Translation of "Çocukluğumu" in English

- Çocukluğumu net hatırlıyorum.
- Çocukluğumu çok iyi hatırlıyorum.

- I have a clear memory of my childhood.
- I remember my childhood well.

Çocukluğumu net hatırlıyorum.

I have a clear memory of my childhood.

Bazen çocukluğumu anımsarım.

I sometimes look back on my childhood.

Çocukluğumu severek düşünüyorum.

I think fondly of my childhood.

Çocukluğumu zevkle hatırlıyorum.

I remember my childhood with pleasure.

O bana çocukluğumu hatırlatıyor.

It reminds me of my childhood.

Çocukluğumu çok net hatırlıyorum.

I remember my childhood clearly.

Ben çocukluğumu zevkle hatırlıyorum.

I recall my childhood with pleasure.

Mutlu çocukluğumu sıkça hatırlıyorum.

I often remember my happy childhood.

Bu çocukluğumu geçirdiğim köydür.

This is the village where I spent my childhood.

Çocukluğumu çok iyi hatırlıyorum.

I remember my childhood well.

O şarkı bana çocukluğumu hatırlatıyor.

- That song reminds me of my childhood.
- This song reminds me of my childhood.

Şarkı her zaman çocukluğumu hatırlatır.

The song always reminds of my childhood.

Sık sık mutlu çocukluğumu hatırlıyorum.

I frequently recall my happy childhood.

Bu park bana çocukluğumu hatırlatıyor.

This park reminds me of my childhood.

Bu fotoğraf bana çocukluğumu hatırlatıyor.

This photograph reminds me of my childhood.

Bu şarkı bana çocukluğumu hatırlatıyor.

This song reminds me of my childhood.

Bu resim bana çocukluğumu hatırlatıyor.

This picture reminds me of my childhood.

Çocukluğumu hatırlamadan bu resmi göremiyorum.

I cannot see this picture without remembering my childhood.

Bu şarkıyı her duyduğumda, çocukluğumu düşünürüm.

Every time I hear that song, I think of my childhood.

Bu şarkı her zaman benim çocukluğumu anımsatıyor.

That song always reminds me of my childhood.

Bu şarkı bana her zaman çocukluğumu hatırlatır.

The song always reminds me of my childhood.

O şarkıyı ne zaman duysam çocukluğumu düşünürüm.

Whenever I hear that song, I think of my childhood.

Burada doğmadım ama bütün çocukluğumu burada geçirdim.

I wasn't born here, but I spent all of my early childhood here.

O şarkıyı duyduğumda, o bana çocukluğumu hatırlattı.

When I heard that song, it reminded me of my childhood.

Çocukluğumu hatırlatılmadan önce bu köprüyü asla geçmem.

I never cross this bridge without being reminded of my childhood.

Bu şarkı bana her zaman çocukluğumu hatırlatıyor.

This song always reminds me of my childhood.

Sümbüller ve taze kesilmiş ot bana çocukluğumu hatırlatıyor.

Hyacinths and fresh-cut grass remind me of my childhood.