Translation of "öğretmen" in Arabic

0.012 sec.

Examples of using "öğretmen" in a sentence and their arabic translations:

- Öğretmen değilim.
- Ben bir öğretmen değilim.
- Ben öğretmen değilim.

أنا لست مدرساً.

Öğretmen haklı.

الأستاذ على حق.

Öğretmen gitmişti.

كان المدرّس قد ذهب.

Yahu koskoca öğretmen

ياهو معلم كبير

Öğretmen olmak istiyorum.

أريد أن أصبح معلما.

Ben öğretmen değilim.

لست معلماً.

Yeni öğretmen sınıfta.

المدرس الجديد في الفصل.

Bu öğretmen muhteşem.

هذا المدرّس مذهل.

öğretmen filminde ise maaşı yetmeyen bir öğretmen var

في فيلم المعلم ، يوجد معلم ليس لديه راتب كافٍ

O'nun cumhuriyetindeki öğretmen olarak.

كمعلم في جمهوريته.

Yönetici öğretmen olduğu içinde

كمعلم

Öğretmen onun planını onayladı.

وافق المدرس على خطته.

Oğlum bir öğretmen olacak.

سيصبح ابني معلماً.

O bir öğretmen mi?

هل هو معلم؟

Rüyam bir öğretmen olmaktır.

حلمي أن أصبح معلّماً.

Ben bir öğretmen değilim.

أنا لست مدرساً.

Onların hepsi iyi öğretmen.

كلهم مدرّسون جيدون.

Sami iyi bir öğretmen.

سامي مدرّس جيّد.

Benim annem öğretmen, hiç düşünmedi,

والدتي معلمة، لم تفكر،

Öğretmen okul müdürü ile birlikte.

المدرس عند المدير.

Öğretmen bizi iki gruba ayırdı.

قسمتنا مدرستنا إلى مجموعتين.

O bir öğretmen olmak istedi.

أرادت أن تكون معلمةً.

O öğretmen tarafından şiddetle azarlandım.

- وبخني ذلك المعلم كثيرًا.
- وبختني تلك المعلمة كثيرًا.

Öğretmen onlara nehirde yüzmemelerini söyledi.

قالت لهم المدرسة ألا يسبحوا في النهر.

- Öğretmen misin yoksa öğrenci misin?
- Sen bir öğrenci misin yoksa bir öğretmen misin?

أمدرّس أنت أم طالب؟

İşte bu yüzden, öğretmen olarak öğrencilerimin

لهذا أعرض الأمر بدوري كمعلمة

Artık boyacı öğretmen olarak anılmaya başladım.

أما الآن أُذكر كمدرس نقّاش.

Bazı filmlerinde öğretmen oldu çıktı karşımıza

كان مدرسًا في بعض أفلامه.

Sınır bölgesinde öğretmenlik yapan bir öğretmen

مدرس يقوم بالتدريس في المنطقة الحدودية

Bu görüntüleri öğretmen kayıt altına alabiliyor

يمكن للمدرس تسجيل هذه الصور

Daha sonrasında öğretmen bu görüntüleri satabilir

يمكن للمعلم بعد ذلك بيع هذه الصور

Öğretmen tüm öğrencileri değerlendirmek zorunda kaldı.

كان على المدرس أن يقيم جميع الطلب.

Belki o iyi bir öğretmen olacak.

لربما أصبح معلماً ماهراً.

Zil çalar çalmaz öğretmen sınıfa girdi.

ما أن رن الجرس حتى دخلت المعلمة إلى الصف.

Onlardan bazıları öğretmen ve bazıları mühendis.

بعضهم مدرّسون ، وبعضهم مهندسون.

- Sami büyük bir öğretmen olarak kabul edildi.
- Sami harika bir öğretmen olarak kabul ediliyordu.

كان سامي يُعتبر مدرّسا رائعا.

Sonra ana haberde fedakâr öğretmen diyorlar bana.

ثم يقولون عني في الأخبار المعلم المضحي.

Öğrenci, ebeveyn ve öğretmen birçok sorunla uğraşıyor.

يتعامل الطلبة وأولياء الأمور والمدرسين مع الكثير.

Bir işçi veya meslektaş, öğretmen veya öğrencisiniz.

عاملًا أو زميلًا أو طالبًا أو أستاذًا

Programı öğretmen açtı. Sanki dersteymiş gibi artık

تم فتح البرنامج من قبل المعلم. كما لو كان في الصف الآن

Onay verirlerse kamerısını ve mikrofonunu öğretmen açabiliyor

يمكن للمعلم فتح الكاميرا والميكروفون إذا وافق

İyi bir öğretmen öğrencilerine karşı sabırlı olmalıdır.

المعلم الجيد يجب ان يكون صبورا مع طلابه.

Bir öğretmen hata yapan bir öğrenciye gülmemeli.

لا يجب على مدرّس أن يضحك على تلميذ ارتكب خطأ.

Öğretmen bize bir sürü ev ödevi verdi.

أعطت لنا المدرسة الكثير من الواجبات.

Ben burada söyleyeyim onu size, bir öğretmen olarak.

سأقولها أنا لكم، كمعلم.

Ama bir öğretmen olarak buradan meydan okumak istiyorum.

ولكن كمعلم أريد أن أعلن التحدي من هنا.

Kutsal meslek yapan öğretmen ek iş yapmak zorunda

المعلم المقدس يجب أن يقوم بعمل إضافي

Aynı zamanda öğretmen ekranındaki bir şeyi öğrencilerle paylaşabiliyor

يمكن أيضًا مشاركة شيء ما على شاشة المعلم مع الطلاب

Birkaç yıldır öğretmen maaşlarının bir bölümünü ben karşılıyorum.

أتكفل بدفع بعض رواتب المعلمين منذ بضع سنوات.

Sen bir öğrenci misin yoksa bir öğretmen misin?

أمدرّس أنت أم طالب؟

Öğretmen işini kaybetti çünkü hata yapan öğrencileri acımasızca azarladı.

المعلم فقد وظيفته لأنه كان يوبخ الطلاب مرتكبي الأخطاء بقسوة.

Bir öğretmen olarak görüyorsunuz, ben toplum inşası adına görevimi biliyorum.

ودوري بصفتي معلمة هو بناء المجتمع.

Bundan üç hafta kadar önce, sadece bir öğretmen olarak anılırken,

قبل ثلاثة أسابيع كنت أُذكر كمدرس،

Diyor ki ben öğretmen olacağım. Ben eğitimle ilgili çalışmalar yapacağım.

يقول سأكون معلماً. سأقوم بدراسات متعلقة بالتعليم.

Onun vizyonu ile onu anlamaya çalışan bir öğretmen olarak söylüyorum.

أقوله كمعلم حاول فهم رؤيته.

Ve öğretmen canı çıkıyor bu insanlara bir şey öğretebilmek için

والمعلم يؤلم أن يعلم هؤلاء الناس شيئا

Ben bir doktor ya da hemşire ya da öğretmen olmak istiyorum.

أريد أن أصبح طبيبة أو ممرضة أو مدرسة.

Her birimiz için, ebeveyn olarak, öğretmen olarak, yönetici olarak ve bugün burada

انه يطبق علينا جميعا, كأهل, كمدرسين, كمدراء,

Herkes karşısında görüntüde olduğu içinde öğretmen aynı zamanda öğrencilerini de kontrol edebiliyor

يمكن للمعلم أيضًا التحكم في طلابه كما هو في الصورة أمام الجميع