Translation of "Mandó" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "Mandó" in a sentence and their turkish translations:

¿Quién mandó esto?

Bunu kim gönderdi?

Me mandó un regalo.

- O bana bir hediye gönderdi.
- O bana bir hediye yolladı.
- Bana bir hediye göndermiş.

¿Quién mandó las flores?

Çiçekleri kim gönderdi?

- Tom mandó a casa a Mary.
- Tom mandó a Mary a casa.

Tom, Mary'yi eve gönderdi.

Tom me mandó un mensaje.

Tom bana bir mesaj gönderdi.

Mandó flores a su madre.

Annesine çiçekler gönderdi.

El profesor nos mandó deberes.

Öğretmen bize ödev verdi.

El me mandó limpiar la habitación.

O, bana odayı temizlememi emretti.

Él me mandó un mensaje corto.

O, bana kısa bir not gönderdi.

Quiere saber quién mandó las flores.

O, çiçekleri kimin gönderdiğini bilmek istiyor.

Ella no me mandó ninguna carta.

O bana hiç mektup göndermedi.

Ya escrita la carta, la mandó.

O, mektubu yazar yazmaz gönderdi.

Tom le mandó flores a Mary.

Tom Mary'ye çiçekler gönderdi.

¿Quién mandó a construir esta casa fea?

Bu çirkin evi kim inşa etmişti?

Las manzanas que me mandó estaban deliciosas.

Bana gönderdiği elmalar lezzetliydi.

Tom le mandó unas flores a Mary.

Tom Mary'ye bazı çiçekler gönderdi.

Judy mandó a los niños al dormitorio.

Judy çocuklarını yatağa gönderdi.

Nos mandó escribir una redacción para las vacaciones.

O bize tatil sırasında yazmamız için bir kompozisyon verdi.

La abuela nos mandó una caja de manzanas.

Büyükannem bize bir kutu elma gönderdi.

- Te mandó un libro.
- Te envió un libro.

O sana bir kitap gönderdi.

Tom le mandó una tarjeta de cumpleaños a Mary.

Tom Mary'ye bir doğum günü kartı gönderdi.

Tom le mandó a Mary una tarjeta de Navidad.

Tom Mary'ye bir Noel kartı gönderdi.

Viendo que los mormones habían comprometo a todas sus tropas, Baibars mandó mensajes urgentes

Moğolların tüm birliklerini kullandığını gören Baybars sağ kanada

- Él le envió una tarjeta a Mary.
- Él le mandó una tarjeta a Mary.

O Mary'ye bir kart gönderdi.

Tom apreció todas las cartas que le mandó Mary mientras él estaba en prisión.

Tom hapishanede iken Mary'nin ona gönderdiği tüm mektupların değerini bildi.

- Mi papá me mandó a lavar el carro.
- Mi papá me dijo que lavara el carro.

Baba bana arabayı yıkamamı söyledi.

- Ella cerró la sombrilla y echó a correr.
- Ella cerró el paraguas y echó a correr.
- Ella cerró el paraguas y se mandó a correr.

O, şemsiyesini kapattı ve koşmaya başladı.

- Ella tiene curiosidad por saber quién mandó las flores.
- Ella tiene curiosidad por saber quién le envió las flores.
- Ella quiere saber quién le envió las flores.

O, çiçekleri kimin gönderdiğini bulmak için meraklıdır.