Translation of "'Şu" in English

Mesele şu:

So here's the thing:

İtiraz şu;

This objection goes as follows,

Mevzu şu;

The question is:

Şu anda

Right now

Anlaşma şu

The agreement is

Şu taraftan!

- That way!
- Over there!

Problem şu.

Here is the problem.

Şu, budak.

That's the snag.

- Şu ayakkabıları istiyorum.
- Şu ayakkabıyı istiyorum.

I want those shoes!

- Şu senin araban.
- Şu sizin arabanız.

That's your car.

- Şu anda buradasın.
- Şu anda buradasınız.

You're here right now.

Gösteriyorlardı, şu şudur, şu budur, arkadaşlarıyla tartışıyorlardı.

They were showing, this is this, this is that, they were discussing with friends.

- Şu çok açıklayıcı.
- Şu çok şey açıklar.

- It explains a lot.
- That explains a lot.

- Şu anda meşgulüm.
- Ben şu anda bağlıyım.

I'm tied up right now.

Ben bir gün şu seviyeye geldiğimde şu arabayı alacağım şu evi alacağım

one day when i get to this level i will buy this car i will buy this house

Ama şu var:

Well, here's the thing:

Bakın ortam şu.

Look, this is the environment.

Peki soru şu?

So here is the question.

Olay şu ki

The only thing is

Şu an anladığım

What I now understand

Şu bölgeye baksanıza.

Check out this area.

Kıralım şu buzu.

Get through this ice.

Şu anda ölemem.

I can't end.

Şu var ki...

You see,

Sanırım şu olabilir:

Well, I think it may be this:

İşte soru şu...

The question is this ...

Enkaz şu tarafta.

The wreckage is that way.

MS: İlki şu:

MS: The first one was this:

Şimdi göreviniz şu:

Now your task:

Sıradaki soru şu:

the next question is:

Yeni soru şu,

The new question is,

Favori sorum şu:

And this is my favorite one:

Nedeni ise şu

The reason is

Birinci yanı şu

The first part is that

Sebebi de şu

The reason is

Bunun anlamı şu

That means

Şu çiçekler ölmüş.

Those flowers have died.

Şu çocuklar neşeliler.

Those children are cheerful.

Şu ayakkabıları havalandır.

Air those shoes!

Şu kitaplar benim.

- Those books are mine.
- These are my books.
- These books are mine.
- Those are my books.

Şu kadına bak!

- Check out that woman!
- Take a look at that woman!
- Check out the woman over there!

Şu bir masa.

- That is a table.
- That's a table.
- This is a table.

Şu çiçeğe bakıyorum.

I'm looking at that flower.

Şu çiçeklere bakıyorum.

I'm looking at those flowers.

Şu eve bakın.

Look at that house.

Şu ev satılıktır.

That house is for sale.

Şu kitap onların.

That book is theirs.

Şu binaya bakın.

Look at that building.

Şu anda Pekin'deyim.

I am in Beijing right now.

Şu anda çalışıyoruz.

We're working at the moment.

Şu anda çalışıyorum.

I'm working right now.

Aç şu şeyi!

Open that thing!

Şu anda konuşamam.

I can't talk right now.

Şu anda meşgulüz.

We're busy right now.

Şu yere gidiyorum.

I am going to that place.

Şu anda dinleniyorlar.

They are now at rest.

Şu değişikliği öneririm.

- I'd suggest the following change.
- I would suggest the following change.

Şu kitap eski.

That book is old.

Şu tatlı mı?

Is that sweet?

Şu kadın güçlüdür.

That woman is strong.

Şu çocuğa bak!

Look at that boy!

Şu anda Boston'dayız.

We're in Boston now.

Saçmalıyorsun şu anda.

Now you're being silly.

Şu anda mutfaktayım.

I'm right here in the kitchen.

Şu anda diyetteyim.

I’m on a diet right now.

Şu fotoğrafa bak.

- Look at that photo.
- Look at that photograph.

Ah, şu gençler!

Ah! The young ones!

Şu politikacı Arizonalı.

That politician comes from Arizona.

Şu kamyonu durdurun.

Stop that truck.

Şu an diyetteyim.

I’m on a diet at the moment.

Şu bacaklara bak.

Look at those legs.

Şu gürültüyü kes.

Stop that noise.

Şu ağaçları kestim.

I'd cut down those trees.

Şu adamlar asker.

Those men are soldiers.

Şu adam tehlikeli.

That man is dangerous.

Şu kızları tanıyorum.

I know those girls.

Şu çok büyük.

- That's very big.
- This is very big.

Şu benim okulum.

That is my school.

Şu, onun arabası.

- That is his car.
- That is her car.

Şu kitaplar onların.

Those books are theirs.

Şu bulutlara bakın.

Look at those clouds.

Şu anda meşgulüm.

I'm occupied at the moment.

Şu anda hastanedeyim.

I'm at the hospital now.

Şu anda şoktayım.

I'm in shock right now.

Şu an telefondayım.

I'm on the phone now.

Şu anda sarhoşum.

I'm drunk right now.

Şu an ağlıyorum.

I'm crying right now.

Şu insanlar tehlikeli.

Those people are dangerous.

Şu anda evdeyim.

- I'm at home right now.
- I'm currently at home.

Şu anda Boston'dayım.

I'm in Boston right now.

Şu, bizim okulumuz.

That is our school.

Şu an olamaz.

It can't happen now.

Şu, alacağım araba.

That's the car I'm going to buy.

Şu anda öfkeliyim.

Right now, I'm furious.

Şu an hatırlayamıyorum.

I can't remember for the moment.

Kapa şu kapıyı!

- Close that door.
- Close that door!

Şu an sıkılıyorum.

Bored now.