Translation of "Beraber" in Arabic

0.011 sec.

Examples of using "Beraber" in a sentence and their arabic translations:

Bunu beraber kucaklayalım.

دعونا نتبنى هذا جميعا

Başka köpeklerle beraber etrafta beraber koşarak geçen zamanlar.

أزمنة قضيتها مع كلاب أخرى.

Krizi hep beraber atlatabiliriz.

سنتكمن وقتها معًا من تفادي تلك الأزمة.

Beraber yapmak istiyor üstelik

يريد أن يفعل ذلك معًا

Yaşadığı deneyimi onunla beraber yaşayabiliyorduk,

يمكننا إعادة التجربة معه،

üniversitede laboratuvarda öğrencilerle beraber değil

ليس مع الطلاب في مختبر الجامعة

Keşke beraber ortak birşey yapabilselerdi

أتمنى أن يفعلوا شيئًا معًا

Yine de deneyimi onunla beraber ölecek

ومع ذلك فإن خبرته ستموت معه

Şafakla beraber , Kartaca ilerleyişi devam etti.

عند الفجر، استأنفت المسيرة القرطاجية

Beraber, göz korkutucu bir kalabalık oluşturuyorlar.

‫معًا، تشكّل حشدًا مرعبًا.‬

üstelik değerli eşyaları ile beraber gömülüyor

علاوة على ذلك ، فهو مدفون بأشياءه الثمينة

Uzay mekiğinin içerisinde bir insanla beraber

مع شخص في مكوك الفضاء

Bu oran Cumhuriyet'le beraber artış gösterecekti

هذا المعدل سيزداد مع الجمهورية.

Ya beraber gelin bilgisayar yapalım desem

هيا ، لنصنع جهاز كمبيوتر معًا

özsaygının da bununla beraber gelmesi gerektiğini öğretti.

وأن الفاعلية وتقدير الذات يجب أن ينبع من الداخل.

Ve biz de, hep beraber, bundan kaçınırız.

وبالتالي نحاول تجنبها جميعها.

Ve genellikle bununla beraber yaşamayı tercih ederiz.

وغالبًا ما نختار التكيف مع الأمر.

Oğlu ile beraber daha önce yarım bıraktığı

غادر مع ابنه من قبل

Metin Akpınar ve oğluyla beraber çektiği filmdi

كان الفيلم الذي أخرجه مع Metin Akpınar وابنه

Tomris Hatun tarafından askerleriyle beraber yok edildi

دمره تومريس هاتون مع جنوده

Bu tabloda İsa havarileriyle beraber yemek yiyor

في هذه اللوحة يأكل يسوع مع تلاميذه

Düşüp dizi kanadığında beraber ona çare bulmaya çalışırdın

عندما سقطت وسقطت الركبة ، ستحاول إيجاد علاج لها معًا

Sonraki üç yıl artık Papa ile beraber çalışacaktı

السنوات الثلاث المقبلة ستعمل الآن مع البابا

Dört yıl boyunca beraber geçirdiğim, mezun ettiğim bir sınıf.

عملنا معاً لمدة أربع سنوات، وتخرجوا على يدي.

En uzun süre ayakta kalan ibadethane özelliğini korumakla beraber

مع الحفاظ على ميزة أطول غرفة للصلاة قائمة

Yeni Ay'ın oluşturduğu gelgitten faydalanarak binlerce soydaşıyla beraber yüzeye çıkıyor.

‫يساعدها مد المحاق،‬ ‫يعتلي الآلاف من نوعها السطح.‬

Zaten yemiş olmasaydım, öğlen yemeğini sizinle beraber yemeyi çok isterdim.

لو لم يسبق لي أن آكل، لكنت أحببت التغدي معك.

Bir süre sonra bu davalılar masraf yapmamak için beraber gidip gelmeye başladılar

بعد فترة بدأ هؤلاء المدعى عليهم في العمل سوية لتجنب النفقات

Bununla beraber Hannibal Apeninler'de devam ettikçe Fabius onu gölge gibi takip etti.

ومع ذلك، كما تابع حنبعل عبر جبال الأبنين، ظل فابيوس يظلله.

- Sami ve Leya beraber kelimeişehadet getirdi.
- Sami ve Leya birlikte Müslüman oldu.

نطقا سامي و ليلى بالشّهادة معا.

O döneme kadar dümdüz resimler çizilirken o tabloyla beraber perspektif bir çalışma olmuş

حتى ذلك الوقت ، أثناء رسم صور مستقيمة ، كانت هناك دراسة منظورية مع تلك اللوحة.

- Ben sizinle birlikte gitmek istiyorum.
- Seninle beraber gitmek istiyorum.
- Ben seninle gitmek istiyorum.

أريد الذهاب معك.

Tüm bunlarla beraber artık düşmanlarının çoğunu öldürmüş ve kuzey sınırını güvene almış olan Vlad,

مع وفاة معظم منافسيه وتأمين حدوده الشمالية الغربية ، ذاعت صيتهم الوحشية و