Translation of "Ağırdır" in English

0.011 sec.

Examples of using "Ağırdır" in a sentence and their english translations:

Dambıllar ağırdır.

The barbells are heavy.

Taş ağırdır.

The stone is heavy.

Tom ağırdır.

Tom is heavy.

- Taş yerinde ağırdır.
- Taş düştüğü yerde ağırdır.

A stone is heavy on its own turf.

Cezaları çok ağırdır

Punishments are very heavy

Tom oldukça ağırdır.

- Tom is quite heavy.
- Tom is pretty heavy.

Suaygırları çok ağırdır.

Hippopotamuses are very heavy.

- Altın demirden daha ağırdır.
- Altın, demirden daha ağırdır.

- Gold is heavier than iron.
- Gold's heavier than iron.

Su yağdan daha ağırdır.

Water is heavier than oil.

Altın gümüşten daha ağırdır.

Gold is heavier than silver.

- Kutu ağırdır.
- Kutu ağır.

The box is heavy.

Bu çanta çok ağırdır.

This bag is too heavy.

Kutu büyük ve ağırdır.

The box is big and heavy.

Eşinin iki katı kadar ağırdır.

He is twice as heavy as his wife.

Altın sudan çok daha ağırdır.

Gold is far heavier than water.

Tokyo'daki yoğun saatlerde trafik ağırdır.

During the rush hours in Tokyo, traffic is heavy.

Ne kadar ağır çok ağırdır?

How heavy is too heavy?

O, ondan çok daha ağırdır.

She's much heavier than him.

O, 80 kilogramdan daha ağırdır.

He weighs more than 80 kg.

Kurşun, alüminyumdan çok daha ağırdır.

Lead is much heavier than aluminum.

Tom Jack'ten on pound daha ağırdır.

Tom is heavier than Jack by ten pounds.

Geyik Jane'in üç katı kadar ağırdır.

The deer is three times as heavy as Jane.

Beyaz top kırmızı top kadar ağırdır.

The white ball weighs as much as the red ball.

Tom, Mary'den otuz pound daha ağırdır.

Tom is thirty pounds heavier than Mary.

Su havadan 800 kat daha ağırdır.

Water is 800 times heavier than air.

Bir savaştan sonra kayıplar genellikle ağırdır.

After a battle casualties are usually heavy.

Tom Mary'nin iki katı kadar ağırdır.

- Tom is twice as heavy as Mary.
- Tom is twice as heavy as Mary is.

Tom Jack'ten on paund daha ağırdır.

Tom is ten pounds heavier than Jack.

- Trafik burada ağırdır, özellikle sabahları.
- Trafik burada özellikle sabahları ağırdır,
- Trafik burada yoğundur özellikle sabahları.

The traffic is heavy here, especially in the morning.

Benim kutum seninkinin iki katı kadar ağırdır.

- My box is twice as heavy as yours.
- My box is twice as heavy as yours is.

Kim daha ağırdır, Ben mi yoksa Mike mı?

Who is heavier, Ben or Mike?

- Almak için biraz zordur.
- Götürmek için biraz ağırdır.

It's a little hard to take.

- Bu elektrikli süpürge ağırdır.
- Bu elektrikli süpürge ağır.

This vacuum cleaner is heavy.

Tom Mary'den çok daha kısadır çok daha az ağırdır.

- Tom is much shorter and weighs considerably less than Mary.
- Tom is much shorter and weighs much less than Mary.

Daha tuzu su, daha az tuzlu sudan daha ağırdır.

Saltier water is heavier than less salty water.

- Bu kitap, okumak için ağırdır.
- Bu kitabı okumak zordur.

This book is heavy reading.

- NATO üyeliği çok masraflıdır.
- NATO üyeliğinin bedeli çok ağırdır.

NATO membership is very costly.

- Tom, Mary'den çok daha ağırdır.
- Tom, Mary'den çok daha kiloludur.

- Tom is much heavier than Mary.
- Tom is much heavier than Mary is.

Evliliğin boyunduruğu o kadar ağırdır ki onu taşımak iki kişi gerektirir-bazen üç.

The yoke of marriage is so heavy that it takes two people to carry it – sometimes three.