Translation of "¿estará" in Turkish

0.022 sec.

Examples of using "¿estará" in a sentence and their turkish translations:

Estará listo.

- O hazır olacak.
- Hazır olacak.

Estará nublado.

Hava bulutlu olacak.

Estará ocupado.

O, muhtemelen meşgul.

- Él estará esperándote.
- Él te estará esperando.

O, seni bekliyor olacak.

Tom estará bien.

Tom iyi olacak.

Todo estará bien.

Her şey tamam olacak.

¿Quién estará allí?

Kim orada olacak?

Tom estará encantado.

Tom heyecanlı olacak.

Tom estará ahí.

Tom orada olacak.

¿Cuándo estará listo?

Ne zaman hazır olacak?

Mañana estará nublado.

Yarın hava bulutlu olacak.

Estará listo pronto.

Yakında hazır olacak.

Tom estará solo.

Tom yalnız olacak.

Pero todo estará bien.

Ama iyi olacak.

Él estará ocupado mañana.

O, yarın meşgul olacak.

Tom luego estará aquí.

Tom yakında burada olacak.

Estará en casa mañana.

- O, yarın evde olacak.
- Yarın evde olacak.

Ella estará a cargo.

O, sorumlu olacak.

Estará aquí esta noche.

O, bu gece burada olacak.

Él estará aquí hoy.

O bugün burada olacak.

¿Dónde estará el perro?

Köpek nerede?

Ya estará ella allá.

Şimdiye kadar orada olacaktır.

Él estará pronto aquí.

O yakında burada olacak.

Estará contento de verte.

Seni gördüğüne memnun olacaktır.

Estará mejor muy pronto.

O yakında iyileşir.

¿Dónde estará esta chica?

Nerede bu kız?

¿Él estará aquí pronto?

O yakında burada olacak mı?

¿Qué gente estará aquí?

Kimler burada olacak?

Tom probablemente estará ausente.

Tom muhtemelen devamsız olacak.

Él siempre estará allí.

O her zaman orada olacak.

- Me pregunto dónde estará ahora.
- Me pregunto dónde estará él ahora.

Onun şimdi nerede olduğunu merak ediyorum.

Esto estará lleno de criaturas.

Burası bir sürü mahlukla doludur.

Me pregunto si estará casada.

Onun evli olup olmadığını merak ediyorum.

Ella estará aquí en seguida.

O, hiçbir zaman burada olmayacak.

Él estará aquí de nuevo.

O yine burada olacak.

La tienda estará cerrada mañana.

Mağaza yarın kapalı olacak.

Estará ahí en diez minutos.

O, on dakika içinde burada olacaktır.

Estará aquí en media hora.

O yarım saat içinde burada olacak.

Él estará a salvo conmigo.

O benimle birlikte güvende olacak.

Ella estará a salvo conmigo.

O benimle güvende olacak.

No sé cuándo estará aquí.

Onun ne zaman burada olacağını bilmiyorum.

No llores. Todo estará bien.

Ağlama. Her şey iyi olacak.

¿Cuándo estará listo el desayuno?

Kahvaltı ne zaman hazır olacak?

¿Cuándo estará lista la comida?

Öğle yemeği ne zaman hazır olacak?

¿Cuándo estará lista la cena?

- Akşam yemeği ne zaman hazır olacak?
- Yemek ne zaman hazır olacak?

Tom estará aquí esta tarde.

Tom bu öğleden sonra burada olacak.

Tom estará trabajando el lunes.

Tom Pazartesi günü iş yerinde olacak.

Tom estará aquí el lunes.

Tom pazartesi burada olacak.

- Tom solo estará aquí unos pocos días.
- Tom solo estará aquí unos días.

Tom sadece birkaç günde burada olacak.

- ¿Estará Tom tratando de arruinar nuestra noche?
- ¿Estará Tom tratando de cagar nuestra noche?

Tom akşamımızı mahvetmeye mi çalışıyor?

- Tom no sabe cuándo María estará aquí.
- Tom no sabe cuándo estará aquí María.

Tom, Mary'nin ne zaman burada olacağını bilmiyor.

Y nuestra privacidad mental estará amenazada.

ve zihinsel mahremiyetimiz tehlikeye girecek.

Cuando te levantes, él estará estudiando.

Kalktığın zaman, okuyor olacak.

La cena estará lista en seguida.

- Akşam yemeği yakında hazır olacak.
- Akşam yemeği kısa bir süre içerisinde hazır olacak.

Cualquier lugar con cama estará bien.

Yataklı herhangi bir yer iş görür.

Me pregunto por qué estará atrasado.

Onun neden geç kaldığını merak ediyorum.

Él estará aquí hasta el mediodía.

O, öğleye kadar burada olacak.

Me pregunto si estará en casa.

Onun evde olup olmadığını merak ediyorum.

- ¿Mañana hará sol?
- ¿Estará soleado mañana?

Yarın güneşli olacak mı?

- Probablemente estará durmiendo.
- Probablemente esté durmiendo.

O, muhtemelen uyuyor.

Él estará arruinado de por vida.

O, yaşam için harap edilecek.

Tom no estará en casa mañana.

Tom yarın evde olmayacak.

El paciente estará agradecido si donás.

Eğer bağış yaparsan,hasta memnun olacak.

Queremos saber si mañana estará soleado.

Yarın güneşli olup olmayacağını bilmek istiyoruz.

¿Qué crees que estará haciendo ahora?

Onun şimdi ne yaptığını düşünüyorsun?

- Todo saldrá bien.
- Todo estará bien.

Her şey tamam olacak.

Mañana a estas horas estará lloviendo.

Yarın bu saatte yağmur yağıyor olacak.

Sé que él estará de acuerdo.

Onun kabul edeceğini biliyorum.

Con esto estará bien por ahora.

Bu şu an için işe yarar.

¿Estará usted en casa esta tarde?

Bu öğleden sonra evde olacak mısın?

Me pregunto si estará realmente enfermo.

Onun gerçekten hasta olup olmadığını merak ediyorum.

Tom estará aquí en unas horas.

Tom birkaç saat içinde burada olacak.

Tom ya estará dormido cuando lleguemos.

Biz geldiğimizde Tom zaten uykuda olacaktır.

- Todo estará bien.
- Todo irá bien.

Her şey iyi olacak.

Mi padre no estará ocupado mañana.

Babam yarın meşgul olmayacak.

Nuestra hermana estará pronto con nosotros.

Kız kardeşim yakında bizimle birlikte olacak.

Creo que hoy estará con nosotros.

Onun bugün bizimle olacağına inanıyorum.

Estará en Nueva York dos semanas.

- O iki hafta New York'ta olacak.
- İki haftalığına New York'ta olacak.
- İki hafta boyunca New York'ta olacak.

Ni siquiera sabemos quién estará allí.

Kimin orada olacağını biz bile bilmiyoruz.

Ninguno de mis hermanos estará allí.

Kardeşlerimden hiçbiri orada olmayacak.

- Le aseguro que todo estará preparado a tiempo.
- Les aseguro que todo estará listo a tiempo.

Her şeyin zamanında hazır olacağını sana garanti ediyorum.

Por el contrario, seguro estará todo bien.

Eminim her şey iyi olacak.

Pero, pronto, ella no estará para protegerlo.

Ama yakında annesi onu korumak için yanında olmayacak.

El contacto estará en cuarentena para todos

Temasta bulunduğu herkeste karantina altına alınacak

Según los periódicos, él estará aquí hoy.

Gazetelere göre, o bugün burada olacak.

Me pregunto por qué estará tan furioso.

Onun niçin o kadar kızgın olduğunu merak ediyorum.

El trabajo estará terminado antes de mañana.

Yarına kadar işimi bitireceğim.

Wikipedia en inglés no estará disponible hoy.

İngilizce Vikipedi bugün kullanıma uygun olmayacak.