Translation of "Hale" in Arabic

0.005 sec.

Examples of using "Hale" in a sentence and their arabic translations:

Üretim yapamaz hale gelecekler

سيصبحون غير قادرين على الإنتاج

Evrensel olarak tanınır hale geldi.

أصبحت معروفة على مستوى العالم.

Lojistik olarak imkansız hale geldiğinde

وهي تلك الأجهزة الكهربية التي تُستَخدَم لقياس الاستجابات الشعورية،

Leyla karşı konulmaz hale geldi.

أصبحت ليلى جذّابة بشكل لا يقاوم.

Insan ve koşullardan bağımsız hale getirmektir.

على الأشخاص و الظروف.

Bu yaftayı daha kalıcı hale getiriyor.

وتتنشر عند انتحار المشاهير.

öncelikle galaksimizin bu hale nasıl geldiğini anlamalıyız.

يجب أن نفهم أولًا كيف تكونت مجرتنا.

Sami'nin ailesi onun hayatını karmaşık hale getirdi.

لقد عقّدت عائلة سامي حياته.

Dünyayı daha iyi bir hale getirecek bir fikre

أنا أعطي فرصة لأصحاب المال للاستثمار في فكرة

Bir süre sonra bu akışkanlık durağan hale geliyor

بعد فترة تصبح هذه السيولة ثابتة

Bu durumda bu virüsü insanlara bulaşabilir hale getiriyor

لذلك يجعل هذا الفيروس قابلا للانتقال إلى البشر

Bu yüzden insanlar için ise ölümcül hale geliyor

لذلك أصبح قاتلاً للبشر

Ne oldu da şimdi paylaşmaktan korkar hale geldiniz

ما حدث الآن أنت تخشى المشاركة

Cerrahi yöntemle alınamaz veya tedavi edilemez hale gelmesidir.

حيث يصبح غير قابل للاستقبال أوغير قابل للعلاج.

Otuz sekizi 1980 yılına kadar elverişsiz hale gelebilir

عرفت ان حبوب البن ستنقرض تماماً. اذ ان ثمانيةً وثلاثين

Bu, bir şeye başlamayı çok daha kolay hale getirecek

هذا سيجعل البدء بعمل ما أكثر سهولة

Dünya her zamankinden daha fazla birbirine bağlı hale gelirken,

وبما أنّ العالم أصبح مترابطًا أكثر مما مضى،

İlk olarak, beyninizi gerçekten hazır hale getirmeyi öğrenmeden önce

أولًا، نعلم أنك بحاجة إلى النوم قبل التعلم

çünkü çevre git gide artarak daha kötü hale geldi.

لأنّ المحيط كان فاسداً بشكلٍ كبيرٍ.

Gece gündüz. Tatillerde. Fabrikayı işe yarar hale getirmek için

كنا نعمل ليل نهار، وفي العطلات،

Nasıl bir toplum olduk da mafyaları sever hale geldik

أي مجتمع أصبحنا ، أصبحنا محبين للمافيا

Eski kıyafetlerini daha modaya uygun hale getirmek için değiştirdi.

رقعت ملابسها كي تعطيها مظهرا يتماشى مع الموضة.

Bu tür bir hesap izlenebilirlik giderek daha acil hale gelecektir.

سيصبح هذا النوع من المساءلة أكثر فأكثر استعجالاً.

Büyümek ve karmaşık hale gelmek için yaşam oksijene ihtiyaç duyar.

كما ترون، تحتاج الحياة إلى الأكسجين لمزيد من النمو والتركيب.

Ve ikisi arasındaki ilişki daha çok tek yönlü hale geldi.

والعلاقة فيما بينهما أصبحت في اتجاه واحد.

Acaba ne oldu da kadın tek başına yaşayamaz hale getirildi

أتساءل ما الذي حدث ، كانت المرأة غير قادرة على العيش بمفردها

Tüm dünyadaki kurumlar Çin'i bu yasağı kalıcı hale getirmeye zorluyor.

وتحث المنظمات في جميع أنحاء العالم الصين على جعل هذا الحظر بشكل دائم.

Araç, bisiklet veya otobüs olsun tüm ulaşımı elektrikli hale getirme gibi

بدأت الآن في رحلةٍ جريئةٍ من تحويل جميع وسائل النقل إلى كهربائية،

Uzay aracının ağır, çok parçalı ambarının tasarımı kaçmayı imkansız hale getirdi.

جعل تصميم الفتحة الثقيلة متعددة القطع للمركبة الفضائية الهروب مستحيلًا.

, iki şehrin sular altında kalacağı ve içlerinde yaşamayı imkansız hale getireceği yerlerde

نيويورك وبوستون الامريكيتان. حيث ستغمر المدينتين ليصبح من

Başlattı , yavaş yavaş düşmanın sol kanadını sürerek… Avusturya'nın geri çekilmesini kaçınılmaz hale getirmeye yardımcı oldu.

الخاص ، وقادت تدريجياً في الجناح الأيسر للعدو ... مما ساعد على جعل الانسحاب النمساوي أمرًا لا مفر منه.

- Fadıl, İslam ile ilgilenmeye başladı.
- Fadıl, İslam ile ilgili hale geldi.
- Fadıl, İslam'a merak sardı.

أصبح فاضل مهتمّا بالإسلام.

Erişmek için yerel internet kısıtlamalarını aşmanıza olanak tanır ve ek şifreleme, genel Wifi'ı endişesiz hale getirir.

المواقع المفضلة التشفير الإضافي يجعل شبكات الواي فاي العامة خالية من القلق.