Translation of "Zona" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "Zona" in a sentence and their turkish translations:

Mover arena de esta zona a esa zona.

kumu burdan al ve buraya taşı.

Esta zona está negra;

Bu bölge tamamen siyah,

Era una zona agrícola.

O bir tarım alanı idi.

A la que llamamos "zona del miedo" o "zona de la frustración",

ki biz bu bölgeye "korku bölgesi" ya da "yılgınlık bölgesi" diyoruz,

Superó la zona de peligro.

Tehlikeli bölge geride kaldı.

Esta zona está totalmente ocupada.

Bu bölge ağzına kadar dolu!

Vivo en una zona rural.

Kırsal bir alanda yaşıyorum.

Él me mostró la zona.

O beni gezdirdi.

Ella me mostró la zona.

O beni gezdirdi.

Pero si logras atravesar esa zona

Ancak, eğer bu bölgeyi aşabilirseniz

Salgan de esa zona de comodidad,

Geleceği olmayan o alışılmış işlerden uzak bir şekilde,

¿Cuál fue la zona de hundimiento?

dalma batma zonu neydi?

Vivimos en una zona de terremotos

deprem olan bir bölgede yaşıyoruz

No hay playa en esta zona.

Bu bölgede plaj bulunmaz.

El agua escasea en esta zona.

Su, bu alanda azdır.

En esta zona está prohibido fumar.

Bu alanda sigara içmek yasaktır.

Vas a estar en esa primera zona

önce ilk bölgede olacaksınız,

Entonces estarán en la zona de ansiedad.

o zaman anksiyete alanındadırlar.

Porque la zona crepuscular está bajo amenaza.

çünkü alacakaranlık bölgesi tehdit altında.

Un maestro enseñando en la zona fronteriza

sınır bölgesinde öğretmenlik yapan bir öğretmen

El cuco visita esta zona en primavera.

Guguk kuşları burayı ilkbaharda ziyaret ederler.

Y nadar en esta zona es muy difícil;

Ve bu bölgede yüzmek son derece zor,

Sin embargo, la zona crepuscular está prácticamente inexplorada.

Ancak alacakaranlık bölgesi neredeyse araştırılmıyor.

Ahora creemos que dependen de la zona crepuscular.

Şimdi ise alacakaranlık bölgesine bağlı olduklarını düşünüyoruz.

- Nos encanta esta zona.
- Nos encanta estar aquí.

Onu burada seviyoruz.

Ella quiere extender la zona de no fumadores.

O, sigara içilmeyen alanı genişletmek istiyor.

Los que no tienen hijos vuelven a esa zona

çocuğu olmayanlar ise yine o bölgeye gidiyorlar

Hay muchos lagos en la zona en que vives.

Yaşadığın bögede bir sürü göl var.

Conoce la zona como la palma de su mano.

O, bu bölgeyi avucunun içi gibi bilir.

Conozco esta zona como la palma de mi mano.

Bu bölgeyi avucumun içi gibi biliyorum.

Esta llave abre todas las puertas de esta zona.

Bu anahtar buradaki tüm kapıları açıyor.

Es empujarte y sobrepasar la zona de frustración y miedo

bu hayal kırıklığı ve korku alanını itip ilerlemek,

La civilización ha prosperado en una zona Ricitos de Oro,

Medeniyet bir Goldilocks bölgesinde gelişti:

¿Nos dan una mesa en la zona de no fumadores?

Bize sigara içilmeyen bölgede bir masa verebilirler mi?

Sin embargo, si atraviesas esa zona y llegas a la otra,

Ancak, eğer bu bölgeyi geçebilirseniz ve ikinci bölgeye gelebilirseniz,

Temer y buscar refugio en una zona de guerra, por ejemplo,

örneğin, savaş alanındaki korku hissi ve korunmak için eğilmek -

Más de la mitad de la humanidad vive en esta zona,

İnsanlığın yarısından fazlası bu alanda yaşıyor,

Si ocurre un terremoto como resultado de la zona de inmersión

dalma batma zonu sonucunda bir deprem meydana gelirse

¿Por qué no lo vemos distribuido en toda la zona de subducción?

Neden tüm yayılma bölgesi boyunca dağıldığını görmüyoruz?

¿Qué tipo de precaución fue sin siquiera hacer una zona de cuarentena?

Karantina bölgesi bile yapmadan nasıl bir önlemdi acaba?

Este mapa nos muestra toda la materia en esa zona del firmamento,

Bu harita bize, gökyüzünün bu bölgesinde

El incendio consumió cuatro casas en la zona este de la ciudad.

Yangın kentin doğusundaki dört tane evi yakıp kül etti.

Y la vida en la zona crepuscular se entrelaza con el clima terrestre.

ve alacakaranlık bölgesindeki hayat Dünya iklimiyle iç içe geçmiş durumda.

- ¿Conocés un buen restaurante por la zona?
- ¿Conoces algún buen restaurante por aquí?

Buralarda hiç iyi restoranlar biliyor musun?

Encontramos una hermosa laguna azul en la zona más alejada de la isla.

Adanın uzak tarafında güzel mavi bir gölcük bulduk.

Sus cachorros están a tres kilómetros. Y el macho grande sigue en la zona.

Yavruları üç kilometre uzakta. Büyük erkek de hâlâ bölgede.

Al abrumar a sus depredadores, la gran mayoría llegará a la zona de alimentación.

Avcılarını sayılarıyla bastırarak... ...büyük çoğunluğu beslenme alanlarına varacaktır.

Incluso si esos temas nos sacaban de nuestra zona de confort de la amistad.

tartışma için yasaklı bir konu olmamasına karar verdik.

Los planes para una nueva zona de libre comercio todavía están en el borrador.

Yeni bir ticaret bölgesi için planlar henüz çalışma aşamasında.

Mi infancia transcurrió en la costa rocosa, la zona intermareal y el bosque de algas kelp.

Çocukluk anılarım, buranın kayalıklı kıyıları, gelgitleri ve yosun ormanlarıyla dolu.

- ¿Hay lobos por aquí todavía?
- ¿Quedan aún lobos por esta zona?
- ¿Quedan todavía lobos por los alrededores?

Burada hâlâ kurtlar var mı?

Cruzando el río Dniéper helado por la noche, sacando personalmente a los hombres de la zona. río cuando

düşman topraklarında şaşırtıcı bir zorunlu yürüyüşe yönlendirdi . nehir

En los restaurantes de EE.UU. puedes elegir entre sentarte en la zona de fumadores o en la de no fumadores.

Birleşik Devletler'deki lokantalarda sigara içilen veya sigara içilmeyen bölümlerde oturmayı seçebilirsiniz.