Translation of "Muhtemelen" in Arabic

0.010 sec.

Examples of using "Muhtemelen" in a sentence and their arabic translations:

Muhtemelen

المحتمل

muhtemelen kalıcı.

بشكل دائم على الأغلب.

Muhtemelen şoke olduğumu,

قد تعتقدون بأنني صدمت،

şöyle derdim muhtemelen

قد أقول من جهلي:

Bu muhtemelen akıllıca.

‫ربما يكون هذا اختياراً ذكياً‬

Muhtemelen. Başarı sarhoşu.

على الأرجح. كان ليجذبني النجاح أكثر.

muhtemelen hepsi vardı

ربما لديهم كل شيء

O, muhtemelen başaramadı.

لم يكن هناك احتمال لنجاحه.

Muhtemelen o gelmeyecek.

من الممكن أن لا تأتي.

Alice muhtemelen gelebilir.

من الممكن أن أليس ستأتي.

Sami muhtemelen ölüyordu.

من المحتمل أنّ سامي كان يموت.

Dediğim gibi, muhtemelen cevabı

مثل ما قلت، من المفترض أنه أسهل سؤال

Muhtemelen eski madenci aletleri.

‫ربما تكون من إمدادات عمال المنجم القدامى.‬

Muhtemelen fazla oksijen olmadığından.

‫ربما يكون إشارة‬ ‫إلى عدم توفر الأكسجين.‬

Muhtemelen akıllıca bir seçim.

‫هذا على الأرجح خيار ذكي.‬

Herkes muhtemelen sosyal demokrasinin

لقال العالم على الأرجح إنّ الديمقراطية الاشتراكية

Aramızda kalsın ama muhtemelen

البقاء بيننا ولكن ربما

Muhtemelen yalnız olmak istersin.

أنتَ ربما ترغب في أن تكون وحيداً.

Muhtemelen ona izin veremem.

لا يمكنني السماح بذلك.

O, muhtemelen yakında gelecektir.

من المحتمل أن يصل قريبا.

Yarın muhtemelen kar yağacak.

غالباً سيهطل الثلج غداً.

Fakat muhtemelen çok endişelenmemeliler.

لكن ربما لا ينبغي أن يكونوا قلقين للغاية.

Tom muhtemelen seni sevmiyor.

يحتمل أن توم لا يحبك.

Muhtemelen Tom'un raporunu okumayacağım.

لن أطّلع على تقرير توم على الأرجح.

O muhtemelen doğru değildi.

- كان على الأرجح غير صحيح.
- كانت على الأرجح غير صحيحة.

Muhtemelen bir ülserim var.

من المحتمل أن تكون عندي قرحة.

Leyla muhtemelen yine kaçtı.

- من المحتمل أن تكون ليلى قد فرّت من المنزل مرّة أخرى.
- من المحتمل أنّ ليلى قد فرّت عن أسرتها مرّة أخرى.

Onu muhtemelen Sami yaptı.

من المحتمل أنّ سامي نجح في الأمر.

Muhtemelen bu endişelenmenize neden olacak

من الطبيعي أن يجعلك هذا تشعر ببعض من القلق،

Kendinizi farklılaştırmazsınız ve muhtemelen sıkışmışsınız.

أنت لا تميز نفسك، وربما تصبح عالقًا معهم.

Muhtemelen bu işe hiç başlamazdık.

ربما لم نكن لنبدأ.

Muhtemelen şimdiye kadar kokumu almıştır!

‫ربما تكون رائحتي قد وصلت له بالفعل!‬

muhtemelen şarap içip peynir yiyorlar

ربّما كانوا يتناولون الجبنَ والنبيذ

muhtemelen de en önemli kısmı:

وتعد ربما أهم جانب من كل هذا...

Stresli çalışma anlarında muhtemelen oradaydı.

وعلى الأرجح فقد كان نفس الشيء خلال الدراسة تحت الضغط أيضًا.

Bu muhtemelen  altın aranan dönemlerden.

‫ربما ينتمي هذا في الواقع‬ ‫لعصر التنقيب عن الذهب.‬

Hayatımın en güzel günleriydi muhtemelen

ربما كانت أفضل أيام حياتي

Onların kararını etkileyen muhtemelen oydu.

كان ذلك على الأرجح ما أثّرَ على قرارِهِم.

Evet, o muhtemelen eve gelecek.

نعم، على الأرجح أنها سوف تأتي إلى المنزل.

Muhtemelen sadece özür dilemeni bekliyordur.

أغلب الظن أنها تنتظر منك أن تعتذر إليها.

muhtemelen sonunda IKEA adlı şirket olurdunuz.

فربما تنتهي بشركة تدعى إيكيا.

NB: Muhtemelen, ilk bölüm, mümkün olmaz.

نيك بوستروم: محتمل أن هناك الجزء الأول وهو غير فعال.

Insan hayatında muhtemelen başka hiçbir nesne

وربما لا يوجد أي شيء آخر في حياة الإنسان،

Muhtemelen bir inek. Çok kötü kokuyor.

‫ربما تكون بقرة.‬ ‫رائحتها عفنة.‬

Bu muhtemelen kötü bir fikir değil.

‫ربما لا تكون فكرة سيئة.‬

Yosun burada, yani kuzey muhtemelen şurası.

‫الطحالب هنا،‬ ‫فالشمال على الأرجح هو من هنا.‬

Muhtemelen bu mağarayı sığınak olarak kullanıyorlar.

‫من الواضح أنها تستخدم هذا الكهف كملاذ لها.‬

O zaman muhtemelen jeoloji çalışmaya başlamalıyım.

ومن ثمّ، ينبغي أن أبدأ دراسة الجيولوجيا.

muhtemelen başka kimse onun peşine düşmez.

فهناك احتمالات كبيرة أن لا أحد سيقوم بذلك.

Muhtemelen Davout'un patronu Desaix ve kayınbiraderi

من المحتمل جدًا أن وفاة راعي دافوت ، Desaix ، وصهر

Bu cümleyi şuan muhtemelen hatırlamayan yoktur.

لا يوجد أحد ربما لا يتذكر هذه الجملة الآن.

Ben muhtemelen işi yarına kadar bitiremem.

ليس بمقدوري إنهاء العمل قبل حلول الغد.

Bu muhtemelen doğru adres olabilir mi?

هل يمكن أن يكون هذا العنوان الصحيح؟

Amerikalıysanız, muhtemelen bu haritayı okulda görmüşsünüzdür.

اذا كنت امريكي،قد تكون قمت بدراستها

Tom ekonominin muhtemelen iyileşeceğini düşündüğünü söyledi.

قال توم بأنه اعتقد أن الاقتصاد كان من المحتمل أن يتحسن

Sanırım Tom muhtemelen bu filmden hoşlanacak.

اعتقد من المحتمل بان توم يفضل هذا الفلم.

Sami muhtemelen Leyla'ya tecavüz etmeye çalıştı.

لا بدّ أنّ سامي حاول أن يغتصب ليلى.

Ama buna geçmeden önce, muhtemelen senin de

ولكن قبل أن أفعل ذلك، دعونا نركز على استراتيجية واحدة

Muhtemelen 'Pizza alalım,' 'Restorana gidelim,' 'Evde pişirelim'

ربما ستقولون، "دعنا نشتري البيتزا"،

Ve BK'deki Y Kuşağı erkeklerin muhtemelen yarısını.

وقد أكون وصفت نصف رجال ذلك العقد في بريطانيا.

Ancak haftanın muhtemelen hatırlamaya en değer anı

ولكن اللحظة التي لن أنساها في ذاك الأسبوع

Bu odadaki insanları kesinlikle, muhtemelen şaşırtmaz ki

‫لذلك لن يكون غريبًا على الإطلاق، ‬ ‫على الأرجح، للناس في هذه القاعة‬

İşte bu noktada muhtemelen çıldırmış olduğumu düşünüyorsunuz.

بالوصول عند هذه النقطة ربما تظنون أنني مجنون.

Birçok kullanıcı şuan bu özelliği muhtemelen bilmiyordur.

ربما لا يعرف العديد من المستخدمين هذه الميزة في الوقت الحالي.

Ve muhtemelen tamamen farklı şeylere ilgi duyuyordunuz.

وكنت مهتماً بأشياء مختلفة تماماً.

Leyla eve muhtemelen gece yarısından önce geldi.

من المحتمل أن تكون ليلى قد وصلت إلى المنزل قبل منتصف اللّيل.

Düşündüğümüz şey olmadan önce muhtemelen olacağını ön görürüz.

نحن دائما ما نتوقع ما الذي يمكن أن يحدث قبل حدوثه .

muhtemelen sonunda Dell Bilgisayar adında bir şirket olurdunuz.

ربما تنتهي بشركة تدعى ديل.

Bilgisayar bilimcileri muhtemelen aklınıza gelen ilk kişiler olmaz.

ربما لا يكون علماء الحاسوب هم أول من يخطر على بالكم أن تتحدثوا إليهم.

muhtemelen mini mini arabalar ve büyük hükümetler yerine

فربما أفضل السيارات الكبيرة المناسبة والحكومة الصغيرة

O zaman muhtemelen o bilime daha az güvenirim.

فبالغالب ستقل ثقتي في ذلك العلم.

Herhalde bu muhtemelen havaalanından veya karayoluyla olmuş olabilir

ربما حدث هذا من المطار أو عن طريق البر

Muhtemelen şu anda hayatında olmasını istediğin bir şey vardır

هنالك شي ربما تريده في حياتك الآن،

Muhtemelen hâlâ öyle, ama benim kurtarıcı bir çizimim vardı,

على الأرجح بنفس الأسلوب، إلّا أنّه كان لدي توجه للخربشة.

Ve sanırım Richard'a olanlar konusunda muhtemelen gerçeği inkâr ettiler.

وأعتقد أنهم ربما كانوا في حالة إنكار لما كان يحدث مع ريشارد.

Burası dik bir uçurum, dümdüz. Muhtemelen 45 metreden fazladır.

‫هذا جرف شديد الانحدار، من هنا مباشرة.‬ ‫يزيد ارتفاعه ربما عن 45 متراً.‬

Muhtemelen yılanlar ve diğer şeyler için iyi bir yerdir.

‫ربما يكون مكاناً جيداً ‬ ‫لتواجد الثعابين وكل ما تبتغيه.‬

Muhtemelen suya gidiyorlardır ama bu izlerin yönü bu taraf.

‫ربما تقودنا إلى المياه، ‬ ‫ولكن هذه الآثار تذهب في ذلك الاتجاه.‬

Muhtemelen dünyadaki en iyi izcilerden olan bu adamlarla tanıştım.

‫ثم قابلت هؤلاء الرجال‬ ‫الذين كانوا على الأرجح‬ ‫من أفضل مقتفي الآثار في العالم.‬

Bu muhtemelen akıllıca. Gözümü ayırmak istemiyorum. Sarmal hâline geldiğini görebilirsiniz.

‫ربما يكون هذا اختياراً ذكياً‬ ‫لا أريد أن أشيح ببصري عن هذه الأفعى.‬ ‫يمكنك أن ترى أنها تتلوى‬

Muhtemelen çölde bunu yapmak akıllıcadır. Birinci öncelik: Suyunuzu ihmal etmeyin.

‫قرار حكيم في الصحراء. ‬ ‫الأولوية الأولى هي الحفاظ على ترطيب جسمك.‬

Bu muhtemelen iyi olur, yukarıda hava hava çok ısınmaya başlamıştı.

‫ربما يكون هذا جيداً، الحرارة تتزايد‬ ‫هنا الآن.‬

Ve burada eğer bir kedi tüyü varsa bu muhtemelen jaguar demektir.

‫وهنا، ما ينتمي لفصيلة القطط‬ ‫سيكون على الأرجح من الفهود.‬

Ağaçta kamp kurmamı istiyorsunuz demek? Bu muhtemelen kötü bir fikir değil.

‫إذن أتريدني أن أخيّم في الشجرة؟‬ ‫ربما لا تكون فكرة سيئة.‬

Ama ilaçlara zarar veren o değil. Bu muhtemelen bir maymunun işi.

‫ولكنها لم تعبث بهذه الأدوية.‬ ‫على الأرجح أن قرداً فعل ذلك.‬

O kurt kokumu kilometrelerce öteden alabilir. Muhtemelen şimdiye kadar kokumu almıştır!

‫يمكن لهذا الذئب ‬ ‫أن يشم رائحتي من مسافة أميال.‬ ‫ربما تكون رائحتي قد وصلت له بالفعل!‬

Bir giriş daha varmış gibi görünüyor. Yılan içeriye muhtemelen böyle girdi.

‫يبدو أن هناك مدخل آخر.‬ ‫ربما دخلت الأفعى منه.‬

Ve buna sahip olan bir kadının da muhtemelen çift cinsiyetli olduğunu.

وأن أي امرأة تملك هذه المنطقة فقد تكون خنثى.

muhtemelen insanların ona kötü davranmasına, ateş etmelerine şaşırdı, o yüzden hemen kaçmadı.

‫لذا لعله كان مندهشاً‬ ‫من معاملة الناس له بشكل سيئ‬ ‫وإطلاق النار عليه وأشياء من هذا،‬ ‫لذا فإنه لم يهرب فوراً.‬