Translation of "Olup" in Arabic

0.008 sec.

Examples of using "Olup" in a sentence and their arabic translations:

Nelerin olup bittiğini biliyoruz.

ونحن على علم بما يحدث

Mutlu olup olmayacağımızı kararlaştırır.

هكذا نحدد إذا كنا سعداء أم لا.

Yayında olup bitenleri etkileyebiliyorduk,

بإمكاننا أن نؤثر على ما حدث في البث،

Telef olup ölüp gidiyorlar

يذهبون ليضيعوا ويموتوا

Bu küfürlerden şikayetçi olup

اشتك من هذه اللعنات

Zamanım olup olmadığını bilmiyorum.

- لا أعلم إن كان لدي ما يكفي من الوقت.
- لا أعرف إذا كان لدي الوقت الكافي لذلك.
- أنا لا أعرف إذا كان لدي الوقت.

Bize aynı zamanda abone olup zil butonuna tıklayarak destek olup

يمكنك أيضًا دعمنا من خلال الاشتراك في قناتنا والنقر على الجرس

Haklı olup olmadıkları anlamında değil

وهذا لا يعني أنهم كانوا على صواب أو خطأ،

Erkek arkadaşım olup olmadığını sordu.

ومن حيث لا أدري، سألتني إذا كان لدي حبيب.

Benim zengin bir çocuk olup

أعني، إنه لم يكن حادثاً

Bize çevremizde olup biteni anlatıyorlar.

تخبرنا بما يحدث في بيئتنا.

Olup olmayacağını bekleyelim ve görelim.

فلننتظر لنرى إن كان ذلك سيحدث.

Tom'un aç olup olmadığını bilmiyorum.

لا أعلم إذا كان توم جائعاً أم لا

''Dokunulmanın uygun olup olmadığının farkında ol.''

"كونوا واعين بما هو جائز لمسه وما لا يجوز."

Ve yeterince sağlam olup olmadığını bilmiyorum.

‫وإن كان ثابتاً وقوياً بدرجة كافية.‬

O ağacın gerçek olup olmadığını bilmiyor.

لا يعلم إن كانت هذه الشجرة حقيقية أم لا.

Tom hazır olup olmadığından emin değil.

توم غير متأكد من أنه جاهز أم لا.

Ona hâlâ sahip olup olmadığımı bilmiyorum.

- لا أعرف إن كانت لا تزال معي.
- لا أعلم إذا ما كان لا يزال معي.

O, bana iyi olup olmadığımı sordu.

- سألتني إذا كنت على ما يرام.
- سألتني إن كنت بخير.

Onun bir avukat olup olmadığından şüpheliyim.

أنا أشك في أنه محام.

Bunun doğru olup olmadığından emin değilim.

أنا لست متأكداً إن كان هذا صحيحاً.

O, ona mutlu olup olmadığını sordu.

سألته إن كان سعيدا.

Bazıları yardımsever ve eylemci olup kendi topluluklarında

فنانين مثل كندريك لامارو لورين هيل

Yetişkin olup uyuşmazlık alanında çalışana kadar da

وما كان إلا أن كبرتُ، ومن خلال المهام المتضاربة

Dünyada etrafımda olup bitenler içerisinde neyi kaçırıyorum?

ما الذي يفوتني في العالم حولي؟

Yani Twitch'de ne olup bittiğini hayal ettiğinizde

لذا عندما تتخيل ماذا يحصل على منصة "Twitch"،

Ama uçak enkazı olup olmadığını söylemek zor.

‫لا أستطيع أن أحدد إذا ما كان حطام طائرة.‬

Ve bunun çözümünün aslında çok basit olup

والحل في هذا الأمر بسيط للغاية

Yavaşlatmanın mümkün olup olmadığını görmeye karar verdik.

ومعرفة إذا كان باستطاعتنا إبطاء انتشار السرطان.

Herhangi bir bağlantı olup olmadığını merak ediyorum.

أتساءل إن كان بينهما رابط.

Onu yapmak için zamanım olup olmayacağını bilmiyorum.

لا أعلم إن كنت سأملك الوقت لفعله.

Garaja gidip Jamal'ın orada olup olmadığına bakalım.

لنذهب للمستودع و نرى إن كان جمال هناك.

Erkek arkadaşı da duygularını kamufle etme eğiliminde olup

فحبيبها أيضًا يميل إلي إخفاء مشاعره،

Ve yalnız olup olmadığımızı öğrenmenin tek yolu var.

‫وهناك طريقة واحدة لنعرف‬ ‫إن كنا بمفردنا.‬

Ama içeride ne olup bitiyor hiçbir fikrim yok.

لكن ليس لدي أي فكرة عن مبادئ الأمر.

...kameralarımızın olup biteni görmesi için kızılötesi ışık gerekiyor.

‫تحتاج كاميراتنا إلى ضوء‬ ‫بالأشعة تحت الحمراء لاستيضاح ما يجري.‬

Enkaz olup olmadığını anlamanın en iyi yolu nedir?

‫لنرى إن كان هذا المعدن اللامع ‬ ‫هو حطام الطائرة؟‬

Bunun benim anahtarım olup olmadığından emin bile değilim.

أنا حتىَ لستُ متأكداً إن كان هذا مفتاحي.

Bir gün olup olmadığını merak etmemize neden olan

مما يجعلنا نتساءل ما إذا كان يوما ما

Tom, Mary'nin erkek arkadaşı olup olmadığını öğrenmek istiyor.

أراد توم معرفة ما إن كان لِماري حبيب.

Neler olup bittiğine dair bir şeyler yapmak zorundayız.

علينا القيام بشيء حيال ما يحصل.

Benden önce yaşamış olup hayatlarını kendi istediği gibi yaşamış

أشعر بالكثير من الامتنان تجاه الذين سبقوني،

Kendine bir kadeh şaraba daha ihtiyacı olup olmadığını soran

إما سؤالك لنفسك

Hiçbiri neler olup bittiğine dair yorum yapmaya cesaret edemiyordu.

لم يجرؤ أي منهم على مناقشة ما كان يحدث معي.

Yağmur yağdığında suyun kanalize olup burada birikeceğini hayal edebilirsiniz.

‫يمكنك أن تتخيل عندما تهطل الأمطار،‬ ‫كل هذه المياه ستتجه إلى الأسفل وتتجمع هنا.‬

Tom kapıyı açtı ve Mary'ye meşgul olup olmadığını sordu.

فتح توم الباب وسأل فيما إذا كانت ماريا مشغولة.

Buranın 15 metreden fazla olup olmadığından emin değilim. Ne düşünüyorsunuz?

‫لست واثقاً إن كان ارتفاعه‬ ‫يتجاوز 15 متراً أم لا.‬ ‫ما رأيك؟‬

"Enfekte olup bunu bilmeyenler ya da neredeyse hiçbir semptom göstermeyenler,

"هؤلاء المصابين بالفعل و لايعرفون، أو بالكاد تظهر عليهم أية أعراض،"

Sadece bunun başka biri için aynı olup olmadığını merak edebilirim.

أتساءل فقط إن كان الأمر مشابهًا بالنسبة للآخرين.

Tom'un bunun hakkında Mary kadar heyecanlı olup olmadığını merak ediyorum.

أَتَسَاءَلُ إذَا يَتَحَمَّسُ توم مِثْلَمَا تَتَحَمَّسُ ماري.

Onun hayatta mı ya da ölü mü olup olmadığını bilmiyorum.

لا أعلم فيما إذا كان حيا أم ميتا.

Sadece dokuz yılda bir aya inişin mümkün olup olmadığını kimse bilmiyordu.

لم يعرف أحد ما إذا كان الهبوط على سطح القمر ممكنًا ، ناهيك عن تسع سنوات فقط.

Çocuk suyun soğuk olup olmadığını görmek için ayak parmaklarını okyanusa daldırdı.

الطفل غمس اصابع قدميه في المحيط ليرى اذا كان الماء بارداً.

Napolyon bile onun çok şiddetli olup olmadığını merak etti, Soult cevap verdi, “

حتى نابليون تساءل عما إذا كان شديد القسوة ، فرد عليه سولت ، "أولئك الذين

Maduro'nun bu oylamasında, Venezüellalılar meclisin var olup olmaması hakkında bir söz sahibi değildi

بانتخابات مادورور الأخيرة لم يكن للفنزوليين رأي بشأن وجود المجلس

- Fadıl, Leyla'nın hayatta olup olmadığını bilmiyordu.
- Fadil , Layla hayatta mı deil mi bilmiyordu

لم يعلم فاضل إن كانت ليلي حيّة أم ميّتة.

Pekâlâ, kanyondan inip aşağıda parlayan metalin enkaz olup olmadığını anlamanın en iyi yolu nedir?

‫حسناً، ما هي أفضل طريقة لنا ‬ ‫للنزول إلى الوادي‬ ‫لنرى إن كان هذا المعدن اللامع ‬ ‫هو حطام الطائرة؟‬

- Leyla İslam'a geçti ve Müslüman başörtüsü takmaya başladı.
- Leyla Müslüman olup başörtüsü takmaya başladı.

اعتنقت ليلى الإسلام و بدأت ترتدي الخمار.

Her gün iyi olup olmadığını kontrol ediyordum. "Bu, son gün mü? Onu göremeyecek miyim?" diyordum.

‫كنت أتفقّد حالها يوميًا لأطمئن عليها،‬ ‫متسائلًا: "أهذا هو اليوم الأخير؟‬ ‫هل سأراها ثانيةً؟"‬

Libya'da Muammer Kaddafi rejiminin 2000 ve 11 yıllarındaki düşüşünden bu yana olup bitenleri bir anlığına

دعونا نتوقف للحظة ما الذي يحدث في ليبيا منذ سقوط نظام معمر