Translation of "Ilerleme" in Arabic

0.006 sec.

Examples of using "Ilerleme" in a sentence and their arabic translations:

ilerleme makineleri sessizleşiyor,

تصبح آلية التقدم صامتة،

Neyse, ilerleme kaydediyoruz.

بأيّة حال، نحقّق تقدّماً.

Hayatta ilerleme kaydettik.

تقدمنا في الحياة.

- O daha iyileşiyor.
- İyileşiyor.
- İlerleme katediyor.
- İlerleme sağlıyor.

بدأ يتحسن

Bu büyük bir ilerleme.

وهذا تقدُّم عظيم.

Yararlandı ve ilerleme kaydedebileceğinin

وأدرك أنه لن يتمكن من إحراز تقدم

Ancak ilerleme her birimizle başlıyor.

لكن التقدم يبدأ من كل فرد منا.

Diğerleri için ilerleme fikri onları ürpertiyor.

لآخرين، فكرة التقدم غير مهمة.

Ve epeyce ilerleme kaydetmiş olsak da

وفي حين أننا قد حققنا بعض التقدم،

Bu sadece bizim ne kadar ilerleme kaydedebileceğimizle alakalı.

إنها فقط مسألة إلى أي مدى نستطيع التقدم.

İlerleme, bik fikrin yön verdiği insan çabalarının sonucu,

هو ناتج المجهودات البشرية تحكمها فكرة

Hizmet etti. Avusturyalılara karşı ilerleme sırasında Jomini, Ney'i

أثناء التقدم ضد النمساويين ، شجع جوميني ناي على تجاهل أوامر

Bu ani ilerleme kararıyla tamamen kafası karışan Sigismund,

ذهل سيغيسموند من القرار المفاجئ للتقدم،

Bizim sorunlarımız ortaklık ile ele alınmalıdır; ilerleme paylaşılmalıdır.

إنما يجب معالجة مشاكلنا بواسطة الشراكة كما يجب أن نحقق التقدم بصفة مشتركة

Arşidük Charles, Bavyera'ya cesur bir ilerleme yaptığında, Berthier'in tepkisi

عندما أحرز الأرشيدوق تقدمًا جريئًا في بافاريا ، كان رد

Sürekli tartışma yaratan bu grubun asıl derdi ilerleme fikrinin kendisi.

فكرة التقدم هي ما يرعب الطبقة الثرثارة.

Zaman içinde daha iyi oldularsa bunun ilerleme olduğunu kabul ediyorum.

إذا تحسنت مع الوقت، أي بعبارة أخرى "عملية التقدم"

Perspektif ve derinlikteki ilerleme artık daha gerçekçi resimlerin çizilmesini sağlıyordu

سمح التقدم في المنظور والعمق الآن برسم صور أكثر واقعية

İlerleme bizi yükselten gizemli bir güç veya bir tartışma platformu değil.

التقدم ليس قوة غامضة أو جدلية ترفعنا عاليا.

Zamanla, Numidyalılar düşmana üstün gelmeyi başarıp, Roma süvarisine karşı ilerleme kaydediyor.

في نهاية المطاف، تمكن النوميديون من التغلب والتقدم على سلاح الفرسان الروماني

Ben buraya dünyada Birleşik Devletler ve Müslümanlar arasında yeni bir başlangıç noktası aramak için geldim; biri karşılıklı ilgi ve karşılıklı saygıya dayalı; biri Amerika ve Müslümanın münhasır olmadığı ve rekabet içinde olması gerekmeyen gerçeğine dayalı.Bunun yerine onlar örtüşürler ve ortak prensipleri paylaşırlar - adalet ve ilerleme prensipleri tüm insanların hoşgörü ve haysiyeti.

لقد أتيت إلى هنا للبحث عن بداية جديدة بين الولايات المتحدة والعالم الإسلامي استنادا إلى المصلحة المشتركة والاحترام المتبادل وهي بداية مبنية على أساس حقيقة أن أمريكا والإسلام لا تعارضان بعضها البعض ولا داعي أبدا للتنافس فيما بينهما بل ولهما قواسم ومبادئ مشتركة يلتقيان عبرها ألا وهي مبادئ العدالة والتقدم والتسامح وكرامة كل إنسان