Translation of "Tutmaya" in Arabic

0.010 sec.

Examples of using "Tutmaya" in a sentence and their arabic translations:

Menisküs, dizleri dengede tutmaya yarar,

الغضروف الهلالي هو ما يُساعد على ثبات الرُّكبة،

Planını gizli tutmaya karar verdi.

قرر أن يبقي خطته سراً.

Bir çocukken, onunla balık tutmaya giderdim.

عندما كنت طفلا، اعتدت أن أذهب لصيد السمك معه.

Şiddetli yağmur balık tutmaya gitmemizi engelledi.

منعنا المطر الغزير من الذهاب للصيد.

Botanik bahçelerde derin akıntılarda balık tutmaya giderdik.

والذهاب للصيد في الجداول في أعماق الحدائق النباتية.

Ben sık sık onunla balık tutmaya gittim.

- عادة ما كنا نذهب معا لصيد السمك.
- عادة ما كنت أصاحبه لصيد السمك.

Kendinizi mümkün olduğunca bu tarafa yakın tutmaya çalışmalısınız.

فالهدف هو دفع نفسك لتصبح أقرب لهذه الجهة.

Fadıl bir Müslüman olmamasına rağmen oruç tutmaya başladı.

بدأ فاضل يصوم بالرّغم من أنّه لم يكن مسلما.

Ya da kuyruğunu tutmaya ve başından uzak durmaya çalışırım.

‫أو سأحاول الإمساك بذيلها،‬ ‫وأبتعد تماماً عن الرأس.‬

Ya da kuyruğundan tutmaya ve başından uzak durmaya çalışırım.

‫أو أحاول الإمساك بالذيل، ‬ ‫وأبتعد تماماً عن الرأس.‬

Ya da onu kuyruğundan tutmaya ve başından uzak durmaya çalışırım.

‫أو أحاول الإمساك بالذيل، ‬ ‫وأبتعد تماماً عن الرأس.‬

- Suya düşen yılana sarılır.
- Boğulan bir insan saman çöpünü tutmaya çalışır.

الغريق يتعلق بقشة.

Binlerce arı, kanat kaslarını titreterek kovanı sıcak tutmaya yetecek kadar ısı üretiyor.

‫آلاف النحلات تهز عضلات أجنحتها‬ ‫مولدةّ ما يكفي من الحرارة‬ ‫لإبقاء القفير دافئًا.‬

Balık tutmaya ve inci satmaya dayanan bir ülkeden önemli bir küresel merkeze.

من بلدٍ يعتمد على الصيد وبيع اللؤلؤ الى مركزٍ عالميٍ مهم.

Ancak aslında, Arretium'a saldırmayarak, Hannibal insiyatifi elinde tutmaya devam edip, Romalıları tahmin etmeye zorluyor.

ولكن في الواقع، بتجاوز أريتيوم، فإن حنبعل حافظ على المبادرة وحافظ على حيرة الرومان