Translation of "Anochecer" in Turkish

0.013 sec.

Examples of using "Anochecer" in a sentence and their turkish translations:

No salgan después del anochecer.

Karanlıktan sonra dışarı çıkma.

Alcanzaremos Londres antes del anochecer.

- Hava kararmadan önce Londra'ya ulaşacağız.
- Hava kararmadan önce Londra'ya varacağız.

Al anochecer, es mucho, mucho mejor.

Karanlıktaysa... ...çok, çok daha iyi görürler.

Hay algo mágico acerca del anochecer.

Alacakaranlık hakkında sihirli bir şey var.

Él nunca sale después del anochecer.

Karanlıktan sonra o asla dışarı çıkmaz.

Pero, luego del anochecer, surgen nuevas amenazas.

...ama kararan hava yeni tehditler demek.

Dudo que encontremos a Dana antes del anochecer,

Dana'yı geceden önce bulacak gibi görünmüyoruz.

Dudo que encontremos a Dana antes del anochecer.

Dana'yı geceden önce bulacak gibi görünmüyoruz.

Al anochecer, apreciamos cómo se apoderan las ciudades.

Hava kararınca şehirlerin nasıl baskın çıktığı açıkça görülebiliyor.

Será mejor que no vayas después del anochecer.

Hava karardıktan sonra gitmesen iyi olur.

Lo que hacen después del anochecer nunca se filmó.

Karanlıkta yaptıkları şeyler hiç filme alınmamıştı.

Pocos creían que los guepardos cazaban después del anochecer.

Çitaların karanlıkta avlanabileceğine çok az kişi inanırdı.

Y, al anochecer, la temperatura cae a -16 °C.

Gece olunca da eksi 16 derecelere kadar düşüyor.

Al explorar luego del anochecer, revelamos nuevos comportamientos también.

Karanlıkta keşfe çıkarak... ...yeni davranışlar da ortaya çıkarıyoruz.

Saben que hay cosas fáciles de comer al anochecer.

Hava kararınca kapkaçın daha kolay olduğunu biliyorlar.

Tomas y Maria llegaron a Boston antes del anochecer.

Tom ve Mary hava kararmadan önce Boston'a vardılar.

Todavía nos quedan por andar otras diez millas antes del anochecer.

- Gün batımına kadar yürüyenecek on milimiz daha var.
- Gün batımından önce yürümemiz gereken on milimiz daha var.

Tom le dijo a María que no debería caminar sola al anochecer.

Tom Mary'ye hava karardıktan sonra tek başına yürüyerek gitmemesi gerektiğini söyledi.

Tom debería darse prisa si quiere llegar a casa antes del anochecer.

Tom hava kararmadan önce eve varmak istiyorsa acele etse iyi olur.

Tom advirtió a Mary de que no saliera sola después de anochecer.

Tom Mary'yi karanlıktan sonra tek başına dışarı çıkmaması için uyardı.

Todos los niños tuvieron que irse a la cama antes de anochecer.

Çocukların tümü güneş batmadan önce yatağa gitmek zorundaydılar.

Todos los niños se habían ido a la cama antes de anochecer.

Hava kararmadan önce bütün çocuklar yatmalıydılar.

Una mamá puma y sus cuatro cachorros aprovechan el calor antes del anochecer.

Anne puma ile dört küçük yavrusu gece gelmeden sıcağın tadını çıkarıyor.

Al anochecer, la tropa sube a los árboles para evitar a los depredadores.

Küme, gün batımında ağaçlara tırmanarak zemindeki avcılardan kaçınıyor.

Solo los más grandes se arriesgan a visitar un lugar tan expuesto al anochecer.

Hava karardıktan sonra ancak en büyükler böyle açık bir alana gelmeye cüret eder.

Se ha demostrado que un tercio de la caza de los guepardos ocurre al anochecer.

Çitaların üçte bir oranda geceleri ava çıktığı artık kanıtlandı.

De las tantas especies de monos en Sudamérica, solo los micos nocturnos se mueven al anochecer.

Güney Amerika'daki birçok maymun arasından... ...sadece gece maymunları geceleri harekete geçer.

Solo se vuelve obvia al anochecer. Llenar el arrecife de luz azul revela lo que está pasando.

Bu savunma ancak karanlık çökünce belli olur. Resife mavi ışık vurunca neler olduğu gözler önüne serilir.