Translation of "üzerinden" in Arabic

0.004 sec.

Examples of using "üzerinden" in a sentence and their arabic translations:

Ken duvarın üzerinden atladı.

قفز كين من فوق الحائط.

Kilosu 50 cent üzerinden hesaplansa

مقابل 50 سنتًا للكيلو،

Bu savaşı teknoloji üzerinden yapıyorlardı

كانوا يفعلون هذه الحرب على التكنولوجيا

Hindu Kush dağlarının üzerinden yürüyen,

الذي سار على جبال هندو كوش ،

Hong Kong üzerinden eve döndü.

عاد إلى البيت مارا بهونغ كونغ.

Mesaj üzerinden, kendini benim yerime koydu.

وتعاطف معي من خلال الرسالة النصية، لا أقل.

şimdi Türkiye üzerinden bir örnek verelim

الآن أعط مثالا من تركيا

Işte o şemsiyenin üzerinden böyle süzülüp

هكذا ينزلق فوق تلك المظلة

Var Sofya üzerinden Filibe'ye yelken açtılar

كانت تسير عبر صوفيا نحو بلوفديف.

Ve bir İnternet sitesi üzerinden yayacaksınız.

وسوف تنتشر عبر موقع على شبكة الإنترنت.

Web'deki her şey Google üzerinden bulunamaz.

- ليس كل ما على شبكة الإنترنت يمكن إيجاده باستخدام جوجل.
- ليس بإمكان جوجل أن يجد كل شيء على الإنترنت.

Yemen üzerinden Habeşistan'dan gelmiş kremalı cappucino var.

التي أتت من الحبشة عبر اليمن خلال القرن 17.

Ve yerel ürünleri internet üzerinden satmaya başladı.

وبدأ ببيع منتجاته المصنّعة محليًّا على الإنترنت.

At onu üzerinden atar ve bacağı kırılır.

ثم سقط من على صهوة الجواد وكُسرت ساقه.

Bazı youtuberlar sadece bunun üzerinden geçimini sağlıyor

بعض مستخدمي YouTube يكسبون عيشًا منه

Ve şimdi Hannibal'ı Apeninler'in üzerinden takip ediyordu.

والآن أصبح يتابع حنبعل عبر جبال الأبنين.

Tüm bu buzun ve karın üzerinden kayıp geçmeliyim.

‫ينبغي أن أنزلق بسرعة فوق‬ ‫كل هذا الثلج والجليد.‬

Belirli değerler üzerinden gitmesini hayal etmek kolay olurdu..

باعتماده على القيم المُكتشفة سيصبح بالتدريج--

Diğer karıncalar bu köprünün üzerinden devam ederek tırmanıyor

يستمر النمل الآخر في الصعود فوق هذا الجسر

Mareşal, ölmekte olan atı onun üzerinden geçtiğinde yaralandı,

أصيب المارشال نفسه عندما انقلب حصانه المحتضر عليه ،

Birbirinin üzerinden geçen kökler karmakarışık. Derin bir çamur var.

‫الجذور تنمو فوق بعضها البعض وتتشابك.‬ ‫وحل عميق ملتصق.‬

çünkü herhangi biri bağlı bir cihaz üzerinden giriş yapabiliyorsa

فما هو الغرض من تأمين المنزل بمفتاح

O bilgi parçasına son erişilmesinin üzerinden uzun zaman geçti

إذا كان قد مضى وقت طويل منذ نفاذكم إلى تلك المعلومات،

Donmuş Tuna üzerinden tüm Karadeniz yolunu yağma ve katliamdan geçirdiler

من نهر الدانوب المجمد ، وصولا إلى البحر الأسود

üzerinden Eflak, Transilvanya ve vadinin Bulgaristan'ın merkezine uzandığı Osam Nehri'ne ulaşabilir.

الأفلاق باتجاه ترانسيلفانيا، ونهر أوسام، الذي يؤدي واديها نحو عمق وسط بلغاريا.

Bu top ağaçların üzerinden geçip yeşilin önündeki topraklara yetecek kadar uçtu.

طارت تلك الكرة بعيدًا بما يكفي لتجاوز الأشجار والهبوط أمام الكرة الخضراء.

Hadi gidip enkazı bulalım. Batıya, dünyanın en zorlu arazilerinden birinin üzerinden uçuyoruz.

‫لنذهب للعثور على هذا الحطام.‬ ‫سنطير في اتجاه الغرب ‬ ‫فوق بعض أقسى التضاريس في العالم.‬

Sonraki bahar, Napolyon'un ordusu Alpler üzerinden İtalya'ya yürüdü. Yolu Lannes'ın öncüsü açtı

في الربيع التالي ، سار جيش نابليون فوق جبال الألب إلى إيطاليا. قادت طليعة لانز الطريق ،

Tahta kazıklarla desteklenmiş kampın üzerinden geçen mızraklarla uyanan Romalı birlikler hızla savaş düzeni emri aldı.

استيقظت القوات الرومانية على المقذوفات التي تطير فوق الحواجز، وطلب منهم للإستعداد للمعركة

Topa çok fazla vurmak, golfçülerin oyunu zorlaştırmak için tasarlanmış engellerin üzerinden topu uçurabileceği anlamına gelir.

ضرب الكرة بعيدًا يعني أن لاعبي الغولف يمكنهم تحريك الكرة فوق العقبات المصممة لجعل اللعبة صعبة.

Kral ayrıca ordusunun bir kısmını güneydeki Erdel üzerinden doğuya oradan da iktidarını yeniden tesis etmek için Eflak'a göndermek istedi.

فضّل الملك أيضًا إرسال جزء من جيشه شرقًا عبر جنوب ترانسيلفانيا