Translation of "Üzüm" in English

0.014 sec.

Examples of using "Üzüm" in a sentence and their english translations:

Ivo üzüm gördü.

Ivo saw the grape.

Üzüm ister misin?

Do you want some grapes?

Üzüm ne kadar?

How much are the grapes?

Tom üzüm sevmez.

Tom doesn't like grapes.

Üzüm suyu istedim.

I asked for grape juice.

Köpeğim üzüm yiyor.

My dog eats grapes.

Yarın üzüm toplayacağım.

Tomorrow I will pick grapes.

Ben üzüm sevmem.

I don't like grapes.

Üzüm asmada yetişir.

Grapes grow on vines.

Biraz üzüm yemek istiyorum.

I want to eat some grapes.

Buzdolabında biraz üzüm var.

There are some grapes in the refrigerator.

Şarap, üzüm suyundan yapılır.

Wine is made from grape juice.

Tom üzüm yer mi?

Does Tom eat grapes?

Üzüm hasadı elle yapılır.

The grape harvest is done manually.

Kuru üzüm kurutulmuş üzümdür.

Raisins are dried grapes.

Yarın üzüm hasat edeceğim.

Tomorrow I will harvest grapes.

Neden kuru üzüm yemiyorsun?

Why do you not eat raisins?

Neden biraz üzüm almıyoruz?

Why don't we buy some grapes?

En çok üzüm jölesinden hoşlanırım.

I like grape jelly best.

O şarap sadece üzüm suyu.

That isn't wine. It's grape juice.

Biraz kuru üzüm ister misin?

Do you want some raisins?

Bir kilo üzüm ne kadar?

How much is a kilo of grapes?

Tom üç şişe üzüm suyu aldı.

Tom bought three bottles of grape juice.

Üzüm severim fakat çok fazla yiyemem.

I like grapes, but I can't eat so many.

Üzüm ve şeftali gibi meyvelerden hoşlanırım.

- I like such fruits as grapes and peaches.
- I like fruit such as grapes and peaches.

Biz öğleden sonrayı üzüm yiyerek geçirdik.

We spent the afternoon eating grapes.

Gelecek yıllarda, asma çok üzüm verecek.

In the years to come, the vine will give many grapes.

Birisi bize bir miktar üzüm getirdi.

Someone has brought us some grapes.

Üzüm için en iyi zaman eylüldür.

The best time for grapes is September.

Biz üzüm, mısır ve meyve ağaçları yetiştiririz.

We grow grapes, corn and fruit trees.

Üzüm o kadar ekşiydi ki onu yiyemedim.

- The grapes are so sour that I can't eat them.
- The grapes are so sour I can't eat them.

Amacın üzüm yemek olsun, bağcıyı dövmek değil.

Play the ball, not the man.

Yulaf ezmende biraz kuru üzüm ister misin?

Do you want some raisins in your oatmeal?

Gelecek yıl bu asmalar çok üzüm üretecek.

Next year the vines will produce many grapes.

Tom bir avuç dolusu kuru üzüm yedi.

Tom ate a handful of raisins.

Tom asla yulaf ezmesine kuru üzüm koymaz.

Tom never puts raisins in his oatmeal.

Ali'nin amacı üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek.

Ali is playing the man, not the ball.

Bazı insanlar liçinin üzüm gibi tadı olduğunu düşünürler.

Some people think that lychees taste like grapes.

Tom bir salkım üzüm aldı ve onları yedim.

Tom bought a bunch of grapes and I ate them.

Tom, Mary'nin neredeyse hiç kuru üzüm yemediğini söylüyor.

Tom says Mary hardly ever eats raisins.

Markette meyve için üç elma ve iki salkım üzüm aldım.

I bought three apples and two bunches of grapes for dessert at the market.

Hangisini tercih edersin, kuru üzüm, kuru erik veya hurma mı​​?

Which do you prefer, raisins, prunes or dates?

Geçen gece iki yeşil elma ve bir kase yeşil üzüm yedim.

I ate two green apples and a bowl of green grapes last night.

Çekirdeksiz üzüm ve çekirdeksiz karpuz var. Merak ediyorum çekirdeksiz mango var mı?

There are seedless grapes and seedless watermelons. I wonder if there are seedless mangoes.

- Bir kötünün bin iyiye zararı var.
- Bir çürük elma sepetteki tüm elmayı çürütür.
- Üzüm üzüme baka baka kızarır.

One rotten apple spoils the barrel.

- Kır atın yanında duran ya suyundan ya huyundan alır.
- İtle yatan bitle kalkar.
- Körle yatan şaşı kalkar.
- Üzüm üzüme baka baka kızarır.

- He who sleeps with dogs wakes up with fleas.
- He who sleeps with dogs gets up with fleas.

- Kır atın yanında duran ya suyundan ya huyundan alır.
- Körle yatan şaşı kalkar.
- Üzüm üzüme baka baka kararır.
- Bir kötünün bin iyiye zararı olur.
- Sepetteki bir çürük elma bütün sepeti çürütür

One bad apple spoils the barrel.