Examples of using "Vivo" in a sentence and their turkish translations:
Burada yaşıyorum.
Hâlâ hayattayım.
Yan tarafta yaşıyorum.
- Yalnız yaşıyorum.
- Ben yalnız yaşıyorum.
Şimdi burada yaşıyorum.
O yaşıyor.
Ben tek başıma yaşıyorum.
Burada yaşıyorum.
Kakogawa'da yaşıyorum.
Hyogo'da yaşıyorum.
Helsinki'de yaşıyorum.
- Türkiye'de yaşıyorum.
- Türkiye'de yaşarım.
Ben, Kobe'de yaşıyorum.
Nerede yaşadığımı biliyor musun?
Ben Saraybosna'da yaşıyorum.
Malta'da yaşıyorum.
Bir apartman dairesinde yaşıyorum.
Balık hâlâ canlı mı?
Bu balık hâlâ canlı mı?
Ben kırsal kesimde yaşamaktayım.
- Taşrada yaşıyorum.
- Şehir dışında yaşıyorum.
Tam orada yaşıyorum.
Ben Tiflis'te yaşıyorum.
Moskova'da yaşıyorum.
Fiji'de yaşıyorum.
- O canlı gömüldü.
- Canlı canlı gömüldü.
Çimkent'te yaşıyorum.
Hayatta kalmak istiyorum.
Tahiti'de yaşıyorum.
- Tom yaşıyor.
- Tom hayatta.
- Tom hayattadır.
- Tom sağ.
Tom hayatta mı?
Kazakistan'da yaşıyorum.
Ne için yaşıyorum?
Atina'da yaşıyorum.
Milano'da yaşıyorum.
Hala hayatta mısın, Sysko?
- O hâlâ hayatta.
- Hâlâ hayatta.
- Ben Japonya'da yaşıyorum.
- Japonya'da yaşıyorum.
İstanbul'da yaşıyorum.
Roma'da yaşıyorum.
Tokyo'da yaşıyorum.
Ben Avustralya'da yaşıyorum.
Burada yalnız yaşıyorum.
Hâlâ hayattasın.
Tom hâlâ hayatta.
Bükreş'te yaşıyorum.
Canton'da yaşıyorum.
Nerede yaşadığımı biliyor musun?
Ben Erivan'da yaşıyorum.
Ben yemek için yaşarım.
Katar'da oturuyorum.
Ben Belfast'ta yaşıyorum.
Yokohama'da yaşıyorum.
Białystok'ta yaşıyorum.
Şimdi burada yaşıyorum.
- Türkiye'de yaşıyorum.
- Türkiye'de yaşarım.
Guadalajara'da yaşıyorum.
Maastricht'te yaşıyorum.
Etiyopya'da yaşıyorum.
Ebeveynlerimle birlikte yaşıyorum.
Çalıştığım yere yakın yaşıyorum.
Zemin katta oturuyorum.
Biz aslanı canlı yakalamak zorundayız.
Dallas'ta yaşıyorum.
Sınır bölgelerinde yaşıyorum.
Hatta hâlâ yaşıyor, bakın.
Himalayalar'da yaşıyorum.
İsveç'te yaşıyorum,
Şehirde yaşıyorum.
O hâlâ çok canlıdır.
O hâlâ hayatta mıdır?
Onlar parlak kırmızı!
Amcamla birlikte yaşıyorum.
O muhtemelen hâlâ hayatta.