Translation of "Oynamak" in Dutch

0.007 sec.

Examples of using "Oynamak" in a sentence and their dutch translations:

Oynamak istemiyorum.

Ik wil niet spelen.

Tenis oynamak kolaydır.

Tennis spelen is gemakkelijk.

Beyzbol oynamak eğlencelidir.

Het is leuk om honkbal te spelen.

Golf oynamak istiyorum.

Ik zou graag golf spelen.

Basketbol oynamak eğlencelidir.

Basketbal spelen is leuk.

Tom oynamak istiyor.

Tom wil spelen.

Tenis oynamak istiyorum.

Ik zou graag tennis spelen.

Oynamak istiyor musun?

Wil je spelen?

- Tom ile golf oynamak istiyorum.
- Tom'la golf oynamak istiyorum.

Ik wil golfen met Tom.

Ateş etrafında oynamak tehlikelidir.

Het is gevaarlijk dicht bij het vuur te spelen.

Oynamak için parka gittim.

Ik ging naar het park om te spelen.

Ben langırt oynamak istiyorum.

Ik wil tafelvoetballen.

Birisi oyunlar oynamak istiyor.

Iemand wil spellen spelen.

Tom satranç oynamak istedi.

Tom wilde schaken.

Bingo oynamak nine işidir.

Bingo is iets voor oma's.

Bizimle oynamak ister misin?

- Wil je met ons spelen?
- Willen jullie met ons spelen?

Ben golf oynamak istemiyorum.

- Ik heb geen zin om te golfen.
- Ik wil niet golfen.

Benimle oynamak ister miydin?

Zou je graag met me spelen?

Futbol oynamak hoşuma gidiyor.

Ik speel graag voetbal.

Artık seninle oynamak istemiyorum.

Ik wil niet meer met je spelen.

Kart oynamak popüler bir eğlencedir.

Kaarten is een populair tijdverdrijf.

Bizimle tenis oynamak ister misin?

- Wil je met ons tennissen?
- Wilt u met ons tennissen?
- Willen jullie met ons tennissen?

Bir oyun oynamak ister misiniz?

Heb je zin in een spelletje?

Artık bu oyunu oynamak istemiyorum.

Ik wil dat spelletje niet meer spelen.

Beyzbol oynamak için parka gittik.

We gingen naar het park om baseball te spelen.

Hiç kimse Tom'la oynamak istemiyor.

Niemand wil met Tom spelen.

Yarın futbol oynamak istiyor muyuz?

Willen we morgen voetbal spelen?

Bizimle futbol oynamak ister misin?

Wil je met ons voetbal spelen?

Biz oynamak için parka gittik.

We gingen naar het park om te spelen.

Oynamak için hiç şansımız olmadı.

We hebben nooit de kans gekregen om te spelen.

Bizimle oynamak ister misin, Tom?

Wil je met ons spelen, Tom?

Tanrım, bu yerinden oynamak istemiyor. Tanrım!

Dit ding geeft niet mee. Man.

Sizler bir oyun oynamak istiyor musunuz?

Willen jullie een spelletje spelen?

"Canım iskambil oynamak istiyor." "Benim de."

"Ik heb zin om te kaarten." "Ik ook."

Oynamak için dışarıya gidiyorum. Geliyor musun?

Ik ga buiten spelen. Ga je mee?

Tom, Mary ile tenis oynamak istiyor.

Tom wilt samen met Mary tennis spelen.

O başka oyun oynamak için ısrar ediyor.

Hij staat erop nog een spel te spelen.

Onlar iskambil oynamak için masanın etrafına oturdular.

Ze gingen aan tafel zitten om te kaarten.

Rus ruleti oynamak gerçekten iyi bir fikir değil.

Russische roulette spelen is niet echt een goed idee.

Bu bir bakıma geçim masraflarım için tetris oynamak gibi:

Ik speel eigenlijk Tetris met m'n levensonderhoud.

Ben gerçekten Tom ve onun arkadaşları ile kovalamaca oynamak istemedim.

Ik wilde echt geen tikkertje spelen met Tom en zijn vrienden.