Examples of using "Igual" in a sentence and their turkish translations:
Ve yine o anda
Onun paralelliği yok.
yani her şeyleri aynı
Sizin gibi düşünüyorum.
Senin gibi düşünüyorum.
Aynı senin gibiyim.
Tıpkı bir otoban gibi,
Çocuklar ve yetişkinler,
ve tıpkı TRAPPIST gibi
Hâlâ çok uzakta.
tıpkı arılar gibi düşünün
aynı pusula gibi bize
Başta her şey aynı gibi görünüyor.
Bunun temel anlamı aynı kalır.
- Tom tıpkı benim gibi.
- Tom tam bana benziyor.
Sizin hissettiğinizin aynısını hissediyorum.
O, eşsiz bir şarkıcıdır.
Benim için fark etmez.
- Aynı baban gibisin.
- Sadece baban gibisin.
Aynı annen gibisin.
Evet. Ben de öyle düşünüyorum.
Kimin kazandığı umurumda değil.
Aynı görünmüyorsun.
Tıpkı erkek risk sermayedarlarının sorduğu sorular gibi.
Sen herkese aynı şekilde davranıyorsun."
Aldırış etmem.
O, benim kadar uzundur.
Şunu bir tasavvur et: O bir doktor, yine de sigara içiyor.
Tam erkek kardeşine benziyorsun.
Bugün hava dünkü gibi sıcak.
Önceki gibi aynı cevabı verdi.
Takım elbisen benimki ile aynı.
Hayat asla aynı kalmaz.
Kumu eşit dağıtın.
Bu tablo onunla aynı.
Sonuçlarını umursamıyorum.
Kent tıpkı önceden olduğu gibiydi.
Boyum Tom'unki kadar uzun.
Onlar aynı derecede zor taleplerde bulundular.
Neden olduğu umurumda değil!
Ama önemli olan, asla pes etmememiz.
sadece görebildiğimiz evrende.
hep mi aynı kalacak acaba
bir gemi gibi kayık gibi aynı
aynı kıtalar gibi onlar da hareket ediyor
Gelip gelmemen benim için önemli değil.
İki dağ eşit yüksekliktedir.
Ondan iki çıkarsa sekiz kalır.
Ben de öyle düşünüyorum.
Onun ricası bir emre denkti.
Sadece senin gibi olmak istiyorum.
Beş ile üçün toplamı sekize eşittir.
Dün seninki gibi bir dolma kalem aldım.
Rahatsız edilmiyorum.
Bir dolar yüz sente eşittir.
Mary Jack kadar hızlı yüzer.
Tom Boston'lu ve Mary'de öyle.
Senin durumun benimkiyle eşit.
Onu beğenip beğenmediğin önemli değil.
Onun ne yaptığı beni ırgalamaz.
Benim cevabım sizinkiyle uyuşuyor.
Tom tam olarak Mary gibi aynı şekilde hissediyor.
Bir sürü insan Tom'un hissettiği aynı şekilde hissediyor.
Ne yaparsan yap, seni yine seveceğim.
Susmak da bazen yalan söylemekle eşittir.
Bu ikisi az önceki gibi ileri ve geri gidiyor,
belki de "Dancing with the Stars" hoşunuza gidiyordur veya
Keşke öğretmenimin konuştuğu gibi İngilizce konuşabilsem.
Tom Bill'den daha çalışkan değil.
Tony İngilizceyi senin kadar iyi konuşur.
Böyle bir adamla evleneceğime, ölürüm daha iyi.
O, sorunu çözebildi, ve ben de.
- O babası kadar uzundur.
- Boyu babası kadar.
- Babasıyla aynı boyda.
- Babası kadar uzun.
O, erkek kardeşi gibi çok zekidir.
Büyüyünce aynı babam gibi olmak istiyorum.
Aynı şeyleri hissediyorum.
Gülümseme, her dilde aynıdır.
- Ah, her neyse.
- Aman, neyse.
Artık onlarla konuşmanın faydası yok.
Bu, dün kaybettiğim kolyenin aynısı.
Zengin ya da fakir olup olmaman benim için hiç fark etmez.
"Bir vizyon tahtası nasıl gerçekten yardım edebilir ki?" diyebilirsiniz.
Avrupa gibi Çin de apayrı birtakım değerleriyle
Yayın sektörüne olan bu erişimin eşi benzeri görülmemişti.
- Akşam yemeğini nerede yediğimiz benim için dert değil. O tamamen sana kalmış.
- Yemeği nerede yediğimiz umurumda değil. Bu tamamen sana kalmış.
Paranla ne yaptığın beni ilgilendirmiyor.
Kadınlar ve erkekler aynı derecede kötü araba kullanırlar.
Tom Mary'ye baktı, John da.
Elektro bir gitar akustik bir gitar gibi ses vermez.
Her eylem için eşit ve karşıt bir tepki vardır.
Tom'un kabul edip etmemesi umurumda değil.
Biz öğretmenler siz öğrenciler gibi insanız.
Oğlunun yanı sıra kızı da ünlüydü.
Şartlar aynı ama insanlar değişti.