Translation of "Beyaz" in Arabic

0.006 sec.

Examples of using "Beyaz" in a sentence and their arabic translations:

Köpek beyaz.

إن الكلب أبيض.

Eğer beyaz tenliyseniz

إذا كنت أبيضًا،

beyaz insanların dörtte üçünün beyaz olmayan arkadaşları yok.

ثلاثة أرباع الناس البيض ليسوا عندهم أصدقاء غير البيض.

Siyah beyaz televizyonumuz vardı

كان لدينا تلفاز بشاشة بيضاء وسوداء

beyaz kimlik politikalarını benimseyeceği

سيتبنون أو على الأقل سيقبلون

Onların beyaz, Evanjelist Hristiyan,

والدخول في لقاء مع عائلة بيضاء، وإنجيلية

Büyük beyaz köpek balıkları.

‫القروش البيضاء الكبيرة.‬

Bari beyaz giymeseydin abicim

إلا إذا كنت ترتدي الأبيض يا أخي

Sadece donuk bir beyaz.

‫إنها مكفهرّة ويعتليها اللون الأبيض.‬

Bu mum beyaz değil.

ليست هذه شمعة بيضاء.

Beyaz kedi ağacın altında.

القط الأبيض تحت الشجرة.

Beyaz bir kedimiz var.

لدينا قط أبيض.

- Kağıt beyazdır.
- Kağıt beyaz.

الورق أبيض.

Büyük beyaz daha ne istesin?

‫هذا كل ما تحتاج إليه‬ ‫القروش البيضاء الكبيرة.‬

Biri kırmızı ve diğeri beyaz.

واحدة حمراء والأخرى بيضاء.

O beyaz bir elbise giydi.

كانت ترتدي فستاناً أبيضاً.

Beyaz lahana ailesi sülfür açısından zengindir.

عائلة الملفوف غنية بالكبريت،

Beyaz lahana, brokoli, karnıbahar, brüksel lahanası,

وهي تتضمن الملفوف والبروكلي والقرنبيط وبراعم البروكسل،

beyaz erkek CEO'lar olduğunu söylemiş miydim?

كانوا رؤساء تنفيذيين ذكورًا بيضًا؟

Zengin, beyaz bir erkek olarak rahattım.

كنت مرتاحة كوني ذكرًا أبيضًا غنيًا.

Ayrımcı Güney Afrika'nın beyaz banliyölerinde büyüdüm,

تربيت في الأحياء البيضاء أثناء الفصل العنصري في جنوب أفريقيا،

Siyah ve beyaz erkeklerin şeytanlaştırılma hikayeleri

المصدر التاريخي للشيطنة من الذكور السود و الذكور البيض

Fransız bayrağı mavi, beyaz ve kırmızı.

العلم الفرنسي ازرق و ابيض و احمر.

Bir bardak beyaz şarap alabilir miyim?

هل أستطيع الحصول على كأس من النبيذ الأبيض؟

Kırmızı bluz ve beyaz etek giyiyordu.

كانت تلبس بلوزة حمراء وتنورة بيضاء

"Haydi benim beyaz insanlarım! Neredesiniz? Neler oluyor?

"شعبي الأبيض، بربكم! أين هم؟ ما الذي يحدث؟

Nüfusun büyük çoğunluğu olan renkli, beyaz kadınlar

التي يغلب عليها السكان أصحاب البشرة الملوّنة،

İyi eğitim almış, beyaz ırktan bir erkeğin

من المستحيل لذكر أبيض متعلم جيدًا أن يفهم

Kırmızı takımı, beyaz sakalıyla meşhur Noel Baba -

سانتا كلوز: بدلة حمراء ولحية بيضاء مشذبة

Bence bu konu siyah ya da beyaz.

ذلك بالنسبة لي مثل الأبيض والأسود.

Mücadeleyi beyaz olmayan insanların kazanmasını yürekten istiyordum.

وكنت أُشجع بصدق ذوي البشرة الملونة للفوز بالنضال.

Cildinizin beyaz parçalar ile lekelenmiş gibi görünmesi

ويبدو كما لو أن بشرتك تصاب ببقع بيضاء،

Parlak ve beyaz bir yoğun bakıma yetiştim.

موصولاً بالأجهزة التي تراقب إمكانيّة بقائه على قيد الحياة.

Dünya geneli 8 bin kişi beyaz listemde.

لدي 8,000 اسم في قائمة السماح من جميع أنحاء العالم.

Bu beyaz avcı örümcek kendine eş arıyor.

‫هذا العنكب الأبيض الصياد يبحث عن شريك.‬

Biri siyah, diğeri beyaz iki kedi besler.

- لديه قطان: أحدهما أسود والآخر أبيض.
- لديه قطتان: إحداهما سوداء والأخرى بيضاء.
- إنه يربي قطان، أحدهما أسود والآخر أبيض.

Beyaz elbise giymiş kız, benim kız kardeşimdir.

الفتاة التي ترتدي فستانا أبيضا هي أختي.

Bir beyaz bir kız ve bir Arap kız.

هذه فتاة بيضاء وفتاة عربية.

Onun karşısına da beyaz Türklerin kahramanı Barış'ı koyalım,

دعونا نضعه كحمامة السلام البيضاء للأتراك

Dikkat ederseniz "Biz beyaz insanların sorunu ne?" dedim.

لاحظوا أنني قلت: "ما خطبنا نحن ذوي البشرة البيضاء؟"

çünkü şu anda, diğer beyaz insanlar hakkında konuşmuyorum

لأنني الآن أتحدث عن أولئك البيض،

Pekâlâ, bu büyütkendoku ve burası da beyaz katman.

‫حسناً، ترى النسيج الخلوي‬ ‫وهو هذه الطبقة البيضاء.‬

Bahar gelince pembe ve beyaz renkte çiçekler açıyor

وبقدوم الربيع، تتفتح بالأزهار الوردية والبيضاء

Duyduğum kadarıyla, beyaz gözleri ve kızıl saçları vardı.

سمعت أن عيونهم كانت بيضاء‏، وشعرهم كان أحمرَ‏.

Bizim iki kedimiz var, biri beyaz, diğeri siyahtır.

عندنا قطتان ، إحداهما بيضاء و الأخرى سوداء.

İki köpeğim var. Biri beyaz; diğeri ise siyah.

لدي كلبين, واحد أبيض و الآخر أسود

Bu nedenle yalnız, parlak beyaz bir kurt gibi görünür.

ولذلك يظهر كذئبٍ أبيض لامع ووحيد.

Benim beyaz yakalılara naçizane kendimin de arada sırada denediği

أود أن أقترح شيئاً على ذوي الياقات البيضاء الذين أكون مثلهم أحياناً،

Başarılı, iyi eğitim almış, beyaz ırktan Amerikalı bir erkektim.

كنت ذكرًا أمريكيًا ناجحًا ومتعلمًا.

Ve beyaz Amerikalıların esaslı çoğunluğunun böylesi çiğ ve keskin

واكتشاف أن أغلبية ضخمة من الأمريكيين البيض

Pekâlâ, büyütkendokuyu mu seçtiniz? Ve bu da beyaz katman.

‫حسناً، إذن اخترت النسيج الخلوي؟‬ ‫وهو هذه الطبقة البيضاء.‬

Yüzde 92'si beyaz ve ağırlıklı olarak erkek olan,

إنها مهنة تتكون 92% من الموظفين البيض وأغلبهم ذكور

Bizim iki köpeğimiz var. Biri siyah ve diğeri beyaz.

لدينا كلبان أحدهما أسود والآخر أبيض.

Afrika'da beyaz biriyle siyah biri arasında hiçbir fark yok.

في أفريقيا ليس هناك فرق بين الأبيض والأسود.

Ve hip-hop'un en büyük alıcıları beyaz, kenar mahalleli erkeklerdi.

وكان أكثر المبيعات لموسيقى الهيب هوب هم فتيان الضواحي.

Nihayet bir beyaz avcıya denk geliyor. Ama aradığı eş değil bu.

‫أخيرًا، عنكب صياد آخر،‬ ‫لكن ليس ما كان يبحث عنه.‬

Bak sırf sizin için arka planı beyaz yaptık tişörtü siyah yaptık

انظر ، لقد جعلنا الخلفية بيضاء لك ، جعلنا القميص أسود

Onu son gördüğümde, o mavi bir gömlek ve beyaz pantolon giyiyordu.

اخر مرة شاهدته كان يرتدي قميصاً ازرقاً وبنطالاً ابيضاً.

Bu genç ve yaşlı, zengin ve fakir, Demokrat ve Cumhuriyetçi, siyahi, beyaz, Hispanik, Asyalı, Amerikan yerlisi, eşcinsel, düz, engelli ve engelsizler tarafından konuşulan cevaptır. Sadece bir bireyler koleksiyonu veya bir kırmızı ve mavi eyaletler koleksiyonu asla olmadığımızı belirten, dünyaya mesaj gönderenler Amerikalılardır. Biz, ve her zaman Amerika Birleşik Devletleri olacağız.

إنها الإجابة التي رددها كل صغير وكبير، غني وفقير، ديمقراطي وجمهوري، أسود، أبيض، لاتيني، مواطن أمريكي أصلي، مثلي، عادي، معاق، غير معاق؛ إنهم أمريكيون وجهوا للعالم رسالةً تقول أننا لم نكن أبداً مجرد خليطٍ من ولايات جمهورية وأخرى ديمقراطية: لقد كنا، ولا زلنا، وسنكون الولايات المتحدة الأمريكية.