Translation of "Yavaşça" in Dutch

0.008 sec.

Examples of using "Yavaşça" in a sentence and their dutch translations:

Aşağıdan yavaşça.

Rustig aan, van onderaf.

Yavaşça, lütfen.

- Traag, a.u.b.
- Traag alstublieft.
- Langzaam alsjeblieft.

- Yavaş!
- Yavaşça!

Langzaam!

- Balon yavaşça yükseldi.
- Balon yavaşça havalandı.

De ballon ging langzaam omhoog.

Yavaşça ve sessizce.

Heel stilletjes.

Yavaşça uzaklaşmamı söyledi.

...om achteruit te gaan.

Yavaşça hayatını kaybediyor

Ze sterft langzaam...

Tom yavaşça yürür.

Tom stapt traag.

Hastalığını yavaşça atlatıyor.

Hij is langzaamaan aan het herstellen van zijn ziekte.

Kapıyı yavaşça açtım.

Ik opende de deur langzaam.

Yemeğini yavaşça ye.

Eet langzaam!

O yavaşça çalışır.

Ze werkt langzaam.

Ve yavaşça gözlerinizi kapatabilir

Doe langzaam je ogen dicht

Tom yavaşça merdivenlerden çıktı.

Tom liep langzaam de traptreden op.

Tom şarabını yavaşça yudumladı.

Tom nipte traag van zijn wijn.

Geniş nehir yavaşça akar.

De brede rivier stroomt traag.

Gözlerini yavaşça karanlığa alıştırdı.

Zijn ogen wenden geleidelijk aan het duister.

Ve aynı zamanda yavaşça uzaklaşıyor.

Tegelijkertijd beweegt ze langzaam.

Hava boşalırken balon yavaşça indi.

De ballon daalde geleidelijk naarmate de lucht eruit kwam.

Sisli ormanda yavaşça gözden kayboldu.

Ze verdween langzaam in het nevelige bos.

Biz yol boyunca yavaşça yürüdük.

We liepen langzaam langs de weg.

Güneş ufkun altında yavaşça battı.

De zon verdween langzaam onder de horizon.

- Yavaşça yerim.
- Ben yavaş yerim.

Ik eet langzaam.

Banyo yapıyormuş gibi sıcaklık yavaşça artırılmalı,

...en de hitte langzaam op te bouwen als een bad...

Yani yavaşça uzaklaşan bir kaya gibi.

...zodat de steen langzaam weg beweegt.

Dedektiflik gibi. Tüm ipuçlarını yavaşça topluyorsun.

Alsof je een detective bent. En langzaam al je aanwijzingen verzamelt.

- Büyükannem yavaş konuşur.
- Anneannem yavaşça konuşuyor.

Mijn oma praat langzaam.

Elimi bırakacağını düşünerek yavaşça yüzeye hareket ettim.

...dus ik bewoog naar de oppervlakte en dacht dat ze van mijn hand af zou gaan.

- Yarışı yavaşça bitirdi.
- Yarışı yavaş yavaş bitirdi.

Hij beëindigde langzaam de race.

- O, yavaşça yürüyor.
- Ağır yürür.
- Yavaş yürür.

Hij loopt langzaam.

Yavaşça ve sessiz! Leşler hayatta kalmakta işe yarar.

Heel stilletjes. Een karkas is goed voor de overlever.

Acaba buna bakmaya değer mi? Yavaşça ve sessiz.

Misschien de moeite waard om te gaan kijken. Laten we gaan kijken.

Rahatsız edilmekten hoşlanmıyorlar. Siyah gergedan nüfusu yavaşça artmakta.

Die niet graag gestoord wordt. De populatie zwarte neushoorns neemt langzaam toe.

Sonra, alttaki kollardan iki tanesi yavaşça hareket ediyor.

En dan twee armen eronder die langzaam bewegen...

Çok kötü hareket ediyordu. Yavaşça, çok zayıf şekilde.

Ze bewoog slecht. Langzaam, heel zwak.

Kolu yavaşça büyüdükçe, öz güvenini de geri kazandı.

En terwijl hij groeide, kreeg ze haar zelfvertrouwen terug.

- Biraz daha yavaşça konuşabilir misin?
- Daha yavaş konuşabilir misiniz?
- Biraz daha yavaş konuşabilir misiniz?
- Biraz daha yavaş konuşur musun?
- Lütfen biraz daha yavaş konuşur musun?

- Kunt u langzamer spreken?
- Zou u alstublieft wat langzamer willen praten?