Examples of using "способен" in a sentence and their turkish translations:
Yalan söyleyemez.
Bu adam yalan söylemede oldukça yeteneklidir.
kılıç kullanabilen
Bir beyin onu yapabiliyorsa, bir bilgisayar onu yapabilir.
- Tom her şeyi yapabilir.
- Tom'un elinden her iş gelir.
O bunu yapabilir.
O, matematikte iyidir.
O her şeyi yapabilir.
O çalma yeteneğine sahiptir.
Tom onu yapabilir.
Bunlar yapay zekânın yapamayacağı şeyler.
Onun işi yapma yeteneği var.
- Bu İrlandalı her şeyi yapabilir.
- Bu İrlandalı her şeyi yapma yeteneğine sahip.
Onun işi yapması mümkündür.
Tom'un neler yapabileceğini bilmiyorsun.
kendi kaderine karar verebilen tek tür biziz.
buzun radarda tamamen transparan olması.
Dediği herşeyi yapabilecek kapasitede
Tom kendine bakabilir.
Elimden gelenin en iyisini yaparım.
Herkes bunu anlayamayacak.
Bir çocuk böyle zalim bir şey yapabilir mi?
- Elinden gelen o mudur?
- Yapabileceğin en iyi bu mu?
Tom hâlâ bunu yapabiliyor.
Tom'un ne yapabileceğini biliyorsun, değil mi?
Fiber-optik kablolar büyük miktarda bilgi taşıyabilirler.
Devam et, bize ne yapabileceğini göster.
ve karın aksine yağmur buzu eritir
Bunu hâlâ yapabilecek miyim?
Onun işi uygun olarak yapma yeteneği yoktur.
Tom'un onu yapabileceğini sanmıyorum.
Onun hakkında yetenekli misin?
O bilincini tekrar kazandı ve konuşabildi.
Onun ne yapabileceğini hayal bile edemezsin.
Her zaman elinden geleni yapmaya çalışmalısın.
O ne zaman kendi ayakları üzerinde durabilecek?
Tom'un öyle bir şey yapabileceğine inanmıyorum.
- Tom'un suç işleyebileceği aklımın ucundan dahi geçmezdi.
- Tom'un suç işleyebileceğini aklımın ucundan dahi geçirmezdim.
yapay zekâda sevgi yetisi olmadığını size söyleyebilirim.
Kendime dedim ki: "Gelebileceğim en iyi nokta bu mu?''
Akşam yemeğinden sonra yapabileceğim tek şey televizyon izlemektir.
Fransızca okuyabilirim.
Onun o kadar acımasız bir şey yapma yeteneğine sahip olduğunu hiç düşünmemiştim.
Ben yapabileceğimin en iyisini yapacağım
Tereyağı ile margarini ayırt edebiliyor musun?
Bu uçak kaç tane füze taşıyabilir?
Olumsuz düşünceler aklıma gelecekti, "Berbatsın. Hiçbir şey yapamazsın.
Neler yapacağını göster bana.
Neler yapabileceğini bize göster.
- Yapabileceğiniz en iyi şey bu mudur?
- Elinizden gelen bu mudur?
- Elinden gelen bu mu?
Bu otel 500 konuk ağırlayabilir.
Deneyinceye kadar ne yapabileceğini bilemezsin.
- Eğer şimdi elinden gelenin en iyisini yaparsan mutluluk sana gelecektir.
- Eğer şimdi elinizden gelenin en iyisini yaparsanız, mutluluk size gelecektir.
Tom, burada bunu yapabilecek tek kişi.
- Neler yapabileceğimi görmek istiyorum.
- Elimden ne geleceğini görmek istiyorum.
Bu olmadan yapabilirim.
Onu yapabildim.
Bu sorunu halledebilirim.
Latince tamamen bilmediğim bir dil değil ama bu dili konuşma yeteneğinden tamamen yoksunum.
Bir papağan insan konuşmasını taklit edebilir.
Onun onu anlayabilecek birine ihtiyacı var.
Normalde ben çok barışsever bir adamım. Ama ailem tehdit edildiğinde benim ne yapacağım hiç belli olmaz.
Ne yapabileceğini biliyoruz.
Bence sen her şeyi yapabilecek kabiliyettesin.
Herhangi bir öğrenci o soruyu cevaplayabilir.
İnsan yüzü kızaran tek hayvandır. Ya da kızarması gereken.
Onun bunu yapabileceğine emin misin?