Translation of "Elde" in Arabic

0.014 sec.

Examples of using "Elde" in a sentence and their arabic translations:

Elde edecekleri şey para

ما سيحصلون عليه هو المال

elde edip edemeyeceğine olan inançtır.

حول ما إذا كنت ستحصل أو لن تحصل على ما على ما تريد.

Bir ödül elde etmeyi umuyorsan

عندما تتوقع أن تنال الثواب،

Zehri yeniden elde etmeye çalışacağız.

‫وإعادة ملء البعض من هذا الترياق.‬

elde edilen çıkarım ise şu

الاستدلال الذي تم الحصول عليه هو ما يلي

İstediğin şeyi elde edemeyeceğini düşündüğünde ise

عندما تعتقد أنك لن تحصل على ماتريد،

Elektrik mühendisliği gibi alanlarda elde edebiliyoruz.

في مجالات مثل الهندسة الكهربية.

Ve değerli geri bildirimler elde ettim.

وجمعت ملاحظات قيمة.

Böylece girişimci olumsuz kayıplar elde ederek

وتزيد من دون قصد من ارتباطها

Genellikle doğal gazdan elektrik elde ettiğinizde,

كما هو معتاد، إذا ما ولدّت الكهرباء من الغاز الطبيعي،

DNA bir kan örneğinden elde edilir.

يُستخرج الحمض النووي من عينة من الدم.

İstediğimiz şeyleri elde edebilme yeteneğimize dair beklentilerimiz

توقعاتنا عن قدرتنا عن الأشياء التي نريدها

Buna bayılmamak elde değil. Bu bir ilk.

‫لا بد وأن تحبها.‬ ‫هذه أول مرة لي.‬

Yakın zamanda Y kuşağını elde tutmak amaçlı

تحدثت إلى مؤسسة التي قررت مؤخرًا

Ve böylece... ...bir miktar panzehir elde edebiliriz.

‫ونعيد ملء‬ ‫بعضاً من هذا الترياق.‬

Daha fazla ayrıntıyı canerunal.com adresinden elde edebilirsiniz

يمكنك الحصول على مزيد من التفاصيل من canerunal.com

Diyelim ki yalan söylüyorlar ne elde edecekler

لنفترض أنهم يكذبون على ما سيحصلون عليه

Dil yeteneğimi artırmak için avantaj elde etmeliyim.

لا بدَّ أن أنتهزها لرفع قدري اللّغويّة.

"Bu yıl kaç yeni müşteri elde etmeyi planlıyorsunuz?"

"كم عدد الزبائن الجدد الذي تخطط للحصول عليهم هذا العام؟"

Ama yinede hiçbir yardım ve destek elde edemez

فلم يتلقى أي رد ولا مساعدة من الملك المجري

Büyük miktarlarda değerli malzeme, erzak ve sığır elde edildi.

أخذت كمية هائلة من الأشياء الثمينة، منها كميات هائلة من الإمدادات والماشية.

I Mircea, hem Karadeniz'e büyük bir giriş elde etmek

في الشرق، فويفود ميرسيا من الأفلاق

Sami, hayatta elde ettiğinden daha fazlasını hak ettiğine inanıyordu.

كان سامي يعتقد أنّه يستحقّ أكثر ممّا منحته الحياة.

Ve elde edilen tahılları mısır gevreği ve bira yapmak için

فإنهم بحاجة لزيادة الغلة السنوية للمحاصيل

Yer çekimi zamanda etkilidir. Buradan elde ettiğimiz çıkarımımız ise şu

الجاذبية فعالة في الوقت المناسب. استنتاجنا من هنا هو هذا

Erişim elde etmek ve gelecekteki konuları seçmenize yardımcı olmak için

يمكنك أيضًا متابعتنا على Facebook أو Instagram أو Twitter للحصول على محتوى سجل ملحمي إضافي

Yani, suyu süzmek için kullandım, sıvı elde etmek için çamur süzdüm,

‫أستخدمه في ترشيح المياه،‬ ‫وفي تصفية الطين الطري لأستخلص منه السوائل،‬

Böylece daha fazla mesafe elde etmek için tasarımları Gutties'e oymaya başladılar.

لذلك بدأوا نحت التصاميم في Gutties للحصول على مزيد من المسافة.

En azından hastanedeki panzehir için ihtiyacımız olan zehrin bir kısmını elde etmeyi başardık.

‫على الأقل نجحنا في جمع بعض السم المطلوب‬ ‫لصنع الترياق للمستشفى.‬

Bunlardan çok fazla sıvı elde edilebilir. Bunlar konusunda beni huzursuz eden tek şey,

‫يمكنك استخراج الكثير من السوائل منها.‬ ‫الشيء الوحيد الذي يصيبني بالتوتر ‬ ‫مع هذه الأشياء‬

Bu tür avantajlar, Mack'in Avusturya ordusunun Ulm'deki çarpıcı kuşatmasını elde etmesine yardımcı oldu.

ساعدته هذه المزايا على تحقيق الحصار المذهل لجيش ماك النمساوي في أولم.

Bir süre sonra not çıkartma ve taslak hazırlama yeteneğini de elde etti Da Vinci

بعد فترة ، حصل دافنشي أيضًا على القدرة على تدوين الملاحظات وإعداد المسودات.

Hannibal'ın açık savaş tahrikleri başarısız olmuştu ve elde edilen o kadar yağmaya karşın kesin olan...

فشل حنبعل في إثارة معركة مفتوحة وعلى الرغم من النهب الشاسع الذي تم تنفيذه، كان من الواضح

Kanalı nasıl destekleyebileceğinizi öğrenmek, reklamsız erken erişim elde etmek ve gelecekteki konuları seçmenize yardımcı olmak için

قم بزيارة صفحة Patreon الخاصة بنا لمعرفة كيف يمكنك دعم القناة والحصول على وصول

Her ferdin fikir ve fikirlerini açıklamak hürriyetine hakkı vardır. Bu hak fikirlerinden ötürü rahatsız edilmemek, memleket sınırları mevzubahis olmaksızın malümat ve fikirleri her vasıta ile aramak, elde etmek veya yaymak hakkını içerir.

لكل شخص الحق في حرية الرأي والتعبير، ويشمل هذا الحق حرية اعتناق الآراء دون أي تدخل، واستقاء الأنباء والأفكار وتلقّيها وإذاعتها بأية وسيلة كانت دون تقيد بالحدود الجغرافية.