencilerin toplam sayısı nedir?

- What is the total number of students?
- How many students are there in total?

Sınıflarını temizlemek öğrencilerin görevidir.

It is the students' duty to clean their classrooms.

Okul öğrencilerin dolaplarını aradı.

The school searched the students' lockers.

Burada öğrencilerin çoğu çalışkan.

- The majority of students here are diligent.
- Most of the students here are diligent.

Buradaki öğrencilerin çoğunluğu çalışkan.

The majority of students here are diligent.

Öğrencilerin hepsi İngilizce öğreniyorlar.

The students are all learning English.

Öğrencilerin geri kalanı nerede?

Where are the rest of the students?

- Öğretmen öğrencilerin talebine karşı koyamadı.
- Öğretmen öğrencilerin talebini kabul etti.

The teacher gave way to the students' demand.

öğrencilerin görüntülerini kaydedip internette yayınlayabilirmiş

save students' images and publish them on the internet

Öğrencilerin üçte ikisi toplantıya geldi.

Two-thirds of the students came to the meeting.

Yurtdışına giden öğrencilerin sayısı artmaktadır.

The number of students going abroad is on the increase.

Tüm öğrencilerin kütüphaneye erişimi var.

All students have access to the library.

Biz öğrencilerin hepsi beyzboldan hoşlanırız.

All of us students like baseball.

Öğretmen öğrencilerin talebine karşı koyamadı.

The teacher gave way to the students' demand.

Öğrencilerin hepsi birlikte ayağa kalktı.

All of the students stood up together.

Öğrencilerin çoğu okula yürüyerek gider.

Most students walk to school.

Öğrencilerin seni sevmesinin sebebi bu.

That's why students love you.

Görüyorsun, öğrencilerin ilki benim babamdır.

You see, the first of the students is my father.

Öğrencilerin daha fazla çalışması gerekiyor.

The students ought to study more.

Okulumuzdaki öğrencilerin hepsi Fransızca öğrenirler.

All of the students at our school study French.

Öğrencilerin çoğu zaten bunu anlıyor.

Most of the students already understand this.

Tom sınıfındaki öğrencilerin hepsinden büyük.

Tom is older than any other student in his class.

Çoğu öğrencilerin çok paraları yok.

Most students don't have a lot of money.

Dün oraya öğrencilerin hepsi gitmedi.

Not every student went there yesterday.

Öğrencilerin hiçbiri doğru cevabı bulamadı.

None of the students found the correct answer.

Okuldaki öğrencilerin hepsi Tom'u tanırlar.

All of the students at school know Tom.

- Sanırım öğrencilerin sınıflarını temizlemeleri güzeldir.
- Kendi sınıflarını temizlemenin, öğrencilerin yararına olduğunu düşünüyorum.

I think it is good for students to clean their classroom.

Bugün Avustralya'da liseyi bitiren öğrencilerin yarısı

half of the students completing high school today in Australia

Öğrencilerin matematiği öğrenmelerine yardım etmek adına

Ever since I left my job as a derivative trader

Öğrencilerin çoğu sanayiden çok finansla ilgileniyor.

Most of the students are interested in finance more than industry.

Öğrencilerin Vakıf Günü'nde bir tatili var.

Students have a holiday on Foundation Day.

Öğrencilerin bazıları araba ile okula gelirler.

Some of the students come to school by car.

Öğrencilerin sayısı her geçen yıl azalıyor.

The number of students is decreasing year by year.

Öğrencilerin şüpheli yerlerden uzak kalması bekleniyor.

Students are expected to stay away from dubious places.

Yabancı öğrencilerin İngilizceyi iyi konuşması zordur.

It is difficult for foreign students to speak English well.

Öğrencilerin hepsi Bay Brown'a saygı duyuyor.

Mr Brown is looked up to by all the students.

Tüm öğrencilerin içinde en çok çalışır.

He studies hardest of all the students.

Buradaki öğrencilerin çoğu okula bisikletle gider.

Most of the students here go to school on bike.

Öğrencilerin yüzde kaçı üniversitelere kabul edilmektedir?

What percentage of the students are admitted to colleges?

Öğrencilerin isimlerini alfabetik sıraya göre sınıflandırmalıyız.

We should sort the students' names alphabetically.

Tüm öğrencilerin okul yönetmeliklerini bilmesi gerekiyor.

All students are supposed to know the school regulations.

Öğrencilerin yaşı 18 ile 25 aralığındadır.

The students range in age from 18 to 25.

Öğretmen öğrencilerin hatalarıyla asla alay etmedi.

The teacher has never made fun of the students' mistakes.

Benim görüşlerim sınıftaki öğrencilerin çoğununkinden farklıdır.

My opinions differ from those of most of the students in the class.

Altına bizim sınıftaki öğrencilerin adlarını yazdık.

Underneath we wrote the names of the students in our class.

Bunlar bu dersi geçmeyecek öğrencilerin isimleri.

These are the names of the students who won't pass this class.

Japon öğrencilerin genel kültür bilgisinden etkilendim.

I was impressed by the general knowledge of Japanese students.

Şu öğrencilerin her ikisi testi geçmedi.

Those students didn't both pass the test.

Eğitimciler öğrencilerin ana diline saygı göstermeliler.

Educators should respect learners' mother tongue.

Öğrencilerin okuldan sonra sınıflarını temizlediğini gördüm.

I saw the students cleaning their classroom after school.

Diğer öğrencilerin ev ödevlerini kopya etmeyin.

Don't copy other students' homework.

Biz öğrencilerin isimlerini alfabetik olarak sıralamalıyız.

We ought to sort the students' names alphabetically.

Öğrencilerin hepsi aynı üniformayı giymek zorundadırlar.

All of the students have to wear the same uniform.

Öğrencilerin kahvaltı yapmadan okula gitmeleri yaygındır.

It is common for students to go to school without eating breakfast.

Bu öğrencilerin Kanadalı olduğuna emin misin?

Are you sure those students are Canadians?

Sınıftaki öğrencilerin çoğu Tom'la aynı görüşteydiler.

Most of the students in the class agreed with Tom.

öğrencilerin yaşadıklarıyla gerçekleri daha iyi anlamamızı sağlıyor.

better understand the realities that their students are going through.

Öğretmen güncel olaylara öğrencilerin dikkatini çekmeye çalıştı.

The teacher tried to interest the students in current events.

Okul, kampüste öğrencilerin sigara içmelerine izin vermez.

The school does not allow students to smoke on campus.

Benim görüşüm sınıfımdaki diğer öğrencilerin çoğundan farklıdır.

My opinion differs from most of the other students in my class.

Bu öğrencilerin her ikisi de testi geçmediler.

Both of those students didn't pass the test.

Öğrencilerin her ikisi de bütün testlerini geçti.

- Both those students passed all the tests.
- Both of the students passed all their tests.

Öğrencilerin %40'ından daha fazlası üniversiteye gidiyor.

- More than 40 percent of the students go to university.
- More than 40 percent of the students go on to university.

- Öğrenciler çok çalışmalılar.
- Öğrencilerin çok çalışması gerekiyor.

Students are supposed to study hard.

Bazı öğrencilerin ev ödevi hakkında yakındıklarını duydum.

I heard some students complain about the homework.

Ben bu fikri öğrencilerin kafalarına işlemek niyetindeyim.

I intend to hammer this idea into the student's heads.

Bugün öğrencilerin sadece üçte biri sınıfa geldi.

Only a third of the students came to class today.

Jane öğrencilerin sahnede iyi rol yaptıklarını gördü.

Jane saw the students acting well on the stage.

Bu, öğrencilerin yapmaya eğilimli olduğu bir hata.

This is a mistake students are apt to make.

Bu öğrencilerin her birinin kendi fikri var.

Each of these students has his or her own opinion.

Öğrencilerin okula gitmeden önce kahvaltıyı atlaması yaygındır.

- It is common for students to go to school without eating breakfast.
- It is common for students to skip breakfast before going to school.

Okul kuralları öğrencilerin okul üniformaları giymelerini gerektiriyor.

The school rules require students to wear school uniforms.

Öğrencilerin kurstan sonra sınıflarını nasıl temizlediklerini gördük.

I saw how the students clean their classroom after the course.

Öğretmen öğrencilerin konferans salonundan ayrılmasına izin vermedi.

The teacher did not permit the students to leave the lecture hall.