Translation of "“señora”" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "“señora”" in a sentence and their turkish translations:

Sí, señora.

Evet, hanımım.

¿Le puedo ayudar, señora?

Size yardımcı olabilir miyim, madam?

Buenos días, señora Virtanen.

İyi günler, Bayan Virtanen.

¿Perdió alguna cosa, señora?

Bir şey mi kaybettiniz hanımefendi?

¿Conoces a esta señora?

Bu bayanı tanıyor musun?

Esta señora es médica.

Bu kadın doktordur.

Buen día, señora Virtanen.

Günaydın, bayan Virtanen.

¿Aquella señora es japonesa?

O kadın Japon mu?

¡Después de usted, señora!

Sizden sonra, hanımefendi!

- Mi maestra es la señora Li.
- Mi profesora es la señora Li.

Benim öğretmenim Bayan Li'dir.

¿Cómo está usted, señora Jones?

Nasılsınız, Bayan Jones?

Señora Crouch, ¿tiene usted empleo?

Bayan Crouch, bir işiniz var mı?

Ella es la señora Müller.

Bu, bayan Müller.

Esa señora es muy guapa.

- O bayan çok iyi görünüyor.
- O hanım çok güzel gözüküyor.

La señora Brown entiende japonés.

Bayan Brown Japonca anlar.

Esta es la señora Curtis.

Bu, Bayan Curtis'tir.

Una señora nos ha hablado sobre

Bir kadın vardı ve bize

"Buenas tardes señor". "Buenos días señora".

kadar kolay olabilir.

Señora Hughes, éste es Peter Brown.

Bayan Hughes, bu Peter Brown.

Está casado con una señora americana.

O, Amerikalı bir hanım ile evli.

La señora Kanda puede nadar bien.

Bayan Kanda iyi yüzebilir.

Yo no conozco a esta señora.

Bu hanımı tanımıyorum.

La señora Wood cocina muy bien.

Bayan Wood çok iyi yemek yapar.

¿Podría visitar a la señora Tussaud?

Madam Tussaud'yu ziyaret edebilir miyim?

¿Usted toma algún antiinflamatorio, señora Isilda?

Herhangi bir anti-inflamatuar ilaç alıyor musunuz, Bayan İsilda?

- La señora de allí es mi madre.
- Esa señora que hay allí es mi madre.

Oradaki o kadın, benim annem.

El dijo,"¡Señora, ese es mi asiento!"

Buna karşılık, "Hanımefendi o zaten benim koltuğum!" demez mi?

¿La señora Smith es profesora de inglés?

Bayan Smith bir İngilizce öğretmeni midir?

¿Sabes cuántos años tiene la señora Nakano?

Bayan Nakano'nun kaç yaşında olduğunu biliyor musun?

La señora Wood era muy buena cocinera.

Bayan Wood çok iyi bir aşçı idi.

Señora Ionesco, me gustaría hacerle una pregunta.

Bayan Ionescu, size bir şey sormak istiyorum.

¿Quién es la señora del sombrero rojo?

Kırmızı şapkalı olan bayan kim ?

No, no entiendo a la señora Kunze.

Hayır, Bayan Kunze'yi anlamıyorum.

La señora Lee es una gran conversadora.

Bayan Lee büyük bir konuşmacı.

- Señorita Ionescu, deseo preguntarle algo.
- Señora Ionescu, me gustaría preguntarle algo.
- Señora Ionescu, querría hacerle una pregunta.

Ben size bir şey sormak istiyorum, Bayan Ionescu.

- Esa señora bajita de allí es mi madre.
- La señora bajita que hay allí es mi madre.

Oradaki o kısa boylu kadın, benim annemdir.

Al parecer, la señora Brown es una actriz.

Bayan Brown, bir oyuncu gibi görünüyor.

La señora Smith es nuestra profesora de inglés.

Bayan Smith bizim İngilizce öğretmenimizdir.

Esa señora te miró raro cuando dijiste eso.

Onu söylediğinde o kadın sana garip garip baktı.

¿No quería la señora Rodríguez ver mi redacción?

Madam Rodriguez deneme yazımı görmek istemedi mi?

La señora de la limpieza interrumpió la conversación.

Temizlikçi kadın muhabbeti yarıda kesti.

La señora Ogawa es muy buena en el tenis.

Bayan Ogawa teniste gerçekten iyidir.

¿La señora Kato era vuestra profesora el año pasado?

Geçen yıl Bayan Kato sizin öğretmeniniz miydi?

La señora de los pantalones amarillos era realmente agradable.

Sarı pantolonlu bayan gerçekten çok hoştu.

La señora Smith va a la iglesia en coche.

Bayan Smith kiliseye arabayla gider.

Ayer vi a la señora Smith en el teatro.

Dün Bayan Smith'i tiyatroda gördüm.

Aquella señora que lleva un bebé es mi mujer.

Orada bir bebek tutan kadın benim karım.

La señora Smith me pidió que fuera a la ciudad.

Bayan Smith kente gitmemi istedi.

El señor y la señora Murai llevan diez años casados.

Murai çifti on yıldır evli.

La ópera no termina hasta que cante la señora gorda.

Şişman kadın şarkı söyleyene kadar opera bitmedi.

La señora mayor vivía sola en un apartamento de tres habitaciones.

Yaşlı bayan tek başına üç odalı bir dairede yaşadı.

No soy un detective polaco, querida señora. Soy un detective internacional.

Sevgili bayan, ben Polonyalı bir dedektif değilim. Ben uluslararası bir dedektifim.

Vi a una señora atravesar la puerta sin enseñar su boleto.

Bir bayanın biletini göstermeden kapıdan girdiğini gördüm.

La señora Harris tiene muchas dudas sobre el futuro de su hijo.

Bayan Harris oğlunun geleceği hakkında çok şüpheli.

El señor y la señora West están en su luna de miel.

Bay ve Bayan West balayındalar.

El señor y la señora Ikeda hablaron con el profesor de Ken.

Bay ve Bayan Ikeda Ken'in öğretmeni ile konuştular.

A todos los estudiantes de la clase les gusta la señora Smith.

Sınıftaki tüm öğrenciler Bayan Smith'i severler.

- Para a esa mujer.
- Detén a esa señora.
- Detenga a esa mujer.

Şu kadını durdurun.

Se podría decir que la señora Smith es una adicta a la televisión.

Smith Hanımın televizyon bağımlısı olduğunu söyleyebilirsiniz.

El señor y la señora Yamada vendrán a casa el mes que viene.

Bay ve Bayan Yamada gelecek ay eve gelecekler.

- La señora mayor se bajó del autobús.
- La anciana se bajó del bus.

Yaşlı kadın otobüsten indi.

Una señora mayor le dijo a Tom que se veía como Charles Darwin.

Yaşlı bir bayan Tom'a Charles Darwin'e benzediğini söyledi.

Yo todavía no me he acostumbrado a que me llamen la señora Jackson.

Henüz Bayan Jackson olarak çağrılmaya alışkın değilim.

El señor y la señora Yamada volverán a su tierra natal el próximo mes.

Bay ve Bayan Yamada gelecek ay vatanlarına geri dönecekler.

No es ninguna exageración decir que la señora Smith es adicta a la televisión.

Bayan Smith'in TV'ye bağımlı olduğunu söylemek bir abartı değil.

La declaración de la señora Teresa explicó muchas cosas sobre la muerte de su marido.

Bayan Teresa'nın ifadesi kocasının ölümüyle ilgili çok şey açıkladı.

La señora Jones suele ser grosera con la secretaria de su esposo por el teléfono.

Bayan Jones çoğunlukla telefonda kocasının sekreterine karşı tatsız davranır.

Cuando abrí otra vez mis ojos, de la nada había una señora desconocida parada en frente mío.

Gözlerimi tekrar açtığımda, aniden karşımda yabancı bir bayan buldum.

Cada lunes, la señora Evans lavaba toda la ropa de la familia en el bañera de cinc.

Her pazartesi bayan Evans çinko küvette tüm ailenin giysilerini yıkadı.

Si ves al Sr. Long, no te olvides de preguntarle por el estado de su señora, por favor.

Eğer Bay Long'u görürsen, lütfen ona karısının nasıl olduğunu sormayı unutma.