Examples of using "прыгнуть" in a sentence and their turkish translations:
Ya da... Şansımı denerim... Ve atlarım.
Atlamak istiyorsunuz! Bu uzun bir mesafe.
Paraşütle atlamak istiyorum.
O kadar yükseğe atlayabilir misin?
Ne kadar yükseğe sıçrayabilirsin?
Paraşütle atlamak mı istiyorsunuz?
- Ne ayaksın sen, köprüden atlamak mı istiyorsun?
- Ne yani, köprüden atlamak filan mı istiyorsun?
O kadar yükseğe nasıl zıplayabilirim?
Tom'un gökyüzü dalışını deneyecek cesareti yoktu.
O suya atlamak için kendini ikna edemedi.
Bir pire kendi yüksekliğinde 200 kere atlayabilir.
O, bir köprüden atlamanı istese, bunu yapar mısın?
O bir köprüden atlamanı istese, bunu yapar mısın?
Tom bir köprüden atlamanı istese, bunu yapar mısın?
Kız çatıdan aşağıya atlamaya korkuyordu.
Atlamana izin vermeyeceğim.
- Ne kadar yükseğe sıçrayabilirsin?
- Siz ne kadar yükseğe sıçrayabilirsiniz?