Examples of using "Lavar" in a sentence and their turkish translations:
Yıkanmak istiyorum.
Onu araba yıkarken gördüm.
Çamaşır yıkamak benim işim.
Giymeden önce yıka.
- Marulu yıkamam gerekiyor mu?
- Marulu yıkamalı mıyım?
Bu gömleği yıkamalısın.
Bulaşıkları yıkamak zorundayım.
Temizlenecek elbiselerimi aldım.
Ben az önce arabayı yıkadım.
Bulaşıkları yıkayacağım.
Arabamı yıkayacağım.
Onun işi bulaşıkları yıkamaktır.
- Bu bulaşıkları yıkamama yardımcı olabilir misin?
- Bu bulaşıkları yıkamama yardım edebilir misin?
O, arabasını yıkamaya başladı.
Yüzümü yıkayacağım.
Lütfen kes, yıka ve kurut.
Ellerimi yıkayacağım.
Arabayı nöbetleşe yıkadık.
Ona bulaşıkları yıkaması için yardım ettim.
Kim benim kirli arabamı yıkamak ister?
Biri onun arabayı yıkadığını gördü.
Kirli çamaşırları yıkamak istedi.
Bulaşıkları yıkamama yardım eder misin?
Paula, yarın arabayı yıkayacak.
Babam bana arabayı yıkattı.
Bulaşıkları yıkadıktan sonra televizyon izledim.
Onun işi arabaları yıkamaktır.
Ellerimi nerede yıkayabilirim?
Bulaşıkları temizledikten sonra, ben onları durularım.
Bütün bu kirli tabakları yıkamalıyız.
Git ve bulaşıkları yıkamaya yardım et.
Bulaşıkları yıkamak için kimin sırası?
Bulaşıkları yıkama sırası Mary'de.
Çamaşır yıkamayı neredeyse bitirmek üzereyim.
Tom, Mary'ye arabayı yıkattı.
Tom bulaşık yıkamayı sevmez.
O, arabayı yıkamak zorunda değil.
Az önce bütün bulaşıkları yıkadım.
Onların işi arabaları yıkamaktır.
Annemin bulaşıkları yıkamasına yardım ettim.
Jane'in yıkanacak çok giysisi var.
- Ona yüz dolara arabamı yıkattım.
- Ona arabamı yıkamak için bir yüz dolar verdim.
Yemeden önce meyveyi yıkamalısın.
Tom bulaşıkları yıkamayı henüz bitirdi.
Tom Mary'nin bulaşıkları yıkamasına yardım etti.
Kız bulaşıkları yıkamayı sevmiyordu.
Bütün çamaşırımı bir defada yıkayabilir miyim?
Yemek yemeden önce ellerimi nerede yıkayabilirim?
Biz arabayı temizlemeliyiz.
O, arabayı yıkamada ona yardım etmeye hazırdı.
Hava güneşliyken çamaşır yıkamak zorundayım.
Yapman gereken bütün şey bulaşıkları yıkamak.
Tom arabayı yıkamak zorunda değil. Mary onu zaten yıkadı.
Arabayı yıkamak beklediğimizden daha uzun zaman aldı.
Mike bugün annesinin arabasını yıkamak zorunda değil.
O, okula gitmeden önce saçını yıkardı.
Bulaşık yıkamaktan nefret ederim, hatta tuvalet temizlemekten daha çok.
Genellikle bulaşıkları yıkarım.
Ben sadece arabamı yıkatmanın ve cilalatmanın kaça mal olacağını merak ediyordum.
Küfretme yoksa ağzını sabunla yıkarım.
Ben sadece bulaşıkları yıkadım ve şimdi çöpü dışarı almak zorundayım.
Tom Mary'nin giysilerinin yıkanmadığını fark etti.
O, ya bulaşıkları yıkamayı bilmiyor ya da sadece tembel .
Onların arabayı yıkamasına yardım etmediğim için onların bana kızdığını düşündüm.
Baba bana arabayı yıkamamı söyledi.
Git dişlerini fırçala.