Translation of "Quemé" in Turkish

0.026 sec.

Examples of using "Quemé" in a sentence and their turkish translations:

Yo los quemé.

Onları yaktım.

Quemé el papel.

- Ben kâğıdı yaktım.
- Kâğıdı yaktım.

Me quemé el dedo.

Ben parmağımı yaktım.

Me quemé la lengua.

Dilimi yaktım.

Me quemé con agua hirviendo.

Kaynar suyla kendimi yaktım.

Me quemé la yema del dedo.

Parmak ucumu yaktım.

Me quemé los dedos mientras preparaba pochoclo.

Patlamış mısır hazırlarken parmağımı yaktım.

Me quemé la mano con una plancha.

Bir ütüyle elimi yaktım.

Cuando llegué a Japón quemé las naves.

Japonya'ya geldiğimde köprüleri yaktım.

Me quemé los dedos en una plancha caliente.

Sıcak bit ütüde parmaklarımı yaktım.

Quemé mis dedos en la placa esta mañana.

Bu sabah parmaklarımı ocakta yaktım.

- Me quemé con el sol.
- Me tosté con el sol.

- Yandım.
- Bronzlaştım.

Me quemé el dedo cuando fui a cambiar la lámpara.

Lambayı değiştirirken parmağımı yaktım.

El café estaba tan caliente que casi me quemé la lengua.

Kahve o kadar sıcaktı ki neredeyse dilimi yakıyordum.