Translation of "çalışacak" in English

0.008 sec.

Examples of using "çalışacak" in a sentence and their english translations:

O çalışacak.

- That'll work.
- It will work.
- It'll work out.
- It'll work.
- It's going to work.

Bu çalışacak.

This will work.

Tom çalışacak.

Tom will work.

Şimdi çalışacak.

It'll work now.

O, Fransızca çalışacak.

He will study French.

Umarım bu çalışacak.

- I hope this is going to work.
- I hope that it'll work.
- I hope it will work.
- I hope it'll work.

Bu nasıl çalışacak?

- How should it work?
- How is that going to work?
- How could it work?
- How is this going to work?

Bu iyi çalışacak.

That'll work well.

O iyi çalışacak.

It'll work fine.

O Yusuf çalışacak.

That Joseph will run.

Bu Yusuf çalışacak.

This Joseph will run.

Bu grup çalışacak.

- This group will study.
- This group will work.

Tom çok çalışacak.

Tom will work hard.

Çalışacak oda yok.

I have no room to study in.

Yarın çalışacak mısın?

Will you study tomorrow?

Proje nasıl çalışacak?

How will the project work?

Tom kazanmaya çalışacak.

- Tom will try to win.
- Tom is going to try to win.

Tom bizimle çalışacak.

Tom will study with us.

Tom bugün çalışacak.

Tom is going to work today.

Tom birlikte çalışacak.

Tom is going to cooperate.

- Tom yardım etmeye çalışacak.
- Tom yardımcı olmaya çalışacak.

Tom will try to help.

O istediğini yapmaya çalışacak.

He will try to have his own way.

Tom seni durdurmaya çalışacak.

Tom will try to stop you.

Tom onun üzerinde çalışacak.

Tom is going to work on it.

Tom beni durdurmaya çalışacak.

Tom will try to stop me.

Karanlık benim yararıma çalışacak.

The darkness will work to my advantage.

Çalışacak hiçbir yer yok.

There's nowhere to run.

Belki de o çalışacak.

- Maybe that would work.
- Maybe it'll work.
- Maybe that'll work.

Şu belirli kişi çalışacak.

That particular person will run.

Bu belirli kişiler çalışacak.

These particular persons will run.

Şu belirli kişiler çalışacak.

Those particular persons will run.

Onlar seni öldürmeye çalışacak.

They'll try to kill you.

Çalışacak bir işim var.

I have a business to run.

Tom yardım etmeye çalışacak.

- Tom is going to try to help.
- Tom will try to help.

Tom onu yapmaya çalışacak.

Tom will try to do that.

Tom bunu yapmaya çalışacak.

- Tom is going to try to do that.
- Tom is going to try doing that.

Tom bugün Fransızca çalışacak.

Tom will study French today.

Tom sizi durdurmaya çalışacak.

Tom is going to try to stop you.

Tom yarın Fransızca çalışacak.

Tom is going to study French tomorrow.

Tom yarın çalışacak mı?

Will Tom be working tomorrow?

Tom bunun üzerinde çalışacak.

Tom is going to work on that.

Sami, Leyla'yı öldürmeye çalışacak.

Sami is gonna try to kill Layla.

- 10:00'a kadar çalışacak mısın?
- Saat ona kadar çalışacak mısın?

Are you going to work until 10:00?

Evde ders çalışacak kalemim yok."

I don’t have pencils at home to do my homework."

Senin yerine çalışacak birini bulacağım.

I'll find someone to fill in for you.

Onun çalışacak bir yeri yok.

He has no room to study in.

Tom kesinlikle beni durdurmaya çalışacak.

- Tom will try to stop me for sure.
- Tom will try and stop me for sure.

Çalışacak başka bir şeyim yok.

I have nothing else to study.

Bu Yusuf ve arkadaşı çalışacak.

This Joseph and companion will run.

O Yusuf ve arkadaşı çalışacak.

That Joseph and companion will run.

Tom zamanında orada olmaya çalışacak.

Tom will try to be there on time.

Çalışacak bazı yasal sorunlarımız var.

We have some legal problems to work out.

Yarın sabah otelde çalışacak mısın?

Will you be working at the hotel tomorrow in the morning?

Sanırım Tom Mary'yi öldürmeye çalışacak.

- I think Tom is going to try to kill Mary.
- I think that Tom is going to try to kill Mary.

Tom muhtemelen onu yapmaya çalışacak.

Tom will likely try to do that.

Tom kesinlikle onu yapmaya çalışacak.

Tom will certainly try to do that.

Tom Mary'ye yardım etmeye çalışacak.

- Tom will try to help Mary.
- Tom is going to try to help Mary.

Tom gelecek yıl Boston'da çalışacak.

Tom will work in Boston next year.

Tom Mary ile Fransızca çalışacak.

Tom will study French with Mary.

Tom kesinlikle bunu yapmaya çalışacak.

- Tom is definitely going to try to do that.
- Tom is certainly going to try to do that.

Tom bütün öğleden sonra çalışacak.

- Tom is going to be working all afternoon.
- Tom will be working all afternoon.

Tom muhtemelen bunu yapmaya çalışacak.

- Tom is probably going to try to do that.
- Tom is likely going to try to do that.

Tom bunu tekrar yapmaya çalışacak.

Tom is going to try to do that again.

Tom gelecek yıl nerede çalışacak?

Where will Tom be working next year?

Sami, Leyla'ya yardım etmeye çalışacak.

Sami will try to help Layla out.

Tom bizimle Fransızca çalışacak mı?

Is Tom going to study French with us?

- Avukat müşterisinin masum olduğunu göstermeye çalışacak.
- Avukat müvekkilinin masum olduğunu kanıtlamaya çalışacak.

The lawyer will try to show that her client is innocent.

- Yarın çalışacak mısın?
- Yarın çalışıyor musun?
- Yarın çalışıyor musunuz?
- Yarın çalışacak mısınız?

Are you working tomorrow?

Tom uzaktayken onun yerine kim çalışacak?

Who will fill in for Tom when he is away?

Onun için çalışacak birkaç adamı var.

He has several men to work for him.

Hey, yarın sekizde gerçekten çalışacak mısın?

Hey, are you really going to work at eight tomorrow?

Mutfakta çalışacak yeni insanlara ihtiyacımız var.

We need to find new people to work in the kitchen.

Grev sırasında trenlerin % 35'i çalışacak.

During the strike, 35% of the trains will operate.

Benim hâlâ üzerinde çalışacak işim var.

I still have stuff to work on.

Konuşması için çalışacak fazla zamanı yoktu.

He did not have much time to work on his speech.

Tom, Mary'nin neden gittiğini öğrenmeye çalışacak.

Tom will try to find out why Mary left.

Tom, Mary'yi ayrılamamaya ikna etmeye çalışacak.

- Tom will try to convince Mary not to leave.
- Tom will try to persuade Mary not to leave.

Tom bugün raporun yazımını bitirmeye çalışacak.

Tom is going to try to finish writing the report today.

Tom, Mary'nin neden ayrıldığını öğrenmeye çalışacak.

Tom is going to try to find out why Mary left.

Bunu yapmaya çalışacak kadar cesur değilim.

I'm not brave enough to try doing that.

Tom bu öğleden sonraki toplantıya katılmaya çalışacak.

Tom is going to try to attend this afternoon's meeting.

- Emi İngilizce eğitimi alacak.
- Emi İngilizce çalışacak.

Emi will study English.

Bu gece geç saatlere kadar çalışacak mısın?

Will you be working late tonight?

Tom bugün bir ara bunu yapmaya çalışacak.

- Tom will try to do that sometime today.
- Tom is going to try to do that sometime today.

Tom Mary'nin bunu neden yaptığını öğrenmeye çalışacak.

Tom will try to find out why Mary did that.

Tom, Mary'yi onunla evlenmeye ikna etmeye çalışacak.

Tom will try to persuade Mary to marry him.

Tom önümüzdeki yıl bunu tekrar yapmaya çalışacak.

Tom is going to try to do that again next year.