Translation of "Katı" in Dutch

0.009 sec.

Examples of using "Katı" in a sentence and their dutch translations:

Katı suya buz denir.

Vast water heet ijs.

Katı, çok katmanlı çekirdek.

Het is de solide, meerlagige kern.

Ben biraz katı hissettim.

Ik voelde me een beetje stijf.

Bizim katı kurallarımız var.

Wij hebben strenge regels.

Stavanger'dekinin beş katı olduğunu görüyoruz.

vijf keer hoger ligt dan het aantal operaties in Stavanger.

Yaklaşık iki katı artış gösteriyor,

neemt maar half zo snel toe,

Eşinin iki katı kadar ağırdır.

Hij is twee keer zo zwaar als zijn vrouw.

Katı bir şekilde diyeti uyguladım.

Ik volgde het dieet nauwgezet.

Bu binanın kaç katı var?

Hoeveel verdiepingen heeft dit gebouw?

Onun evi benimkinin üç katı büyüklükte.

- Zijn huis is drie keer zo groot als dat van mij.
- Zijn huis is drie keer zo groot als het mijne.

- Tom çok katı.
- Tom çok otoriter.

Tom is zeer streng.

Bu da enflasyonun tam 7 katı eder.

Dat is zeven keer de inflatieverhouding.

Veya Güneş'in kütlesinin 100 katı büyüklüğünde olabilir.

of zo groot als de massa van 100 zonnen.

Senin kitabın benimkinin boyutunun iki katı kadar.

Jouw boek is dubbel zo groot als dat van mij.

Asya yaklaşık olarak Avrupa'nın dört katı büyüklüktedir.

Azië is ongeveer vier keer zo groot als Europa.

Ben senin yaşının iki katı yaşa sahibim.

Ik ben tweemaal zo oud als jij.

Onun maaşı yedi sene öncesinin iki katı.

Zijn salaris is twee keer zo hoog als zeven jaar geleden.

Tom benim kazandığımın üç katı fazla kazanır.

Tom verdient drie keer zo veel als ik.

Onun okuduğunun iki katı kadar kitap okudum.

Ik heb twee keer zoveel boeken gelezen als hij.

Bu kutu diğerinin iki katı kadar büyük.

Deze doos is twee keer zo groot als die daar.

Gördüğünüz gibi onun mükemmeliyetçiliği ve katı çalışma etiği

Johns perfectionisme, zijn onverbiddelijke werkethos,

10.000 zayiat karşılığında, Ruslara iki katı zayiat vermişti

Ten koste van 10.000 slachtoffers, had hij tweemaal zoveel verliezen op de Russen toegebracht - ongeveer

Bunun yaşanmasını önlemek için bu katı yasaları koyduk.

Dus maakten we strenge wetten die dat voorkomen.

- Lop yumurtayı gerçekten seviyorum.
- Katı yumurtayı çok severim.

Ik hou erg van hardgekookte eieren.

O benimkinin on katı fazla ingilizce kelime biliyor.

Hij kent tien keer meer Engelse woorden dan ik.

- Onun evi benimkinden üç kat büyük.
- Onun evi benimkinin üç katı kadar büyük.
- Onun evi benimkinin üç katı büyüklükte.

- Zijn huis is drie keer zo groot als dat van mij.
- Zijn huis is drie keer zo groot als het mijne.

O, benim kazandığımdan üç katı daha fazla para kazanır.

Hij verdient drie keer zoveel als ik.

Ben senin harcadığının üç katı kadar çok para harcadım.

Ik heb driemaal zoveel geld als jij uitgegeven.

- Odam seninkinden üç kat daha büyük.
- Odam seninkinin üç katı.

Mijn kamer is drie keer zo groot als de uwe.

Onun sahip olduğunun üç katı kadar çok sayıda kitabım var.

Ik heb driemaal meer boeken dan zij.

Ben müdavim olmak istiyorsam, geriye kalanın iki katı kadar çok çalışmak zorundayım.

- Als ik een vaste klant wil worden, moet ik twee keer zo hard werken als de rest.
- Als ik me een vaste plaats wil verwerven, moet ik twee keer zo hard werken als de rest.

- Jüpiter Dünya'dan yaklaşık on kez daha büyüktür.
- Jüpiter Dünya'nın yaklaşık on katı büyüklüğündedir.

Jupiter is ongeveer tien keer groter dan de aarde.

- O benden üç kat daha fazla kazanır.
- Benim kazandığımın üç katı kadar çok kazanır.

- Hij verdient drie keer zoveel als ik.
- Hij verdient drie keer meer dan ik.
- Hij verdient drie keer meer dan ik doe.