Translation of "Llevarle" in Turkish

0.003 sec.

Examples of using "Llevarle" in a sentence and their turkish translations:

Por lo menos puedo llevarle a casa.

En azından onu eve götürebilirim.

- Puedo llevarle las maletas.
- Puedo llevarte las maletas.

Ben o bavulları senin için taşıyabilirim.

¡Tenemos que llevarle urgentemente al hospital, está gravemente herido!

Onu acilen hastaneye götürmeliyiz, o ağır yaralı!

No perdimos ni un segundo en llevarle al hospital.

Onu hastaneye gönderirken hiç zaman kaybetmedik.

Nadie se había atrevido ni había considerado llevarle la contraria.

Kimse doktora karşı çıkmaya ne cesaret etmiş ne de bunu düşünmüş.

- Necesito traerle algo a Tom.
- Necesito llevarle algo a Tom.

Tom için bir şey almalıyım.

Tenemos que llevarle al hospital antes de que sea demasiado tarde.

Çok geç olmadan önce onu hastaneye götürmek zorundayız.

Cuando mi hermano era pequeño, solía llevarle al parque a menudo.

Erkek kardeşim gençken onu sık sık parka götürürdüm.

- Tengo que comprarle algo a Tom.
- Tengo que llevarle algo a Tom.

Tom'a bir şey almalıyım.

Un doctor visitó a un paciente para llevarle una buena y una mala noticia: "La mala noticia es: usted no vivirá más allá del término de este día. Y aquí va la buena noticia: se me olvidó decírselo ayer."

Doktor, hastasına bir iyi ve bir kötü haberi olduğunu söyler: "Kötü haber artık bu günden sonra yaşamayacaksınız. Ve işte iyi haber, bunu size dün söylemeyi unuttum."