Translation of "Esquiar" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Esquiar" in a sentence and their turkish translations:

esquiar.

- Ben kayak yapabilirim.
- Kayak yapabilirim.

¿Puedes esquiar?

- Kayak yapabilir misin?
- Kayabilir misin?

Tom ama esquiar.

- Tom kayak sever.
- Tom kayak yapmayı sever.

Me gusta esquiar.

Kayak yapmayı severim.

Me encanta esquiar.

Kayak yapmayı seviyorum.

Me gusta mucho esquiar.

Kaymayı çok severim.

Prefiero nadar a esquiar.

Yüzmeyi kayak yapmaya tercih ederim.

Esquiar es mi pasión.

Kayak yapmak benim tutkumdur.

Tom no sabe esquiar.

Tom kayak kayamaz.

No me divierte esquiar.

Ben kayak yapmaktan zevk almıyorum.

- Siquiera yo pudiera ir a esquiar.
- Si solo pudiera ir a esquiar.
- Ay si pudiera ir a esquiar.

Keşke kayak yapmaya gidebilsem.

Creo que iré a esquiar.

Ben kayağa gitmeyi düşünüyorum.

Fuimos a esquiar a Canadá.

Biz Kanada'da kayak yapmaya gittik.

Voy a esquiar con frecuencia.

- Ben sık sık kayak yaparım.
- Sık sık kayak yaparım.

Fue a esquiar durante el invierno.

Kış boyunca kayak yapmaya gitti.

Tengo planeado esquiar con mi novia.

Kız arkadaşımla kayak yapmaya gitmeyi planlıyorum.

A Tom también le gusta esquiar.

Tom da kayak sever.

Fuimos a la montaña a esquiar.

- Kaymak için dağa gittik.
- Kayak yapmak için dağa gittik.

Quiero ir a esquiar con ella.

Onunla birlikte kayağa gitmek istiyorum.

Pronto serás capaz de esquiar bien.

Yakında iyi şekilde kayak yapabileceksin.

Voy muy a menudo a esquiar.

Ben çok sık kayak yapmaya giderim.

Puedes ir a esquiar a aquella montaña.

Oradaki dağa kaymaya gidebilirsin.

¿Cuántas veces al año vas a esquiar?

Her yıl ne sıklıkla kayağa gidersin?

Tengo pensado ir a esquiar a Hokkaido.

Hokkaido'ya kayak yapmaya gitmeyi düşünüyorum.

A los cinco años ya sabía esquiar.

Beş yaşındayken o zaten nasıl kayak kayılacağını biliyordu.

Sam se fue a esquiar en enero.

Sam, ocak ayında kayak yapmaya gitti.

Mi familia va a esquiar cada invierno.

Ailem her kış kayak yapmaya gider.

Esquiar sobre nieve fresca es algo muy divertido.

Taze karda kayak yapmak çok eğlenceli.

Aquí todo el mundo está apuntado a esquiar.

Burada herkes kayak yapmaya gider.

Ellos siempre van a esquiar durante el invierno.

Kışın onlar her zaman kayak yapmaya giderler.

Este invierno fui a esquiar por vez primera.

Bu kış ilk defa kayak yapmaya gittim.

El invierno pasado fui a esquiar a Canadá.

Geçen kış kayak yapmak için Kanada'ya gittim.

Van a esquiar a Nozawa todos los inviernos.

Her Kış Nozawa'ya kayak yapmaya giderler.

Fui a Zao a esquiar el invierno pasado.

Geçen kış Zao'ya kayak yapmaya gittim.

A menudo iba a esquiar en el invierno.

Kışın sık sık kayak yapmaya gittim.

Ellos van a esquiar a Nozowa cada invierno.

Her Kış Nozawa'ya kayak yapmaya giderler.

Lo que más le gusta a María es esquiar.

Hepsinin içinde en çok Mary kaymayı sever.

Si tú no vas a esquiar, yo tampoco iré.

Eğer kayak yapmaya gitmezsen, ben de gitmem.

Mi hermana me pidió que le enseñara a esquiar.

Kız kardeşim ona nasıl kayılacağını öğretmemi istedi.

Yo quiero comprar un par de botas de esquiar.

- Bir çift kayak botu satın almak istiyorum.
- Bir çift kayak ayakkabısı satın almak istiyorum.

Ella le pidió a Bob que la enseñase a esquiar.

O Bob'un ona kayak yapmayı öğretmesini rica etti.

No quería coger un resfriado, así que no fui a esquiar.

Üşütmek istemedim, bu yüzden kayak yapmaya gitmedim.

- A todos los chicos les gustó esquiar.
- Todos los chicos disfrutarón esquiando.

Bütün erkekler kayaktan hoşlandı.

- Soy bueno esquiando.
- Se me da bien el esquí.
- Se me da bien esquiar.

Ben kayakta iyiyim.

- Pensé que un montón de gente iría con nosotros a hacer esquí acuático, pero no apareció absolutamente nadie más.
- Pensé que mucha gente iría a esquiar en el agua con nosotros, pero absolutamente nadie más apareció.

Bir grup insanın bizimle birlikte su kayağına gideceğini düşünmüştüm. Fakat kesinlikle başka hiç kimse gelmedi.