Examples of using "Opción" in a sentence and their turkish translations:
Seçeneğin yok.
Seçeneğin yok.
Hepimizin bir seçeneği var.
Tercihin yok.
O bir seçenek.
Seçeneğimiz yok.
Onların seçeneği yok.
Hiç seçeneğim yoktu.
Bir seçeneğim var mıydı?
Başka bir seçenek daha var.
Başka seçeneğin yok.
Hepimizin bir seçeneği var.
Başka seçenek yok.
Doğru seçeneği işaretleyin.
Üçüncü bir seçenek istiyorum.
- Başka bir seçeneğim yok.
- Benim herhangi bir başka seçeneğim yok.
Ben başka bir seçenek görmüyorum.
Başka hangi seçeneğim vardı?
Her zaman bir seçeneğimiz var.
O seçeneğimiz yoktu.
Ben bu seçeneği düşünüyorum.
Bizim başka bir seçeneğimiz yoktu.
Başka seçeneğimiz yok.
- Hiçbir seçenek görmüyorum.
- Hiçbir seçeneği anlamadım.
Başka seçeneğin yok.
Tom'un hiçbir seçeneği yok.
ödemekten başka şansımız olmaz.
Tek seçeneği... ...saldırmak.
İkinci bir seçeneğimiz yok.
O bir seçenek değil.
Bir seçeneğimiz olduğunu sanmıyorum.
Hiçbir seçeneğim kalmadı.
Bu kesinlikle bir seçenek.
Çünkü başka bir seçenekleri yok.
Kalmaktan başka seçeneğim yoktu.
Hiçbir seçenek yoktur.
Tom hiçbir seçeneği olmadığını biliyor.
Seçeneğim yok.
Gelmekten başka seçeneğim yoktu.
Hiç seçeneğim yok.
Korkarım ki seçeneğim yok.
Seçeneğimiz kalmadı.
Gitmekten başka seçeneğim yoktu.
Devam etmekten başka seçeneğimiz yok.
Tom bana hiçbir seçenek bırakmadı.
Tom'un hiçbir seçeneği olmayabilir.
- Tom size çok seçenek bırakmadı.
- Tom sana fazla seçenek bırakmadı.
''Asla istemem'' seçeneğine tıklardım.
Bunu yapmaktan başka seçeneğim yok.
Matarayı kullanmak çok daha iyi bir yol olurdu.
Kovalama seçeneğine döneceğiz. Yolunu kesmeye çalışacağım.
Bu yol, buradan çıkmak için en iyi şansım olacak.
Öyle yapmaktan başka seçimin yok.
Tom'un gitmekten başka seçeneği yok.
Onun kaçmaktan başka seçeneği yoktu.
O başka seçeneği olmadığını biliyor.
Ben onun bir seçenek olduğunu sanmıyorum.
Korkarım seçeneğimiz yok.
Neyse, başka seçeneğimiz yok.
Tom'un bir seçeneği olmayacak.
Bir seçeneğim yok. Şimdi bunu yapmak zorundayım.
Ona itaat etmekten başka bir şey yapamıyorum.
İstifa etmekten başka seçeneği yoktu.
Geri çekilme, Olaf için bir seçenek değildi.
Başka seçimimiz yok.
Onun gitme ya da kalma seçeneği vardı.
Başka seçeneğim yoktu.
Tom diğer seçenekler olup olmadığını sordu.
Yani geleneksel olmayan seçimi yapma şansınız var.
Tek seçenek var: Bu tepeden halatla inmek.
Kurtarma ekibini çağırmaktan başka çarem yok.
Hangi seçenek panzehri yenilememiz için bize en iyi şansı verir?
Söz konusu grevler, artık seçenek olmaktan çıkacaklar
Fakat orman faresinin böyle bir seçeneği yok.
Uçağa binmekten başka seçeneğim yoktu.
Seçeneğim yok.
Sadece üyelerini seçebilirlerdi
- Onun tek seçeneği olduğunu Tom'a söyledim.
- Tom'a bunun onun tek seçeneği olduğunu söyledim.
"Niye ben?" "Çünkü, eleme işleminde başka seçenek yoktu."
Tüm projeden vazgeçmekten başka seçenek yoktu.
Pekâlâ, kanyondan inip aşağıda parlayan metalin
Çabuk olun ve oraya en hızlı şekilde nasıl gideceğimize karar verin.
peki bu madenden çıkmak için hangi yolu kullanmalıyız?
Artık başka seçeneğimiz yok, acil durum kurtarma ekibini çağırmalıyız.
Söylenileni yapmaktan başka seçeneği yoktu.
Tom'a güvenmekten başka seçeneğimiz yok.
Onların bana servis ettiklerini yemekten başka seçeneğim yok.
Tom kavgaya karışmak istemiyordu, fakat başka seçeneği yoktu.
Ağaç kabuğu daha iyi bir seçim olurdu. Geri dönmemiz lazım, hadi.