Examples of using "Tuya" in a sentence and their turkish translations:
O şey senin mi?
Seninkini getirdin mi?
Bu sizinki.
O senin değil.
Senin hatandı.
Ve bu senin suçun.
- Sen suçlanacaksın.
- Suçlusu sensin.
Bu kep sana mı ait?
Bu radyo senin mi?
Bu bisiklet senin mi?
- Seçim size kalmış.
- Sen bilirsin.
Hangisi seninki?
Bu senin hatan değil.
Bu senin işin.
Bu gece senin gecen.
- Karar seninkiydi.
- Senin kararındı.
- Karar senindi.
- Lütfen bana bir resminizi gönderin.
- Lütfen bana bir fotoğrafını gönder.
Hangi çanta sizinki?
Senin kendi fikrin mi?
- Senin fincanın hangisi?
- Hangisi senin fincanın?
O benim hatam, senin değil.
Bu siyah çanta senin mi?
Bana senin bir resmini gönderebilir misin?
Söylediğin her söz bir yalan.
O siyah çanta senin mi?
Benim fikrim seninkinden farklı.
Lütfen bana bir fotoğrafınızı verin.
Bu ev benim, senin değil.
- Bu senin hatan.
- Senin hatan.
Ben seninim.
Bunu hiçbiri senin hatan değildi.
Benim evim seninki gibidir.
Senden küçük bir yardıma ihtiyacım var.
Bu daktilo sizin mi?
CA: Reed, bir başka tutkundan bahsetmek istiyorum.
Onun fikri seninkinden daha iyi.
Onun sesi seninkinden daha iyi görünüyor.
Benim düşüncem sizinkinden farklı.
Cüzdanımda senin bir resmin var.
- Benim dövmem seninkinden daha iyi.
- Benim dövmem sizinkinden daha iyi.
Benim kameram seninkinden farklıdır.
Bunun senin hatan olduğunu sanmıyorum.
Bu raketlerden hangisi senin?
Bu top senin mi yoksa onun mu?
Benim cevabım sizinkiyle uyuşuyor.
Müdür bunun senin hatan olduğunu söyledi.
O radyo senin mi?
Seninki hariç tüm kompozisyonlar iyiydi.
Benim fikrim seninkinden oldukça farklı.
Benim kameram senin kameranla aynı.
Benim kameram seninkinden çok daha iyidir.
Bize mi gidelim size mi?
Benim yatağım, seninkinden daha rahat.
Senin hatan değil, Alison'un.
Sıradaki senin.
Bu bisiklet benim. Seninki şurada.
Benim görüşüm sizinki ile aynı.
Bunun parası sizden.
Benim evim sizinkinden daha rahat.
- Bu sizinkiyle aynı kamera.
- Bu seninkiyle aynı kamera.
Bu senin hatan.
- Akşam yemeğini nerede yediğimiz benim için dert değil. O tamamen sana kalmış.
- Yemeği nerede yediğimiz umurumda değil. Bu tamamen sana kalmış.
Bunun hepsi senin suçun. O yüzden sen en iyisi sus.
Benim kanım seninkinden daha kırmızı değil.
Benim evim senin evindir.
Tom, bu senin hatan değil.
Sana kendininkini hatırlatan bir dili istiyorsun.
Odam seninkinin iki katı kadar büyük.
Kaza için seni suçlamıyorum. O senin hatan değildi.
- Odam seninkinden üç kat daha büyük.
- Odam seninkinin üç katı.
Motosikletim seninki gibi bir şey değil.
Bak, benim evim sizinki kadar kirli değil.
Benim kutum seninkinin iki katı kadar ağırdır.
Hepsi senin hatan.
O senin mi?
Ben suçlanacağım, sen değil.
Benim evimden sizinkine olan uzaklık iki kilometredir.
Eğer politikacıların söylediğine inanırsan, bu gerçekten senin kendi hatan.
Her bir sözün kalbimi acıtıyor.
Seninki daha kötü.
Beni bir kez kandırırsan, sana yazıklar olsun. Beni iki kez kandırırsan, bana yazıklar olsun.
Karım güzel değil. Seninki.
Olan her şeyden sen sorumlusun, değil mi?
- Seni ilgilendirmez.
- Sizi ilgilendirmez.
- Onun sizinle bir ilgisi yok.
- Bu sizi ilgilendirmez.
- Bu seni ilgilendirmez.
- Sana ne.
Benimki, seninki kadar iyi değil.
Seninki daha iyi.
Seninki benden daha büyük.