Translation of "Hem" in Arabic

0.013 sec.

Examples of using "Hem" in a sentence and their arabic translations:

Hem oşinografik, hem de atmosferik

محمّلين بمجموعة من أجهزة الاستشعار العلمية

Hem suda hem de karada.

‫في الماء وعلى اليابسة.‬

hem kendiniz

لفائدة نفسك

Hem doğal hem de leziz olacak.

سيكون لذيذًا وطبيعيًا.

hem beyin hem de vücudunuz üzerinde.

لجسمِك ودماغِك على السّواء.

hem değer, hem de hacim açısından --

سواءً من حيث القيمة أو الحجم...

hem bireysel hem de toplu olarak,

على الصعيدين الفردي والجماعي،

Hem köpekleri hem de kedileri severim.

أحب القطط والكلاب.

Hem kedileri hem de köpekleri severim.

أنا أُحب كُلاً من القطط والكلاب.

Hem Tom hem de Mary kirliydi.

كان كل من توم وماري متّسِخيْنِ.

Hem Tom hem de Mary toplantıdaydı.

كل من توم وماري كانا في الاجتماع.

hem bireysel olarak hem de toplum olarak,

سواءً كأفراد أو مجتمع،

Güreş hem bana hem de babama aitti.

كانت المصارعة تنتمي لي ولوالدي، أتفهمون؟

Hem Tom hem de Mary bugün yoktu.

كان كلا من توم وماري غائبان اليوم.

Hem Tom hem de ben çok meşgulüz.

أنا وتوم كلانا مشغولان

- O, hem İngilizce hem de Fransızca öğretebilir.
- O hem İngilizce hem de Fransızca öğretme yeteneğine sahiptir.

هو قادر على تدريس كلاً من الإنجليزية والفرنسية.

hem seyirci deneyimsizdi.

وكان الجمهور أيضاً عديم الخبرة.

hem yarışmacılar deneyimsizdi.

والمتنافسون أيضاً عديمو الخبرة.

hem depolarda bulunabilirler.

‫في السقائف القديمة.‬

Bunu hem kendimize

ونحن نسلك ذلك المسلك مع أنفسنا،

Hem de hiç.

أعني، تمامًا.

hem de Türklere

تقدم نحو إمارة كارفونا البلغارية

Hem bir yıllık hem de beş yıllık takiplerde,

وتبين من المتابعة المنجزة خلال فترتي السنة والخمس سنوات،

Dahası, beni hem iyi hem kötü günümde destekleyen

وإضافة إلى ذلك، أنا سعيد بأصدقائي المذهلين

Bu hem ateş hem de ısı kaynağı olacak

‫ستكون هذه هي مصدر النيران والحرارة‬

Dolayısıyla, hem erkek hem de kadın risk sermayedarlarının

ونظرا لحقيقة أن كلا المستثمرين النساء والرجال

Ki hem yerleştirmesi zor, hem de koruması pahalı.

والذي من الخطر تطبيقه ومن المكلف الإبقاء عليه.

Bu mahalleyi hem kimlik hem de nüfus anlamında

فالواقع قد ساعدوا في تحفيز دفعة التحسين

hem zihnimize hem de toplumumuza öylesine işlemiş ki

هو أمر متأصل في عقولنا ومجتمعنا إلى درجة

Ve zamanla, hem ekranda hem de ekran haricinde

ومع مرور الزمن، لاحظتُ الموازنة

O hem Japonya'da hem de Amerika'da iyi tanınmaktadır.

إنها مشهورة في اليابان وأمريكا أيضًا.

Kız kardeşin hem İngilizce hem de Fransızca'ya hakimdir.

أُختي لَديها سَيطَرَةٌ جَيدةٌ عَلى كُلِّ مِنَ الإنجليزيةِ و الفَرنسية

Herkesin hem güçlü hem de zayıf noktaları vardır.

كل شخص لديه كلاً من نقاط الضعف والقوة.

Hem Tom hem de Mary o zaman meşguldü.

كل من توم وماري كانا مشغوليْن في ذلك الوقت.

Hem Tom hem de Mary dün gece evdeydiler.

كل من توم وماري كانا ليلة الأمس في المنزل.

''Hem opera hem makine mühendisliği okumak tuhaf olmaz mı?

أليس من الغريب أن أدرس الغناء الأوبرالي والهندسة الميكانيكية؟

Bu onları serin tutacaktır. Hem gölgedeler hem de çamurda.

‫ستحافظ هذه عليها لطيفة وباردة،‬ ‫في الظل، مدفونة في الوحل.‬

Öyle güçlü ki, hem görüşü hem de sezgiyi birleştiriyor

إنه أداة قوية تشرك كلاً من البصر والبصيرة.

Sahadaki hem en iyi hem de en kötü görevdir.

وهو أفضل وأسوأ موقع في الملعب.

Adel hem bir meteoroloji uzmanı hem de uydu mühendisi

أديل عالمة أرصاد جوية ومهندسة أقمار صناعية،

Aile olarak hem ekonomik hem de manevi yönden hırpalanıyorduk.

شعرت عائلتنا بالنكبة المالية والعاطفية.

Şu anda hem Tom hem de Bill tenis oynuyorlar.

توم و بيل يلعبان التنس كلاهما الآن.

Her hafta başında, ben hem yorgunum hem de mutluyum.

في بداية كل نهاية أسبوع، أحس بالتعب و بالفرحة في آن واحد.

hem de başkalarına yapıyoruz.

ونسلكه مع الآخرين.

Bu çalgıyla hem bir varis hem de bir ata oluyorum.

هذه الآلة تجعلني من الخَلَف والسَلَف في آنٍ واحد.

Bu şirket hem turistlerden hem de iş adamlarından müşteri çekiyor.

هذه المؤسسة تجذب عملاء من كلا السياح و رجال الاعمال .

Bugün bu konuda hem Tom hem de Mary benimle konuştu.

توم و ماري كلاهما تكلما معي بشأن هذا.

Deneğimin üzerine hem içeride, hem dışarıda 1.8 metreden sprey sıktım.

واستخدمتها على شخص تجريبي في الداخل والخارج، من على بعد ٣ أقدام.

Ama bugün, Venezüella hem siyasi hem de ekonomik açıdan rezalet.

المؤسسات الديمقراطية والاقتصاد في فنزويلا اليوم في حالة فوضى

Sami hem uyuşturucu hem de alkol konusunda bir sorun yaşıyordu.

كان لدى سامي مشكل مع المخدّرات و الكحول.

Hem Hindistan'ın hem de Bangladeş'in milli marşları Rabindranath Tagore tarafından yazılmıştır.

كتب النشيد الوطني لكلا الهند و بنغلاديش بواسطة رابندراناث طاغور.

Hem Fadıl hem de Leyla, kendi kariyer merdivenlerini tırmanmaya devam ettiler.

واصلا فاضل و ليلى تسلّق السّلّم الوظيفي.

hem de sağlıklı olduğunuz zaman

ولكن أيضًا وببساطة فعندما تكون بصحةٍ جيدة،

hem diğer insanların faydalanması için.

والآخرين.

İlk Popstar'da hem jüri deneyimsizdi,

كانت لجنة تحكيم المسابقة الأولى عديمة الخبرة،

Ideal bir yer. Hem evlerde,

‫للبحث عن الزواحف، سواء في المباني،‬

hem de beni tanımadıkları hâlde.

في حين أنهم لا يعرفونني حتى.

Hem de 50 taneden fazlasını.

‫أكثر من 50 منها.‬

Evet, hem de her biri.

‫نعم، كل واحدة منها.‬

hem de daha az söylemektense

والنتيجة الوحيدة الموجودة

- Öyle mi?
- Hem de nasıl?

فعلاً!

Hem Tom'un hem de Mary'nin neşeli bir ruh hali içinde olduğu görünüyor.

يظهر أن كلًّا من توم وماري في مزاج سعيد.

hem üniversitelerde hocalarımız tarafından bizlere aktarılan

وأساتذة الجامعة خلال 15 سنة

hem de en önemlisi dışlananlar için

سواء للأشخاص الذين كانوا يعيشون في جماعات

Şirket olarak hem yatırımcılara kâr sağlayarak

كشركة، لدينا دائمًا خط احتياطي مزدوج،

hem de savaş ve hapsolma bağlamında.

في غمار حرب أو غياهب سجنٍ.

hem de yaşadığı onca şeye rağmen.

لتتعامل مع كل شيء من خلال ذلك.

Bu da hem harekete geçmemiz için

وهذه الحقائق تقتضي دعوة من أجل العمل

Hem gezmiş olurum diyenler var ya

هناك من يقول أنني سوف أسافر

- Tom ve ben ikimiz de biraz meşgulüz.
- Hem Tom hem de ben biraz meşgulüz.

توم وأنا مشغولان قليلاً.

Amacımız hem insanları bu program hakkında eğitmek

وهدفنا هو تثقيف الناس حول تلك البرامج،

hem de öğrenci çıktılarını geliştirmeye dikkat ederek

حيث نسعى لتحقيق عائد للمستثمرين

hem de bir tai chi efendisi kontrolüyle.

بقوة تحكم هائلة مثل السيد تاي تشي.

hem de umuda dair neden teşkil ediyor.

وباعثا على التمسك بالأمل.

hem de uzun vadeli testler yapmamız gerek.

لنتأكد من عدم تسببها بمرض سرطان الجلد على المدى البعيد.

hem yer değiştirse ne fark eder ki?

ما الفرق يهم إذا تغير مكانه؟

Ve hiçbir şey bulamadım. Hem de hiç.

‫ولا أتوصل إلى شيء إطلاقًا.‬

Bu sanırım 15 sene boyunca bizim hem öğretmenlerimiz,

أعتقد أن هذا ما نقله لنا مدرسونا

hem de bilişsellik için bir araya getirmeye başladım.

ليس فقط فيما يتعلق بالصحة العقلية ولكن ما يخص الإدراك كذلك.

Hem de böyle bir günde güneş de olmaz.

‫ومن الواضح أنه في يوم مثل هذا،‬ ‫الشمس لا تشرق.‬

Bu da zor, hem de çok zor olabiliyor.

ويمكنُ أن يكون ذلك صعبًا حقًا.

hem de gün ortasında dört saat boyunca uyumam gerekirken?

حين أحتاج إلى النوم أربع ساعات وسط اليوم؟

hem de arkadaşım Melissa gibi birçok insan şanslı değilken.

بينما الكثيرون مثل صديقتي ميلسيا غير محظوظين.

Bu jenerasyonlara kimlerin dahil olduğu konusunda hem fikir değiliz.

لن نتفق حول من ينتمي إليها.

Hayatımın bu noktasında paraya ihtiyacım yok. Hem de hiç.

في هذه المرحلة، لست بحاجة إلى النقود. على الإطلاق.

I Mircea, hem Karadeniz'e büyük bir giriş elde etmek

في الشرق، فويفود ميرسيا من الأفلاق

Madem ben büyüdüm,hem arama motor'uyum hemde tarayıcım var

منذ نشأتي ، أنا محرك بحث ومتصفح

Ben Trump'ı birazcık Richie Rich'e benzetiyorum. Hem o da sarışın bu da sarışın

أحب ترامب قليلاً مثل ريتشي ريتش. وهي شقراء وهي شقراء