Translation of "Zamanlar" in Arabic

0.005 sec.

Examples of using "Zamanlar" in a sentence and their arabic translations:

Sahildeki geçmiş zamanlar,

الأوقات المنصرمة في الشواطئ،

Çünkü o zamanlar öyleydi.

لأن تلك كانت الطريقة الرائجة في ذلك الوقت

O zamanlar çok gençtim.

كنت لا أزال فتيّاً.

Bir zamanlar birini gördüm.

رأيتُ واحدة مرة.

O zamanlar sadece bir çocuktum.

كنتُ طفلة في ذلك الوقت.

O zamanlar, insanların klimaları yoktu

أتعلمون، في ذاك الوقت، لم تكن الناس تملك مكيفات هواء،

O zamanlar tabi elektirik yoktu

بالطبع ، لم يكن هناك كهرباء.

Işık olmadığı zamanlar sessiz kalacaktı.

عندما لا يكون هناك ضوء، فإنه صامت.

Fakat o zamanlar İspanyolca'da gayet akıcıydım.

لكني في ذلك الوقت كنتُ أتحدث الإسبانية بطلاقة،

Yani kötü arkadaş yoktu o zamanlar

لذلك لم يكن هناك أصدقاء سيئين في ذلك الوقت

, o zamanlar muazzam bir yükselişti. Gökdelen ,

الناطحة على يد المعماري ويليام لي. الذي دمج الفولاذ ضمن

Bir zamanlar onu caddede gördüğümü hatırlıyorum.

- أتذكر أني رأيتها مرة على الطريق.
- أذكر أني لمحتها مرة على الطريق.

Bir zamanlar bir astrofizikçi olmak istedim.

أردتُ مرّةً أن أتخصّصَ في الفيزياء الفلكيّة.

Bir zamanlar burada bir köprü vardı.

كان يوجد جسر هنا في يوم من الأيام.

Bir zamanlar bir ağacın içinde kayboldum.

مرّةً، ضِعتُ داخل شجرة.

O zamanlar birinci dot.com çöküşünün hemen ertesiydi

وذلك مباشرة بعد فترة إفلاس بعض شركات الـ"دوت كوم" (شركات الإنترنت)،

Ama o zamanlar bana bir şey söyleyemezdiniz.

لكن حينها، لم أكن أحتمل سماع أيّ شيء.

O zamanlar biliyorsunuz şarkı yarışmaları Türkiye'de yeniydi.

تعرفون في تلك الأوقات كانت مسابقات الأغاني جديدة في تركيا.

Ama o zamanlar yapmayı düşündüğüm tek şey

ولكنَّ الشيء الوحيد الّذي اعتقدتُ أنّه بمقدوري فعله في ذلك الوقت

O zamanlar dini görüşlerim çok uç noktadaydı.

وقتها، آرائي الدينية كانت متطرفة جدًا.

Bir zamanlar Margaret isminde bir kadın vardı.

ذات مرة كانت هناك امرأة تدعى الآنسة مارجريت.

O zamanlar tek yaptığım şey onu düşünmekti.

‫كل ما استطعت فعله حينذاك هو التفكير فيها.‬

Mary bir zamanlar turist rehberi olarak çalışmıştı.

عملت ماري ذات مرة كدليل سياحي .

Bir zamanlar, Tango adında bir kedi varmış.

في وقت من الاوقات، كان هناك قط اسمه تانغو.

İnsanların evde yerimi doldurmak zorunda kaldığı zamanlar oldu

كان هناك أوقات، اضطر أشخاص أن يقوموا بعملي بالمنزل،

Başka köpeklerle beraber etrafta beraber koşarak geçen zamanlar.

أزمنة قضيتها مع كلاب أخرى.

O zamanlar bunun zekice bir cevap olduğunu sanıyordum.

في الواقع ظننت في حينها أنها إجابة حاذقة.

O zamanlar şirket çok iyi gidiyordu, ama temelde

كانت الشركة في ذلك الوقت جيدة للغاية،

Lejre, bir zamanlar Ledreborg, gerçekten de erken Viking

Lejre ، ذات مرة ليدربورج ، حقًا مركزًا رئيسيًا للقوة في أوائل فترة

Ancak o zamanlar Avrupalı ​​şövalyelerden daha az silahlıydılar.

على الرغم من أنه كان أقل تسليحا من الفرسان الأوروبيين في هذه الفترة.

. İçinde olacak değişikliği onunla duyurmak için. Bir zamanlar

دولةً واحدة. خلال الفترة الزمنية ذاتها كان النفط ينبثق

- Bir kez Avrupa'ya gittim.
- Bir zamanlar Avrupa'ya gittim.

ذهبت إلى أوروبا مرة.

Tom bir zamanlar bir turist rehberi olarak çalıştı.

عمل توم ذات مرة كمرشد سياحي .

Ve o zamanlar dövüş sanatlarına gerçekten ilgi duyuyordum.

في ذلك الحين، كنت مهتماً جداً بالفنون القتالية.

Bir zamanlar güney pasifik efsaneleri dev midyeleri deniz tabanında

تصف أساطير منطقة جنوب المحيط الهادئ المحّارات العملاقة على أنها آكلات للبشر

Fakat Fabius'un stratejisi o zamanlar Roma'da çok meşhur değildi.

لكن استراتيجية فابيوس لم تكن محبوبة في روما.

Bir zamanlar Sırp İmparatorluğunun topraklarının kalıntıları üzerinde tutmak istiyorlar.

التي كانت تعرف في السابق يالإمبراطورية الصربية

Ayrıca bir zamanlar büyükbabasının olan Bran Şatosunu da ele geçirir.

كما قام ايضا باستعادة قلعة بران ، التي كان يملكها جده

, ilk gökdelen ortaya çıktı. O zamanlar on kattan oluşan ve

التأمين في شيكاجو الذي تألف حينها من عشرة طوابق وبلغ

üstünde. O zamanlar dünyanın en yüksek binasıydı. Ve kırk yıldan

وكانت حينها اطول بناءٍ في العالم. وبقيت كذلك لمدةٍ تجاوزت

Biraz eski moda gibi ama o zamanlar bunun bir nedeni vardı.

ذلك يبدو طراز قديم، ولكنهم حينها كانوا على شيء.

Dışarı çıktım o zamanlar cep telefonu filan yok, ankesörlü telefonlar var.

خرجت، في هذه الأوقات لم يكن هناك هاتف محمول، ولكن يوجد هواتف عمومية.

Ve böylece bir zamanlar şanlı ve güçlü olan Abbasi İmparatorluğunu yıktılar.

وتم وضع حد للإمبراطورية العباسية التي كانت مجيدة ذات يوم

Hükümetten mali destek olmaması. Hükümet , o zamanlar kırk altı milyon dolar

الحكومة حيث تأخرت الحكومة عن دفع مستحقات الشركة التي قدرت

Sadece gece uyuyamadığım zamanlar saatin tik tak sesleri beni rahatsız eder.

عندما لا استطيع النوم في الليل الشيء الوحيد الذي يزعجني هو تكتكة الساعة .

O zamanlar gerçekten asansörler vardı, ancak tasarımcı ve mühendis Alicia Otis gelip

تلك الفترة كان يوجد مصاعدٌ فعلاً لكنها غير قادرةٍ على تحمل

Ama aslında uzun yıllar uygulanıyorlar. O zamanlar gökdelenlerin dünyasını, büyük caddeleri bile

لكنها في الحقيقة نفذت منذ سنواتٍ طويلة حينها لم يكن يعرف

. Ama size 19. yüzyılda inşa edildiğini söylersem ne düşünüyorsunuz? O zamanlar çölde ve güneşin

انه امرٌ طبيعي. لكن ما رأيك اذا اخبرتك انها بنيت في القرن عشر.