Translation of "''zirve" in English

Tüm Dünya Zirve toplantısını izliyor.

The whole world is watching the summit conference.

Zirve bulutların üstüne kadar yükseliyor.

The peak rises above the clouds.

Dağcı zirve için yola çıktı.

The mountaineer set out for the summit.

Zirve, dünya genelinde barışa katkıda bulundu.

- The summit conference made a contribution to the peace of the world.
- The summit conference contributed to world peace.

Hisse senetleri yeni bir zirve yaptı.

Stocks hit a new high.

Zirve toplantısı dünya barışına katkı yaptı.

The summit conference made a contribution to the peace of the world.

Ekonomik büyümemiz yüzde dokuz oranında zirve yapmıştı.

our economic growth had peaked at nine percent.

Onlar geç saatlere kadar zirve konferansına devam etti.

They carried on the summit conference till late.

Zirve uluslar serbest ticareti gündemin en başına koydular.

The summit nations put free trade at the top of the agenda.

O pesimistik ''zirve petrolü'' teorisi savunucularının tahminlerinin ötesinde. Bu teoriye

predictions of those pessimistic defenders of the “peak oil” theory - the theory

- Onun şarkılarının hepsi zirve oldu.
- Onun şarkılarının hepsi hit oldu.

All of her songs became hits.