Translation of "üstünde" in Chinese

0.006 sec.

Examples of using "üstünde" in a sentence and their chinese translations:

Kitabın masanın üstünde.

- 你的書在書桌上。
- 你的书在书桌上。

Çarşaf yatağın üstünde.

床单在床上。

Fincan masanın üstünde.

杯子在桌上。

Buzun üstünde kayma.

不要在冰上滑倒啊。

Okul tepenin üstünde.

學校在山丘頂上。

Biz bulutların üstünde uçuyoruz.

我們正在雲層上飛行。

"Kitabın nerede?" "Masanın üstünde."

「你的書在哪?」「在桌上。」

Tükenmez kalem masanın üstünde.

笔在桌上。

Mavi telefon masanın üstünde.

蓝色的电话在桌子上。

Çantan benim masanın üstünde.

你的背包在我办公桌上面。

Masanın üstünde bir kitap görüyorum.

我看到桌上有本书。

Masanın üstünde bir harita var.

办公桌上面有一张地图。

Masanın üstünde bazı kitaplar vardır.

书桌上有几本书。

Masanın üstünde bir fincan var.

桌上有個杯子。

Tom bunun üstünde uyumak istiyor.

汤姆想在它上面睡觉。

Sıranın üstünde bir kitap var.

桌上有一本書。

"Onun kitabı nerede?" "Masanın üstünde."

“她的书在那里?”“在桌子上。”

Yeşil Alice'in üstünde iyi görünüyor.

愛麗絲穿綠色的衣服很好看。

- Komodinimin üstünde kız arkadaşımın bir fotoğrafını tutuyorum.
- Komodinimin üstünde kız arkadaşımın resmi var.

我床头柜上有一张我女朋友的照片。

Masanın üstünde sadece bir kitap vardır.

桌子上只有一本书。

Betty bacak bacak üstünde sandalyede oturuyordu.

Betty 翹起雙腿,在椅子上坐著。

Masanın üstünde bir şişe şarap var.

桌子上有一瓶葡萄酒。

Masanın üstünde kırık bir fincan vardı.

桌上有個破杯子。

Başının üstünde uçan kuşları seyretmekten hoşlanır.

他喜欢看着鸟儿从头上飞过。

O elbise senin üstünde iyi gözüküyor.

那条连衣裙很适合您。

Taburenin üstünde durursan, dolabın tepesine yetişebilirsin.

站在这个凳子上的话,你可以摸到衣柜顶。

"Cep telefonumu gördün mü?" "Masanın üstünde."

"你有看到我的手機嗎?" "它在桌子上。"

Kedi, sandalyenin üstünde mi yoksa altında mı?

貓在椅子上面,還是在椅子下面呢?

Kedi sandalyenin üstünde mi yoksa altında mı?

猫在凳子上还是凳子下?

Komodinimin üstünde kız arkadaşımın bir fotoğrafını tutuyorum.

我床头柜上有一张我女朋友的照片。

Çocuğun çok soğuk olmasına rağmen üstünde paltosu yoktu.

- 雖然天氣很冷,但那小孩也沒有穿外套。
- 尽管天气很冷,孩子却没有大衣穿。

Masanın üstünde dans etme hakkında bir kitap var.

桌子上有一本关于舞蹈的书。

- Kedi masanın üzerinde oturuyor.
- Kedi masanın üstünde oturuyor.

猫坐在桌子上。

- Masanın üstünde bir elma var.
- Masada bir elma var.

- 桌上有个苹果。
- 书桌上有一个苹果。

- Masanın üzerinde bir kitap var.
- Masanın üstünde bir kitap var.

在桌子上有本书。

- Masanın üstünde bir portakal var.
- Masanın üzerinde bir portakal var.

桌上有一只橙子。

Şu anda altmış beş yaşının üstünde 31 milyon civarında Amerikalı var.

现在美国有三千一百万年龄在六十五岁以上的老人。

Birkaç gündür yağmur yağdığı için saha çamurluydu ve üstünde oynaması zordu.

球队已经训练了几天,所以这个足球场有些泥泞,不太好用了。

- Evsizken sık sık bu bankta uyurdum.
- Sokakta yaşarken sık sık şu bankın üstünde uyurdum.

当我无家可归的时候,我常在那张长椅上睡觉。