Translation of "Vivo" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "Vivo" in a sentence and their turkish translations:

- Vivo aquí.
- Yo vivo aquí.

Burada yaşıyorum.

- Todavía estoy vivo.
- Sigo vivo.

Hâlâ hayattayım.

- Vivo enseguida.
- Vivo al lado.

Yan tarafta yaşıyorum.

- Yo vivo solo.
- Vivo solo.

- Yalnız yaşıyorum.
- Ben yalnız yaşıyorum.

- Ahora vivo aquí.
- Vivo aquí ahora.

Şimdi burada yaşıyorum.

Está vivo.

O yaşıyor.

Vivo solo.

Ben tek başıma yaşıyorum.

Vivo aquí.

Burada yaşıyorum.

- Vivo en Kakogawa.
- Yo vivo en Kakogawa.

Kakogawa'da yaşıyorum.

- Yo vivo en Hyogo.
- Vivo en Hyogo.

Hyogo'da yaşıyorum.

- Yo vivo en Helsinki.
- Vivo en Helsinki.

Helsinki'de yaşıyorum.

- Vivo en Turquía.
- Yo vivo en Turquía.

- Türkiye'de yaşıyorum.
- Türkiye'de yaşarım.

- Yo vivo en Kobe.
- Vivo en Kobe.

Ben, Kobe'de yaşıyorum.

- ¿Sabe usted dónde vivo?
- ¿Sabes dónde vivo?

Nerede yaşadığımı biliyor musun?

- Vivo en Sarajevo.
- Yo vivo en Sarajevo.

Ben Saraybosna'da yaşıyorum.

- Vivo en Malta.
- Yo vivo en Malta.

Malta'da yaşıyorum.

- Vivo en un apartamento.
- Vivo en un piso.
- Vivo en un departamento.

Bir apartman dairesinde yaşıyorum.

- ¿El pez está vivo todavía?
- ¿Sigue vivo el pez?
- ¿Este pez sigue vivo?
- ¿Este pez está vivo todavía?

Balık hâlâ canlı mı?

- ¿Sigue vivo el pez?
- ¿Este pez sigue vivo?
- ¿Este pez está vivo todavía?

Bu balık hâlâ canlı mı?

- Vivo en el campo.
- Vivo en el país.

Ben kırsal kesimde yaşamaktayım.

- Vivo en el norte.
- Vivo hacia el norte.

- Taşrada yaşıyorum.
- Şehir dışında yaşıyorum.

- Yo vivo justo allí.
- Yo vivo justo allá.

Tam orada yaşıyorum.

Vivo en Tiflis.

Ben Tiflis'te yaşıyorum.

Vivo en Moscú.

Moskova'da yaşıyorum.

Vivo en Fiji.

Fiji'de yaşıyorum.

Lo enterraron vivo.

- O canlı gömüldü.
- Canlı canlı gömüldü.

Vivo en Shymkent.

Çimkent'te yaşıyorum.

Quiero quedarme vivo.

Hayatta kalmak istiyorum.

Vivo en Tahití.

Tahiti'de yaşıyorum.

Tom está vivo.

- Tom yaşıyor.
- Tom hayatta.
- Tom hayattadır.
- Tom sağ.

¿Tom está vivo?

Tom hayatta mı?

Vivo en Kazajistán.

Kazakistan'da yaşıyorum.

¿Para qué vivo?

Ne için yaşıyorum?

Vivo en Atenas.

Atina'da yaşıyorum.

Vivo en Milán.

Milano'da yaşıyorum.

¿Sigues vivo, Sysko?

Hala hayatta mısın, Sysko?

Todavía está vivo.

- O hâlâ hayatta.
- Hâlâ hayatta.

Vivo en Japón.

- Ben Japonya'da yaşıyorum.
- Japonya'da yaşıyorum.

Vivo en Estambul.

İstanbul'da yaşıyorum.

Vivo en Roma.

Roma'da yaşıyorum.

Vivo en Tokio.

Tokyo'da yaşıyorum.

Vivo en Australia.

Ben Avustralya'da yaşıyorum.

Vivo aquí solo.

Burada yalnız yaşıyorum.

Todavía estás vivo.

Hâlâ hayattasın.

Tom sigue vivo.

Tom hâlâ hayatta.

Vivo en Bucarest.

Bükreş'te yaşıyorum.

Vivo en Cantón.

Canton'da yaşıyorum.

¿Sabes dónde vivo?

Nerede yaşadığımı biliyor musun?

Vivo en Ereván.

Ben Erivan'da yaşıyorum.

Vivo para comer.

Ben yemek için yaşarım.

Vivo en Qatar.

Katar'da oturuyorum.

Vivo en Belfast.

Ben Belfast'ta yaşıyorum.

Vivo en Yokohama.

Yokohama'da yaşıyorum.

Vivo en Białystok.

Białystok'ta yaşıyorum.

Ahora vivo aquí.

Şimdi burada yaşıyorum.

Vivo en Turquía.

- Türkiye'de yaşıyorum.
- Türkiye'de yaşarım.

Vivo en Guadalajara.

Guadalajara'da yaşıyorum.

Vivo en Maastricht.

Maastricht'te yaşıyorum.

Vivo en Etiopía.

Etiyopya'da yaşıyorum.

- Yo vivo con mis padres.
- Vivo con mis padres.

Ebeveynlerimle birlikte yaşıyorum.

- Vivo cerca del trabajo.
- Vivo cerca de donde trabajo.

Çalıştığım yere yakın yaşıyorum.

- Vivo en la planta baja.
- Vivo en el primer piso.

Zemin katta oturuyorum.

- Debemos capturar vivo al león.
- Tenemos que capturar al león vivo.
- Tenemos que atrapar vivo al león.

Biz aslanı canlı yakalamak zorundayız.

Ahora vivo en Dallas.

Dallas'ta yaşıyorum.

Vivo en la fontera.

Sınır bölgelerinde yaşıyorum.

Aún está vivo. Miren.

Hatta hâlâ yaşıyor, bakın.

Vivo en el Himalaya.

Himalayalar'da yaşıyorum.

En Suecia donde vivo,

İsveç'te yaşıyorum,

Vivo en la ciudad.

Şehirde yaşıyorum.

Todavía está muy vivo.

O hâlâ çok canlıdır.

¿Él aún está vivo?

O hâlâ hayatta mıdır?

¡Son de rojo vivo!

Onlar parlak kırmızı!

Vivo con mi tío.

Amcamla birlikte yaşıyorum.

Probablemente todavía está vivo.

O muhtemelen hâlâ hayatta.