Examples of using "Permitir" in a sentence and their turkish translations:
Ona izin veremem.
Ben buna izin veremem.
Bunun olmasına izin veremem.
Onu göze alamayız.
Sana izin veremem.
Buna izin vermeyi reddediyorum.
Bunu kim göze alabilir?
Sana yardım etmeme izin vermeliydin.
O kadar çok ödemeyi göze alamam.
Mary'nin ölmesine izin veremeyiz.
Onu yapmana izin veremem.
Onun olmasına izin veremezsin.
Gerçekten ona paramız yeter mi?
Buna mali gücüm yetebilir.
Bunun sürmesine izin veremem.
Onun olmasına izin vermek istemiyorum.
kafadan (hemen) karşılaşmıyoruz.
Bizim sistemimiz bunu cerrahi girişim olmadan yapabilir.
Buna izin vereceğim.
Onu satın almayı göze alamam.
genel bir tartışma ve farkındalık yaratmamıza yardım edecektir.
Bu tarantulanın kaçmasına izin veremeyiz.
Karşılayamayacağımız bir lüks.
Hatalarına bir daha asla göz yummayacağım.
Öğretmenler bazen öğrencilerinin stres atmasına izin vermeliler.
Bu yıl yeni bir araba alamam.
Ben böylesine pahalı bir restoranda yemek yemeği göze alamam.
Bundan dolayı diğer insanların da
Tom'un Mary ne isterse alabilecek maddi durumu var.
Böyle pahalı bir restoranda yemek yemeye gücüm yetmez.
Ona gücü yetmez.
Fabius hasmının kaçışına izin vermesinden ötürü küçük düşürülmüştü.
Oğluna her zaman kendi bildiğini okumasına izin vermemelisin.
Yeni bir araba alabilir miyiz?
Ben harçları göze alamam.
Bir avukata gücün yetmiyorsa, sizin için biri temin edilecek.
Dan Linda'yı kaçırmak için polisin dikkatini dağıtmaya çalıştı.
Oğlunun bencil bir çocuk gibi davranmasına izin vermemelisin.
Bunu okumana izin veremem.
Tom kullanılmış bir arabayı bile almayı göze alamaz.
O her gün, dışarıda yemek yerdi, ancak şimdi buna gücü yetmiyor.
- Bundan böyle hatalarına göz yummayacağım.
- Artık hatalarını hoş görmeyeceğim.
Yeni bir araba bir yana, kullanılmış bir araba almayı bile göze alamam.
- Kullanılmış bir araba almayı göze alamam.
- İkinci el araba almaya param yetmez.
- İkinci el araba alacak param yok.
Robotların, kendi kararlarını verebilmelerine olanak tanımak tehlikeli olabilir; çünkü sahiplerine karşı çıkabilirler.
Hatalarını bir daha hoş karşılamam.