Translation of "Maletas" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Maletas" in a sentence and their turkish translations:

- Haz tus maletas.
- Hagan sus maletas.

Çantalarını hazırla.

- Puedo llevarle las maletas.
- Puedo llevarte las maletas.

Ben o bavulları senin için taşıyabilirim.

¿Podría vigilarme las maletas?

Bagajıma bakacak mısın?

¿Dónde están tus maletas?

Valizlerin nerede?

¿Dónde están mis maletas?

Bagajım nerede?

Puedo llevarte las maletas.

Valizlerini taşıyabilirim.

¿Dónde puedo documentar mis maletas?

Bagajımı nerede kontrol ettirebilirim?

Estas maletas son muy pesadas.

Bu bavullar gerçekten ağır.

Tom me llevó las maletas.

Tom bavulları benim için taşıdı.

¿Dónde quieres que ponga estas maletas?

Bu valizleri nereye koymamı istiyorsun?

Sino un verdadero viaje de empacar maletas.

gerçek, çantanı toplayıp çık tarzı bir seyahate.

Me llevó una eternidad hacer mis maletas.

Valizlerimi toplamak uzun zamanımı aldı.

¿Quisiera que le ayude con sus maletas?

Valizlerini taşımana yardım etmemi ister misiniz?

Acomode bien las maletas en el portaequipajes.

Çantaları dikkatle rafın üzerine koyun.

¿Puedes colocar estas maletas en el auto?

Bavulları arabaya yerleştirebilir misin?

Las maletas a su izquierda son las mías.

Solundaki çantalar benimkilerdir.

Tom solo hizo las maletas y se marchó.

Tom sadece valizini topladı ve gitti.

Hay un límite de dos maletas para cada pasajero.

Her yolcu için iki parça bagaj limiti vardır.

¿Quiere ayudarme a bajar las maletas de la red?

Bavulları raftan indirmeme yardım eder misin?

- ¿Qué hizo con mis maletas?
- ¿Qué hiciste con mi equipaje?

Bagajımı ne yaptın?

Le dije a mi mujer: Liliane, haz las maletas, volvemos a París.

Karıma söyledim: Liliane, çantaları topla, Paris'e geri gidiyoruz.

Cuando llegué a casa me di cuenta de que una de mis maletas había desaparecido.

Eve geldiğimde, benim bavullardan birinin kaybolduğunu fark ettim.

Deje que yo lleve sus maletas. Debe de estar cansado del viaje y ellas deben de estar pesadas.

Bagajını taşıyayım. Yolculuktan yorgun olmalısın ve o ağır olmalı.