Translation of "Iban" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "Iban" in a sentence and their turkish translations:

¿Adónde iban ellos?

Onlar nereye gidiyorlardı?

iban a tener,

başvurusundan reddedilmek olabilir,

Ellos iban al hospital.

Onlar hastaneye gittiler.

¿En qué dirección iban?

Onlar hangi yönde gidiyorlardı?

¿No iban a venir?

Gelmeyecek miydiler?

- Ellos iban de la mano.
- Ellos iban tomados de la mano.

El ele gittiler.

Los amantes iban del brazo.

Sevenler kol kola yürüyordu.

- Se fueron.
- Se marcharon.
- Se iban.

Onlar gitti.

Ellos iban a matar a Tom.

Onlar Tom'u öldüreceklerdi.

No me iban a tomar en serio.

alınmayacağımdan korkuyordum.

Y los niños iban a jugar allí".

ve çocuklar orada oynamak zorundaydı."

Pensé que iban a ofrecerme el empleo.

İşi bana teklif edeceğini düşünmüştüm.

Pensé que las cosas iban a mejorar.

İşlerin daha iyi olacağını düşündüm.

Iban a ochenta kilómetros y nos adelantaron.

Onlar seksen kilometre yapıyorlardı ve bizi geçtiler.

Mis comentarios no iban dirigidos a ti.

Sözlerim size yönelik değildi.

Iban a tomar crédito, disparaban por la puerta.

Kredi çekmeye gidiyordu, adeta kapıdan kovuyorlardı.

Ellos anunciaron que iban a dar una fiesta.

Onlar bir parti vereceklerini duyurdular.

¿Cuántas personas iban a bordo de ese barco?

O gemide kaç kişi vardı?

Saltando de una ventana creyendo que iban a volar.

uçabileceğini sanıp pencereden atlayanlar gelebilir.

He oído que nos iban a subir el alquiler.

Kiramızı yükselteceklerini duydum.

Peter conoció a Pearl cuando iban juntos al colegio.

Birlikte okuldayken Peter Pearl ile karşılaştı.

Pensé que Tom y María se iban a casar.

Tom ve Mary'nin evleneceğini düşündüm.

Tom conoció a Mary cuando iban en enseñanza media.

Onlar lisedeyken Tom önce Mary ile tanıştı.

Tom y María iban sentados el uno frente al otro.

Tom ve Mary birbirlerinin karşısına oturmuştu.

¿Cuántos marineros iban a bordo del barco que se hundió?

Batan gemide kaç tane denizci vardı?

Al gatito le encantaba perseguir las monedas que iban rodando.

Kedi yavrusu yuvarlanan sikkeleri kovalamayı severdi.

- Sabía que ibas a llegar tarde.
- Sabía que iban a llegar tarde.

Geç kalacağını biliyordum.

Todos iban de su pueblo a su ciudad a Estambul para ser famosos

herkes köyünden kentinden İstanbul'a gidiyordu meşhur olmak derdine

Los turistas extranjeros iban sentados en el bus y miraban por la ventana.

Yabancı turistler otobüse oturup pencereden dışarı baktılar.

De cada uno de los altos directivos que iban a decidir mi destino.

her bir kıdemli liderin görsel nitelikteki çöp adamları.

Todo el mundo parecía saber ya que Tom y Mary se iban a divorciar.

Zaten herkes Tom ve Mary'nin boşanacağnı biliyor gibi görünüyordu.

Si iban en línea recta, llegarían a la Antártida y se detendrían en la frontera.

eğer dümdüz gitseydi antartikaya varır ve sınırda dururdu diyorlar

Todos los que iban en el coche dijeron que querían salir y estirar las piernas.

Arabaki herkes arabadan çıkmak ve bacaklarını germek istediğini söyledi.

Yo sabía que algo malo podía ocurrir si Tom y Mary iban a hacer caminatas juntos.

Tom ve Mary birlikte yürüyüşe gitselerdi, kötü bir şey olacağını biliyordum.

El avión explotó y se hundió en el océano, matando a todas las personas que iban a bordo.

Uçak patladı ve okyanusa düştü ve uçaktaki herkes öldü.