Examples of using "Extranjeros" in a sentence and their turkish translations:
Onlar yabancı.
Hiç yabancı pullarınız var mı?
Biz yabancı değiliz.
hala daha yabancıların kaynakları
İki yabancı arkadaşım var.
O, bir yabancı dili öğrenmede hızlıdır.
Yabancı dillere ilgi duyuyor musun?
Yabancı dilleri seviyorum!
Yabancıymışız gibi davranalım.
Tom yabancılardan nefret eder.
Onun yabancılara karşı bir önyargısı var.
Bütün çocuklar yabancıdır.
Yabancılarla alay etme.
Hiç yabancı işçileri işe aldın mı?
Asakusa'da çok sayıda yabancı turist var.
Otel yabancı dolu.
Bu kural sadece yabancılar için geçerlidir.
DAN MITRIONE BUGÜN ÖLDÜRÜLDÜ Kentleri işgal edip cephanelikleri, bankaları...
Her yıl binlerce yabancı Japonya'yı ziyaret eder.
Biz hepimiz diğer ülkelerde yabancıyız.
Bu yasa sadece yabancıları etkiler.
Yabancı olan iki arkadaşı var.
- Neden sadece yabancıları durdurdun?
- Neden yalnızca yabancıları durdurdunuz?
Bu insanlar, bütün yabancılardan nefret ederler.
Onun işi yabancı alıcılarla görüşmek.
Ben mükemmel bir yabancı dil öğretmeniyim.
Yabancı firmalardan kaynaklanan bir rekabetle karşı karşıyayız.
Yabancı öğrenciler bu kulübe girebilirler mi?
Birçok yabancı Japonya'ya Japonca öğrenmek için gelir.
Otelin bir sürü yabancı konukları var.
Şimdiye kadar ondan fazla yabancı ülkeye gittim.
Japon olanları bir yana bırak, onun çok sayıda yabancı pulları var.
Şimdiye kadar ondan fazla yabancı ülkeye gittim.
Yabancı insanlar benim ilgimi çekiyor.
Yabancı yatırımcılar paralarını ABD'den çekti.
Pazar yabancı mallarla dolup taşıyordu.
Yabancıların Japonca öğrenmesi zordur.
Yabancıların Japon yemeklerine alışması zordur.
Japonya yabancı ülkelere büyük miktarda araba ihraç eder.
Yabancı ülkelerde bir sürü arkadaşım var.
Amerikalılara benzeyen yabancıları hayatımda ilk kez o zaman görmüştüm.
Sana, yabancı dil öğrenmede yeni bir yaklaşım göstereceğim.
Elçilik, yabancı mültecilere siyasi sığınmayı reddetti.
Genel olarak konuşursak, biz Japonlar yabancı dilleri konuşmaktan çok çekiniyoruz.
Fransızlar sadece milli onurlarını kirleten yabancılar değillerdi
Okul olanaklarımız yabancı öğrenciler için yetersizdir.
Bu benim yabancılar arasındaki ilk gecemdi.
İngilizler trende nadiren yabancılarla konuşurlar.
Yabancı dilleri konuşmak kolay değildir.
İki yabancı ile tanıştım, biri Kanadalı idi ve diğeri İngiltereli.
Yabancı turistler otobüse oturup pencereden dışarı baktılar.
O, Brezilyalı medyasına ve yedi yabancı medyaya on beş tane röportaj verdi.
Eğer kitapların listesi çok uzunsa lütfen bütün yabancı kitapları dışarıda bırak.
-
Bir pasaport sizi bir ülkenin bir vatandaşı olarak tanımlar ve yabancı ülkelere seyahat etmene imkan verir.
O, yabancı dil yeteneğinden faydalanabileceği bir iş arıyor.
İnsanlar yabancılara bakmamalılar.
Ancak Japonya hâlâ diğer ülkeler tarafından yeterince anlaşılamamıştır, ve Japonlar, aynı şekilde, yabancıları anlamayı zor bulmuştur.
Paris sendromu bir tür kültür şokudur. Şehrin moda merkezi imgesine kapılıp Paris'te yaşamaya başlayan, sonrasında yerel adetlere ve kültüre iyi uyum sağlayamayıp, zihinsel dengesini yitiren ve depresyona yakın belirtiler gösteren yabancıları tanımlamak için kullanılan psikiyatrik bir terimdir.