Translation of "Voz" in Turkish

0.019 sec.

Examples of using "Voz" in a sentence and their turkish translations:

- Baja la voz.
- Bajá la voz.
- Baje la voz.
- Bajen la voz.

Sesini alçalt.

- Levanta la voz.
- Levantá la voz.
- Levante la voz.

Sesinizi yükseltin.

Detengan la voz interna, la voz negativa.

Olumsuz olan öz-konuşmayı bırakın.

- Tom perdió la voz.
- Tom perdió su voz.

Tom sesini kaybetti.

- Tenés una voz hermosa.
- Tienes una voz hermosa.

Güzel bir sesin var.

Odio mi voz.

Sesimden nefret ediyorum.

Cuida tu voz.

Sesinizi kaydedin.

Baja la voz.

Sakin ol.

La voz del pueblo es la voz de Dios.

İnsanların sesi Tanrının sesidir.

- Su voz es muy bonita.
- Su voz suena muy bello.

Onun sesi çok güzel geliyor.

- Bajad la voz.
- Haced el favor y bajad la voz.

Susun lütfen.

- Tom tiene una voz profunda.
- Tom tiene una voz grave.

Tom'un pes bir sesi var.

- Estoy feliz de escuchar tu voz.
- Estoy feliz de oír tu voz.
- Me alegra oír tu voz.

Sesinizi duyduğum için mutluyum.

Esa voz dice "¡No!"

o ses diyor ki "Hayır!"

¿Alguien escucha mi voz?

sesimi duyan var mı?

Léelo en voz alta.

Yüksek sesle okuyun.

Cantamos en voz alta.

Biz yüksek sesle şarkı söyledik.

Ella alzó la voz.

O, sesini yükseltti.

Tiene una voz joven.

Genç bir sesi var.

Ella bajó su voz.

O sesini alçalttı.

Tom apagó la voz.

Tom sesini alçalttı.

Tenés una voz hermosa.

Güzel bir sesin var.

Él tiene voz dulce.

Onun tatlı bir sesi vardır.

¡No alces la voz!

Sesini yükseltme.

Quiero escuchar tu voz.

Senin sesini duymak istiyorum.

Habla en voz baja.

Sesini alçalt.

Su voz es mejor.

Onun sesi daha iyi.

No levantes la voz.

Sesini yükseltme.

Tienes una voz maravillosa.

Harika bir sesin var.

Tom alzó su voz.

Tom sesini yükseltti.

- Es la voz de una vieja.
- Es la voz de una anciana.

Yaşlı bir kadının sesi.

- Tom, definitivamente, tiene una voz agradable.
- Tom tiene una voz agradable, definitivamente.

Tom'un kesinlikle güzel bir sesi var.

Lo dijo en voz alta.

Yüksek sesle söyledi.

Todavía puedo oír tu voz.

- Hâlâ sesini duyabiliyorum.
- Ben hâlâ senin sesini duyabiliyorum.

Betty tiene una voz dulce.

Betty'nin tatlı bir sesi var.

Él tiene una voz fuerte.

O yüksek bir sese sahip.

No me levantes la voz.

Bana sesini yükseltme.

Ella tiene una agradable voz.

Onun hoş bir sesi var.

Dilo claramente en voz alta.

Onu yüksek sesle açıkça söyleyin.

Es la voz de Baba.

O, Baba'nın sesi.

Realmente tenés una voz hermosa.

Gerçekten güzel bir sesin var.

Él habla en voz alta.

O, yüksek sesle konuşuyor.

Él tiene una voz profunda.

Onun derin bir sesi var.

Él tiene una hermosa voz.

Onun güzel bir sesi var.

Mientras dormía oí tu voz.

Uykumda onun sesini duydum.

Creí haber oído tu voz.

Sesini duyduğumu düşündüm.

Empezó a levantar la voz.

O, sesini yükseltmeye başladı.

Tom nunca levanta la voz.

Tom asla sesini yükseltmez.

Tu voz me hizo llorar.

Sesin beni ağlattı.

Ella tiene una bonita voz.

Onun güzel bir sesi var.

Ella habla en voz alta.

O, yüksek sesle konuşuyor.

Tom tiene una voz baja.

Tom'un pes bir sesi var.

Tom tiene una voz aguda.

Tom'un çok tiz bir sesi var.

Su voz es muy bella.

Onun sesi çok güzel.

- Leyó el poema en voz alta.
- Él leyó el poema en voz alta.

Şiiri yüksek sesle okudu.

El primer principio es la voz.

İlk ilkemiz sestir.

La voz de Tony es agradable.

Tony'nin sesi güzel.

La cantante tiene una voz hermosa.

Şarkıcı güzel bir sese sahiptir.

La grabadora ha grabado su voz.

Kaset kaydedici, onun sesini kaydetti.

Su voz era suave y bonita.

Onun sesi yumuşak ve güzeldi.

Lea el libro en voz alta.

Kitabı yüksek sesle okuyun.

Su voz es gentil y cálida.

Sesi kibar ve sıcaktır.

Creí oír la voz de Tom.

Tom'un sesini duyduğumu sandım.

Saluda a todos en voz alta.

O herkesi yüksek sesle selamlar.

Parece la voz de mi padre.

Babamın sesine benziyor.

Por favor hable en voz baja.

Lütfen alçak sesle konuşun.

No debes hablar en voz alta.

Yüksek sesle konuşmamalısın.

Escuché la voz de mi corazón.

Yüreğimin sesini dinledim.

Su fuerte voz llamó mi atención.

Onun yüksek sesi dikkatimi çekti.

Tom escuchó la voz de Mary.

Tom, Mary'nin sesini duydu.

Esa es la voz de Tom.

O, Tom'un sesi.

La hiena imita la voz humana.

Sırtlan insan sesi taklit eder.

Siempre le habla en voz alta.

O, onunla her zaman yüksek sesle konuşur.

Casi me reí a toda voz.

Neredeyse kahkaha patlatacaktım.

Ella tiene una voz muy buena.

- Onun çok iyi bir sesi var.
- Çok iyi bir sesi var.

Su voz es agradable de oír.

Sesi dinlemek için hoş.

- También me gusta la voz de ese cantante.
- También me gusta la voz del cantante.

Ben de şarkıcının sesini beğeniyorum.

Después de 20 minutos, escucho una voz

Yirmi dakika olmuştu ki, şuradan gelen bir ses duydum.

Y la voz dice: "Me llamo Ronan".

"Benim adım Ronan." diye bir ses.

Esa voz en mi cabeza me dice

kafamın içindeki o ses diyor ki

Hablando en voz baja de sus sueños,

hayallerinden, umutlarından, geleceklerinden

Que se atreve a alzar la voz,

cesurca ne düşündüğünü açıkça söyleyen

Pero esta vez, oí una nueva voz.

Ama bu sefer, yeni bir ses duydum.

El pequeño macho necesita encontrar su voz.

Bu minik erkeğin etkili bir ses bulması lazım.

Esta voz se escuchó incluso desde Estambul

bu ses İstanbul'dan bile duyulmuştu

La voz me recordaba a mi madre.

Ses bana annemi hatırlattı.

Ella habló con un hilo de voz.

Zayıf bir sesle konuştu.

Él leyó la carta en voz alta.

O, mektubu yüksek sesle okudu.

Su voz suena mejor que la tuya.

Onun sesi seninkinden daha iyi görünüyor.

Su voz aún suena en mis oídos.

Sesi hâlâ kulaklarımda çınlıyor.